YOU'RE SO PHOTOGENIC (Çok Fotojeniksin)
-Bölüm 9-
Eun Bin'in yumusak dudaklarini öpücügü kondurdugu anda içinde firtinalar kopmustu. Ne oldugunu bilmedigi bir seyler karni ve gögüs kafesi arasinda gidip geliyordu. Birden duraksadi ve kendini geri çekti. Ne yapiyordu? O Rae In'i seviyordu ve bunu yapmak onu aldatmak demekti. Sersemlemis bir halde yanina oturdu. Basini geriye yasladi ve yildizlari izlemeye basladi bir yandan da niye böyle bir sey yaptigini düsünüyordu.
------------------------
Sabah Eun Bin her yeri tutulmus bir sekilde uyandi. Kafasinin altindaki omuzu farkedince hizla ayagi kalkti. Sabaha kadar onun omzunda mi uyumustu? Demek bu yüzden her tarafi tutulmustu. 'Insallah ondan bir virüs kapmamisimdir.' diye düsünerek saatine bakti. Geç kaldim diye çiglik atmaya basladi. Dong Jae, Eun Bin'in çigliklarini duyunca bahçeye çikti.
"Baba! Neden beni uyandirmadin? Geç kaldim ve her tarafim tutuldu."
"Kizim bugün ise gitmeyeceksin ki! Bugün Pazar."
"Oh... Unutmusum. " diyerek kendi kafasina vurdu.
"Çok güzel bir tabloydu sizi uyandiramadim."
O sirada Hyun Wook bagirdi.
"Ash! Sessiz olun uyumaya çalisiyorum."
Eun Bin onu sarsti ve uyandirdi. Hyun Wook sapsal sapsal etrafina bakiyordu.
"Damadima da bakin... Ne kadar sirin. Ben ise gidiyorum."
Eun Bin kabul etmeliydi bu haliyle çok sirindi ama sadece bu haliyle. Telefonu çaldi Sang Ri ariyordu.
"Alo?"
"Haydi birlikte kahvalti edelim, ne dersin?"
"Himm... Olur!"
"Nereye gitmek istersin?"
"Na Ra Unni'ye gitmedin degil mi? Yemekleri gerçekten güzel."
"Maalesef."
"Tamam, o zaman Na Ra's House'a gidelim."
"Iyi olur, onu da görmüyorum yillardir. Evdesin degil mi? Seni almaya geliyorum."
Hyun Wook daha ayilmamisken Eun Bin hizla eline ceketini tutusturdu ve onu evden gönderdi. Hemen arkasindan Sang Ri geldi ve beraber Na Ra'nin restorantina gittiler.
Içeri girdiklerinde Na Ra'yi bir kösede aglarken buldular. Eun Bin hizla arkadasinin yanina kostu ve ne oldugunu sordu.
"Eun Bin... Bir haftadir kimse ugramiyor buraya. Nereden geçimimizi yapacagiz simdi?" diye agliyordu.
"Çocuguma nasil bakacagim?" Eun Bin duraksadi.
"Çocugun mu?"
"Hamileyim Eun Bin, ama çocugumu bakacak param yok."
"Unni! Bu çok güzel bir haber. Haydi birak aglamayi da hep beraber bebegini kutlamaya gidelim. Hem stres atmis olursun."
Zorla ikna ettikten sonra Eun Bin, Sang Ri, Na Ra ve kocasi kareokeye gittiler. Iyice kurtlarini döktükten sonra Na Ra rahatlamisti. Eun Bin elini tuttu.
"Haydi simdi sizin restoranta gidelim ben ve Sang Ri müsteriyiz."
Eve dönerken bunun tam zamani oldugunu düsünüyordu. Sang Ri'ye söylecekti . Sonuçta o Hyun Wook'un abisiydi ve dügünde bulunabilirdi. Bunu dügünde ögrenmesini istemiyordu.
"Sunbae, sana bir sey söyleyecegim."
"Evet, dinliyorum."
"Aslinda biz Hyun Wook'la tanisiyoruz."
"Evet..."
"Sey, aslinda biz ev..." duraksadi. "Nasil söyleyecegim bilmiyorum."
"Çekinmene gerek yok söyleyebilirsin."
Derin bir nefes aldi ve bir solukta söyledi.
"Biz evlenecegiz."
Sang Ri aniden arabayi durdurdu. Eun Bin her seyi tek tek açikladi. Sang Ri de anlayisla karsiladi ama rahatsiz oldugu belliydi. Eun Bin üstünden bir yük kalktigi için rahatlamisti ama Sang Ri'yi üzdügünü düsündükçe kötü hissediyordu. Sang Ri onu duraga kadar birakti. Eun Bin duraga oturdu ve düsünmeye basladi. Sang Ri'den gerçekten hoslaniyor muydu? Yoksa hisleri sadece ilk askindan kalan izler miydi? Peki Sang Ri ondan hoslaniyor muydu? En merak ettigi soru buydu... Iç geçirdi ve Hyun Wook'u aradi.
"Alo?"
"Hyun Wook, abine söyledim."
"Neyi?"
"Evlenecegimizi." bu kelimeyi söyleyince tüyleri diken diken oluyordu.
"Ne!" diye bagirdi.
"Ne dedi?"
"Saygiyla karsiladi."
"Tamam, güzel." dedi ve telefonu kapatt. Hemen ardindan telefonu çaldi, dedesi ariyordu.
"Bugünlerde bu telefon susmuyor!" diyerek telefonu açti.
"Alo?"
"Oglum dügüne iki hafta kaldi. Çabuk hazirliklari bitirin."
"Dede, böyle dügün mü olurmus? Iki hafta kaldi ve hiçbir sey hazir degil. Benim bildigim kadariyla aylar önceden baslanir hazirliga. Apar topar dügün olmaz ki!"
"Benim sinirlerimi ziplatmak mi istiyorsun? Ben herkese senin evlenecegini söyledim. Davetiyeleri bastirip dagittim bile."
"Ne kadar çabuk daha dün seçtik davetiyeleri."
"Bu arada, abine de davetiye gönderdim. Dügününde o olmayacak da kim olacak yanimizda? Ama yine de konusmam onunla."
"Dede çocukluk yapma. O bir sey yapmadi ki. Sadece sevdigi meslegi seçti."
Hyun Wook dedesinin yine ayni seyleri anlatmaya basladigini görünce telefonu kapatmadan kulagindan indirdi.
"4 sene boyunca beni kandirdi. Ben ona nasil imkanlar sunmustum. Bütün islerimi ona devredecektim ama o ne yapti gitti bir veteriner oldu. Veterinerlik de ne? Hadi doktor olsa daha az sesimi çikarirdim. Hayir insan bari der 'Dede senin istedigin bölümde okumuyorum' diye ama nerde... O bütün üniversite boyunca beni kandirip veterinerlik okudu. Üniversite bitti 'Hadi oglum islerin basina geç.' diyorum. Bir de ne göreyim..."
Hyun Wook sözünü kesti.
"Aaa... Eun Bin'in evine varmisim bile. Daha sonra konusuruz. Bay!" dedi ve telefonu kapatti.
Eve vardiginda Eun Bin bahçede oturmus dergilere bakiyordu. Birden aklina geçen aksam geldi. Basini iki yana salladi ve unutmak için kafasina vurarak "Rae In, Rae In, Rae In..." diye mirildanmaya basladi. Eun Bin kafasini kaldirdi ve Hyun Wook'u görünce gözlerini devirdi.
"Yine mi sen?"
"Ben de sana bayilmiyorum." dedi Hyun Wook ve karsilikli dil çikarttilar.
Sonraki iki hafta boyunca bütün dünyadan koparak sadece evlilik hazirliklari yapmislardi. Tabii onlara kalsa kil bile kipirdatmazlardi ama isin içinde bir baba ve bir dede vardi. Artik her sey hazirlanmisti.
Eun Bin iç geçirdi ve birkaç saniye aynaya bakti. Mekan, dekorasyon, gelinlik, damatlik, davetiyeler, davetliler... Hepsi hazirdi. Bir tek 'Evet' demek kalmisti. Soo Ra içeri girdi..
"Eun Bin-ssi eger hazirsaniz gidelim."
-Bölüm 9 Sonu-