yukari
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 3.64/5 - 11 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Korea-Fans Için Yazdigimiz Nesir Türleri (Deneme, Hikaye, Makale, Fikra vs.) 2
(09-07-2011, Saat: 18:44)ddeerryyaa yazdı: SIYAH

Allahim! Bayildim ben bu hikayeye... Keske daha önceden okusaymisim. Ask, nefret, ihtiras, hüzün, sevinç... Hepsi var vallahi! Soluksuz okudum. Süper. Onay
Hele su son iki bölüm! Evlenme teklifine bayildim. Çok sirinler. Kalp
Devamini sabirsizlikla bekliyorum. ^^

bu arada "vahide", PurpleDay yorumlariniz için tesekkürler. Opucuk
Where have you been?
Cause I never see you out
Are you hiding from me?
Somewhere in the crowd

(10-07-2011, Saat: 18:30)caRameLy.x3 yazdı:
(09-07-2011, Saat: 18:44)ddeerryyaa yazdı: SIYAH

Allahim! Bayildim ben bu hikayeye... Keske daha önceden okusaymisim. Ask, nefret, ihtiras, hüzün, sevinç... Hepsi var vallahi! Soluksuz okudum. Süper. Onay
Hele su son iki bölüm! Evlenme teklifine bayildim. Çok sirinler. Kalp
Devamini sabirsizlikla bekliyorum. ^^

Canim begenmene sevindim...Yorumun için tesekkür ederim... Güzel sözlerinle çok mutlu oldum... OpucukOpucuk

***

PurpleDay
tesekkür ederim yorumun için canim...Begenmene sevindim... OpucukOpucuk
"Işıkları kim kapattı?" Kim Sun Woo-The Equator Man
(^^) ~TESADÜFLER KOMEDYASI~ (^^)

12.Bölüm

~Çekilmez bir adam oldum yine
uykusuz, aksi, nâlet.
Yine her seferki gibi haksizim.
Sebep yok,
olmasi da imkânsiz.
Bu yaptigim is ayip
rezalet.
Fakat elimde degil
seni kiskaniyorum
beni affet...

Nazim Hikmet RAN

Tae Hyun saskinlikla bakmaya devam ediyordu...Jae Hwa ise onu görmemis gibi kollarimi sikica tutup gözlerimin içine bakiyordu, ''Merak ettigin seyin cevabini ögle yemeginde bulacaksin!'' dedi hala kolumu tutarak..Canim çok aciyordu,onu ellerinden siyrilmak istedikçe daha sikiyordu.
Yana döndügümde Tae Hyun kapiyi sertçe kapatip çikti.
Sinirle soludum ''Ne yapmaya çalisiyorsun,biraksana beni!'' Jae Hwa gülümseyerek cevap verdi ''Senin yaptigin seylerden sonra bu ''hayal kirikligi'' oldukça hafif kaçiyor bence!''
Ne diyordu bu?
Onu sertçe itekledim,geriye dogru savulunca hemen yerime geçtim. ''Sakin bunu bir daha yapma!'' diye çikistim..Jae Hwa saskinlikla bakiyordu ''Iliskinize heyecan katmak istedim..Kiskançliklar pekistirirmis malum.''
''Bu kadar ince düsünme bence!'' diye tekrardan çikisinca yerine geçti.
Ne yapiyordum ben? Tae Hyun'a ''Bana lütfen böyle söyleme ben daha bir sey hissetmiyorum..'' derken oldukça emindim..
Peki simdiki ruh halim ne yapmaya çalisiyordu..Yoksa...Ona bos degil miydim?
Bu olanaksizdi...Kafamdaki soru isaretleri tekrardan orataya çikmadan önce dosyalarima gömüldüm...Artik daha fazla düsünmek istemiyordum.

***
Zaman geçmek bilmiyordu.Ikidebir Jae Hwa'ya bakiyordum,tepkisini ölçmek için..O ise hiçbir sey olmamais gibi dosyalarina gömülmüs notlar aliyordu..Bu not isine çok takmis görünüyordu! Biggrin
Kapi tiklandi ve içeriye patron girdi..
Ikimiz birden ayaga kalktik,beni görmezden gelip Jae Hwa'nin masasina yaklasti ''Çok çalisiyorsunuz Jae Hwa Sshi...Nerde görsem hep dosyalarla hasir nesirsiniz...Tebrik ediyorum sizi isinizi ciddiye aliyorsunuz.''
Jae Hwa saygiyla gülümsedi ve egildi.Patron da belli belirsiz gülümsüyordu.
Patron arkasini dönüp,benim masama yaklasti ''Size gelince Eun Hee Sshi,çalisiyorsunuz ama nedense isçiler Jae Hwa Sshi'nin basini sisriyor..Size gelen isçiler çok çok az...Bunu hiç merak ettiniz mi?''
Dogrusu hiç merak etmemistim..
''Sey,bundan emin degilim efendim...Ben de tabii ki isterim ama burada ekibiz biz..Rakip olarak düsünecek bir durum yok ortada..'' Patron gülümsedi ''Ekip olabilirsiniz ama ayni maasi aliyorsunuz...Burada sikinti olmaz mi sizce? Siz erken çikip gezerken,Jae Hwa Sshi isinin basinda duruyor...Onun özel hayati yok mu?''
Ne yapabilirdim ki!
Patron tekrar konustu ''Hatirlarsaniz bana su sözleri dmeistiniz seçmelerde..
''Ama efendim,lütfen makul olunuz!Hayatimda pek çok seyi basaramamis bir insanim...Ne iyi bir arkadasim oldu dogru düzgün,ne de iyi bir isim...Ilk denememde bayagi hüsranla karsilastim...Ailemin yardimiyla geçiniyorum ve bu benim için hayatimin atagi oldu.Gerçekten kayip düsmek,pencereyi açik birakmak,sizce fazla heyecanli ve deli dolu bir psikologun yapamayacagi bir is mi? Hiç mi bir seyden korkmadiniz,basaramam diye düsünmediniz...Emin olun bu isi almak hem benim için hem sizin için çok iyi olacak...Çalisanlar ciddi bir psikologdan çok,onlarin kafa dengi kisilerin sözlerini dinlemeyi tercih edecektir!''
Bize aynen bunlari söylemistiniz...Görüldügü gibi ciddi bir psikolog tercih ediliyor...
Size açik konusacagim,2 hafta içinde kendinizi toparlayip sirket için birseyler yapmazsanzi,Jae Hwa Sshi ile yolumuza devam edecegiz..'' Jae Hwa ile göz göze geldim,sok olmus bir halde bana bakiyordu.
Patron konusmaya devam etti ''Maalesef bunu yapmak zorundayiz...Bosa maas verdigimizi düsünüyoruz.Malum ekonomik kriz..'' gerisini dinleyemedim bile.Elim segirmeye baslamisti,hemen masanin altina götürdüm.Jae Hwa bunu farketmis görünüyordu,ses etmeden bizi izlemeye devam etti.
Patronun konusmasi bitmisti,odadan hizla çikti..
Odadan çikar çikmaz yerime büyük bir hüzünle çöktüm...Islerin bu kadar sarpa saracagini bilmiyordum... Jae Hwa ani bir kararla ayaga kalkti yanima geldi ''Böyle yapmaya devam edecek misin? Kendine gel! Birak digerlerini,biraz kendini düsün...Is almaya bak...Sana kötülük yapmak istemem..'' hizla disari çikti,ögle yemeginin vakti gelmisti.
Sana kötülük yapmak istemem?
Kendini önemse?
Sanirim ilk defa beni düsünmüstü...Bunu farketmek beni gülümsetmeye yetmisti..Sanirim artik ona alismaya basliyordum.

***
Ögle yemegi vaktinde büyük sirketimizin alt katindaki yemek yeme yerlerine giderdik.Sadece biz degil;orada alisveris yapan kisilerin de yemek yedigi genisçe bir alandi.Genel olarak Kore yemeklerinin bulundugu bölümde yemek yerdik.Zaten fast-food yagi bana fazla gelirdi.
Tae Hyun'un gönlünü almak istiyordum,onunla her zaman oturdugumuz masaya gittim.Daha gelmemisti...Biraz bekledikten sonra Jae Hwa geldi ''Her yerde seni ariyordum.Patron bana bir is verdi...Daha dogrusu sana...Bunu denetleme görevi benim!''
Ne demekti bu?
Mesai arkadasim,benimle ayni kademedeki arkadasim mi beni denetleyecekti?
Ona saskinlikla bakarken masama oturdu,hinzirca gülümsedi ''Hem merak ettigin o meshur sorunu da konusuruz,ha?!'' gözlerimi devirdim,sinirle.Jae Hwa tatli tatli gülümsüyordu. ''Ne oldu,birden isin rengi degisti Eun Hee Sshi?'' ona cevap vermek için yüzünü yüzüme yaklastirdim ''Malum ortami bozan durum ve kisiler olunca..'' sinirle güldü o da bana yüzünü yaklastirdi ''Lütfen küçük hanim,düzgün konusun kaderiniz benim ellerimde!''
Tam bu sirada Tae Hyun göründü...
Yine o sok ifaedesi vardi...
''Tae Hyun!'' diyiverdim hizla. Aci bir sekilde güldü ''Yemege gelmeyecegimi söyleyecektim de...Hem sizin de isiniz var sanirim...''
Jae Hwa saf saf konustu ''Sey,yemege gelmeyeceksen neden buraya kadar indin ki? Arasaydin..'' Tae Hyun ona ters ters bakarak gitti.Bense basimi masaya gömdüm...Jae Hwa bana saf saf bakiyordu hala ''Yanlis bir sey mi söyledim..Mantik kurallarina göre durum böyle olmaliydi!''
Basimi hirsla kaldirdim ''Keser misin sunu!Biktim mantik kurallarindan...Onun kalbini kiriyoruz,ikidir!''
Jae Hwa arkasaina yaslandi ''Onda da yanlis zamanlama var! Tam en müstehcen yerde giriveriyor!'' kahkahayi basti aniden.Ona ters ters baktim ''Müstehcen?Sen buna müstehcen mi diyorsun...Bak;sen bu durumdayken bile böyle diyorsan Tae Hyun ne düsündü acaba?'' Jae Hwa bana içli içli bakti ''Siz ne zamandir çikiyorsunuz?''
Basimi egdim ''Aslinda çikmiyoruz...Yani o benden hoslaniyor!'' Gülümsedi ''Bence sende hoslaniyorsun..'' sözünü kestim ''Hayir!Cidden yok böyle bir sey..'' Saskinlikla bakti ''Ama onu önemsiyorsun..Bu da baslangiç sayilmaz mi?''
''Onu önemsiyorum,çünkü o bana göre en iyi arkadas...Onu asla incitmek istemem ama..'' Jae Hwa bir sey demeden kalkti ''Sanirim yemek yemeliyiz..'' ona döndüm ''Beraber yiyebiliriz...'' Gülümseyerek onayladi tekrar masaya oturdu..

***
Jae Hwa ellerini yikamaya giderken ben masada son lokmami yiyordum.Arka masada sekreter ve arkadasi fisir fisir konusuyorlardi.Kendimi durdurmadan onlari dinlemeye basladim.Ufak dedikodulardi..Çogu tanimadigim insanlar hakkindaydi.En sonunda sekreter hararetli hararetli konusmaya basladi
''Duydun mu,Jae hwa ve patron arasindaki konusmayi! Omo! Jae Hwa ne kadar cesurmus! Eun Hee'ye patron yol göstermisti açikça..Daha yeni oldu bu...1 saat geçer geçmez Jae Hwa patronun yanina gitti ve ondan Eun hee'nin kalmasi için sart kostu...Eun Hee'ye kendi islerimi vermeye hazirim dedi! Bu adam ne yapmaya çalisiyor sence? Sonra zorla patrondan bir is kapti,sorunlu bir görevli var ama emeklisine 1-2 yil kalmis;patron onu öylece kovmak istemiyor...Onunla Eun Hee ilgilenecekmis..Iddaya girerim;Jae Hwa kesin Eun Hee'ye taktik verir...''
Yemek çubuklarim yere düsmüstü...Benim için bunlari mi yapiyordu?
Oysa bana çok sert davraniyordu...
Onun not defterini bile almistim!
Jae Hwa uzaktan göründü ''Ohoo,sen daha bitirememissin bile! Haydi çabuk ol,kendi hesabimi ödedim ben..Seni bekleyemem simdi,ofise çikiyorum!''
konustugu ve yaptiklari arasinda daglar kadar fark vardi...
Yüzünü karar çikartmamam gerekiyordu.
Ona arkasindan minnetle baktim...
Sanirim o da bana alismisti.. (:





[Resim: 29pmbuh.gif]
City Hunter~
''Bu yolu birlikte yürüyelim...Sonunda neler olacağını bilmesek bile♥''
`TripleS ~ `Boice ~ `Min'in Havucu


Tugçe'm çok güzel bir bölümdü... Onay Yalniz bu Jae Hwa'da az degil...Soguk filan ama yine de kizi düsünüyor...Baya gelisme var bizimkinde... Biggrin Jae Hwa su buzlari eritsin söz dügünlerini ben yapacagim... Onay Biggrin Malum diger buzdolabi Kang Yoon ile seker Dong Joo'ya söyle kirk gün kirk gece dügün yapamadim... Sad Hwang ailesi duymasin diye..Bunlara yapayim... Biggrin Tugçe sen kiz tarafi ol bende erkek tarafi...Soguk filan ama seviyorum ben bu Jae Hwa'yi... Biggrin Hem erkek tarafi ben olursam çogu masrafi ben karsilarim...Jae Hwa'ya paraciklarim feda olsun... hystericalhysterical
"Işıkları kim kapattı?" Kim Sun Woo-The Equator Man
(11-07-2011, Saat: 0:45)ddeerryyaa yazdı: Tugçe'm çok güzel bir bölümdü... Onay Yalniz bu Jae Hwa'da az degil...Soguk filan ama yine de kizi düsünüyor...Baya gelisme var bizimkinde... Biggrin Jae Hwa su buzlari eritsin söz dügünlerini ben yapacagim... Malum diger buzdolabi Kang Yoon ile seker Dong Joo'ya söyle kirk gün kirk gece dügün yapamadim... Hwang ailesi duymasin diye..Bunlara yapayim... Tugçe sen kiz tarafi ol bende erkek tarafi...Soguk filan ama seviyorum ben bu Jae Hwa'yi... Hem erkek tarafi ben olursam çogu masrafi ben karsilarim...Jae Hwa'ya paraciklarim feda olsun...

Yorumun için sagol Derya'm Opucuk
Vallahi su soguklar az degil! Biggrin Görüyor musun,Kang Yoon buzdolabiydi evleniverdi 25'inde! Biggrin Yere bakan yürek yakanlar! Biggrin
Yapalim bir dügün bunlara...Ama Tae Hyun ölür kahrindan! --Korktum kendimden yaparim vallahi! Biggrin--
Paraciklarini harcama,beyefendi cimri,birak o kiysin paralarina! Biggrin
Olmadi çifte dügün yapariz,ha daha güzel olur.. Biggrin Iki buzdolabi evlendi bakin deriz! Biggrin Dur ben bir dügünden önce ayirayim bunlari,Dong Joo çok çekti Kang Yoondan birazda sorumsuz Eun Hee çeksin! .D

[Resim: 29pmbuh.gif]
City Hunter~
''Bu yolu birlikte yürüyelim...Sonunda neler olacağını bilmesek bile♥''
`TripleS ~ `Boice ~ `Min'in Havucu


Tugçe'm ayir gitsin! Biggrin Ben Jae Hwa tarafindayim...Bizim kiz kossun pesinden... Biggrin Hem ne kadar ayrilik o kadar iyi bir kavusma! Onay Bizim Kang Yoon çocuga o kadar hayir dedi dedi sonra bir evlilik teklifinde hemen söyleyiverdi:"Evet" diye... Dedign gibi az degil...Hemen 25'in de evlendi. Biggrin .Bir de üstelik Hyun Soo ile de nisanlanacak...Her yerde bir dügünü,nisani var benimkinin...Sikildikça dügün yapiyorum... hysterical

Sen de yap...Tae Hyun'u seviyorum ama ne bileyim gönlüm Jae Hwa diye bas bas bagiriyor... Biggrin
"Işıkları kim kapattı?" Kim Sun Woo-The Equator Man
(11-07-2011, Saat: 0:34)'vahide' yazdı:
(^^) ~TESADÜFLER KOMEDYASI~ (^^)

12.Bölüm

Patrona gicik oldum. Dodgy
Tae Hyun... cry Jae Hwa ve Tae Hyun arasinda kararsiz kaldim. Aslinda Tae Hyun'u tutuyorum ama yavastan Jae Hwa'ya kanim kayniyor. Abaza
Çok karisti isler... Bekliyorum devamini! ^^
Where have you been?
Cause I never see you out
Are you hiding from me?
Somewhere in the crowd

Jae Hwa ve Tae Hyun. Burda ben iki kisinin arasinda kaldim. Ama Jae Hwa iyi çikti.. Biggrin Tae Hyun hem iyi hem samimi... Yok yok Tae Hyun ile kal sen. Jae Hwa'yi hala ile evlendirecektik biz..hysterical Çok güzeldi,bir çirpida okudum. Yeni bölümü merakla bekliyorum. Abaza Opucuk
www
SIYAH

28.BÖLÜM

-Pasta Dükkani-


Min Joo ve Na Young içeri girdiginde Dong Joo sirf In Hye görmeden bardaklari kurulamayi bahane ederek esini izlemek için bir kösede duruyordu...Kendisine In Hye’nin korkusundan bakmayan Kang Yoon’u gördükçe de sinirini bardaklardan çikariyordu...Onun da burada oldugunu gören Na Young,hemen Dong Joo’nun yanina giderek...
Na Young:Nerelerdesin sen? Bir türlü görüsemiyoruz? Kiziyorum ama artik!
Dong Joo:Kusuruma bakma...Bu aralar oldukça yogun oldugumdan böyle birsey oldu...
Na Young:Iyi öyle olsun...(Bir süre sonra,dudagini bükerek)O zaman yarin aksam birseyler yapalim..
Bunu duyan Kang Yoon hizla onlara bakti...Çünkü o da gayet farkindaydi aslinda Na Young’un Dong Joo’ya ilgi duydugunun...Dong Joo ise kendisine bakan Kang Yoon’u görünce gülmeye basladi...
Na Young(Sasirarak):Niye gülüyorsun?
Dong Joo(Gülmeye devam ederek):Hiçç...Ne diyordun sen?
Na Young:Beraber yarin aksam yemek yiyelim diyorum...
Dong Joo:Olur...Yarin benim içinde uygun...Abi kardes beraber bir yemek yiyelim...
Na Young abi kardes mevzusundan çok fazla hosnut olmasa da yine de bunu belli etmemisti..Dong Joo ise Na Young’un iyiligi için israrla bu vurguyu yapiyordu...Ve kardesi gibi gördügü bu kizla biraz ilgilnenmesi gerektigini düsünmüstü...Kang Yoon ise aslinda bu durumu çok önemsememisti...Dong Joo’nun Na Young’u kardesi gibi gördügünü de gayet iyi biliyordu...Ama yine de kocasini seven birinin onun yaninda olmasi her kadin gibi onun da hosuna gitmiyordu...Bu sirada bardaklari özenle kuruladigini gören Min Joo ise Dong Joo ile dalga geçerek...
Min Joo:In Hye biz bu çocugu maasa mi baglasak? Senin yardimcilarindan daha çok çalisiyor... Biggrin
Dong Joo(Bagirarak):Amca!
Kang Yoon’un kahkalarla güldügünü gören Dong Joo bir an duraksadi...Onu izledi...O kadar sirindi ki...O kadar dogaldi ki..Ve farkinda olmadan bu ilgi Na Young’un ilgisini çekti...Ve o an bunun önüne geçmek için araya girdi hemen...Kang Yoon’a dönen Na Young...
Na Young:Nisan elbiseni ayarladin mi Kang Yoon?
In Hye:Daha yeni karar verdiler nisan tarihine...
Na Young:Erkenden ayarlamali ama degil mi?
Bunun üzerine Min Joo ve In Hye Dong Joo’nun tepkisini beklerken Dong Joo bardaklari kurulamaya devam ediyordu...Daha sonra da Kang Yoon’a dönerek...
Dong Joo:Temsilci Lee!
Kang Yoon:Efendim Bay Cha?
O kadar güzel oynuyorlardi ki rollerini...Birbirlerine o kadar soguk bakiyorlardi ki...Dong Joo devam etti...
Dong Joo:Nisan tarihini gerçekten ayarladiniz mi?
Kang Yoon:Evet...Hyun Soo 2 hafta sonrasinin en uygun zaman oldugunu düsündü...Biz de o hafta yapmayi planliyoruz...
Dong Joo(Aslinda herseyi bildigi halde devam ederek):Bir türlü tebrik etme firsatim olmamisti...Umarim çok mutlu olursunuz...
Kang Yoon(Hafif tebessüm ederek):Tesekkür ederim...
O an oradaki bes kisiden üçü o kadar rahatlamisti ki...Süpheyle bu konuyu açan Na Young bile kizmisti kendisine yanlis anladigi için...Daha sonra Na Young’a dönen Kang Yoon...
Kang Yoon:Yarin sabah nisan elbisesini ayarlayacagim...Merak etme...
Na Young:Iyi olur...Son anda bir aksilik yasaminizi istemem...Ne de olsa siz de artik bu ailenin bir üyesisiniz...
Kang Yoon:Tesekkür ederim...

“Hwang ailesinin bir üyesi olmak?” diye geçirdi Kang Yoon birden...Tüyleri diken diken olmustu o an... Sonra Dong Joo ile göz göze geldi...Esi ona gözleriyle tek birsey söylüyordu:”Sen artik Cha Dong Joo’nun esisin!” diye... Bunun görünce de Kang Yoon hafifçe gülümsedi...


-Ertesi Sabah-Moda Evi-
Kang Yoon isyan edercesine...
Kang Yoon:Bunu da mi begenmedin? Bütün güzelim elbiselere “Hayir!” diyorsun... Biggrin
Kösedeki duvara yaslanmis bir sekilde duran Dong Joo,sakin bir ses tonuyla...
Dong Joo(Görevliye dönerek): Söyle pek güzel olmayan,sade bir elbise yok mu? Biggrin
Kang Yoon(Bagirarak):Cha Dong Joo!
Dong Joo,Kang Yoon’a yaklasip,bagirarak...
Dong Joo:Ne yani birgün de rüküs olsan kiyamet mi kopar?
Kang Yoon(Saskin bir yüz ifadesiyle):Anlamadim?
Dong Joo(Bagirarak):Hwang Hyun Soo zaten aklini senle bozmus...Seni güzelim nisan elbiselerinin içinde görüp daha mi fazla baglansin sana?Çok güzel olma...Sade birsey giyip git iste! Hem sahte bir nisan da çok güzel olmanin bir anlami da yok...
Kang Yoon(Gülerek):Bu kadar kiskanç oldugunu bilmiyordum?
Dong Joo(Dudagini bükerek):Iyi,artik ögrenmis oldun!
Daha sonra görevli elindeki biri zümrüt yesili olan oldukça güzel olan elbiseyle-ki bu Kang Yoon’un seçimi-diger Dong Joo’nun begendigi,düz,fazlasiyla sade olan siyah elbiseyi tutarak...
Görevli:Kararinizi verdiniz mi hangisini aliyorsunuz?
Kang Yoon:Yesili!
Dong Joo(Ayni anda):Siyahi!
Görevli saskin bir yüz ifadesiyle kendilerine bakarken Kang Yoon son karari verdi..
Kang Yoon:Yesili aliyoruz!
Görevli gidince itiraz eden Dong Joo...
Dong Joo:Tamam onu da alalim ama onu Hyun Soo’nun yaninda giyme...Siyah en iyisi!
Kang Yoon(Bagirarak):Cha Dong Joo! (Sonra havalanarak)Hem kiyafetle alakasi yok ben her zaman güzelim...Dolayisiyla gicik Hyun Soo hep benim yanimda! Ama yalandan da olsa kendi nisanimda asla rüküs olamam!
Dong Joo(Bir kasini yukari kaldirarak):Demek hep senin yaninda! Demek kendi nisanin!
Kang Yoon(Gülerek):Çocuklasma!
Dong Joo(Kang Yoon’u kizdirmak amaçli):Hadi alalim su yesil elbiseyi de çikalim...Ama dügün günü siyah gelinlik giyeceksin tamam mi? Hyun Soo’nun yaninda asla bizim dügünümüzdeki gibi peri kizi gibi olmana izin veremem!
Kang Yoon(Gülerek):Siyah gelinlik?
Dong Joo:Evet..Bu aralar çok popüler oldugunu duydum böyle farklilik yaratmak isteyen insanlar arasinda!

Elindeki paketle disari çiktiklari sirada Dong Joo söylenmeye devam ediyordu...
Dong Joo:Acimasiz Kang Yoon! Insan sahte nisani için elbise seçmeye kocasiyla gelir mi?
Kang Yoon(Hayretler içerisinde):Dün elbise seçimi için bugün gidecegimi duyupta sabah erkenden bize gelen ve(Dong Joo’nun taklidini yaparak)”Ben de gelecegim” diyen sendin! Ben degildim!
Dong Joo:Iyiki de geldim...Bu yesilden de memnun degilim ama ya o kirmizi elbiseyi alsaydin ne olurdu? Kesin nisan günü kalpten giderdim..
Kang Yoon(Surat asarak):Zaten senin yüzünden güzelim kirmizi elbiseyi alamadim...(Sonra bagirarak)Ayrica ne oluyor sana? Sen normalde bu tür seylere karismazdin!
Dong Joo(Ciddi bir ifadeyle)Biggrinogru karismam! Bundan sonra da karismayacagim...Zaten hoslanmiyorum insanlarin isteklerine karismaya!
Kang Yoon:O zaman bu yaptigin neydi simdi?
Dong Joo:Elimizde bir adet karima siril siklam asik olan Hwang Hyun Soo gibi bir tehlike oldugundan bu ufak bir önlem! Gerçi çok geç kaldim önlem almak için ama...
Kang Yoon(Gülerek):Oldukça tuhafsin biliyor musun?
Arabaya binerken...
Dong Joo(Gülerek):Tuhaf degilim sadece asigim o kadar!
Kang Yoon o an dayanamayip,Dong Joo’nun yanagina bir öpücük kondurarak...
Kang Yoon(Gülerek):Öyle olsun..Bu seferlik sesimi çikarmiyorum...Ama bir dahakine kiyameti koparirim haberin olsun!
Dong Joo(Gülerek):Sen dügünde dedigim o siyah gelinlikten giy de!
Kang Yoon(Bagirarak):Dong Joo!

Onlara arabayi sürerken o sirada isiklarda trafikten dolayi oldukça cani sikilan Min Joo arabasinda öfkeli bir yüz ifadesiyle bekliyordu...Ve tam o sirada moda evinin park yerinden ayrilan Dong Joo’nun arabasini ve yaninda yüzünü tam göremedigi bir bayanin oturdugunu gördü...Saskin bir yüz ifadesiyle arkalarindan bakarken mirildandi...
Min Joo:Yanindaki kimdi acaba?

-Aksam-...Restauranti-

Dong Joo:
Burasi oldukça güzele benziyor...
Na Young(Gülerek):Yeni kesfettim burayi...
Dong Joo:Iyi olmus burayi bulman!
Na Young:Herhalde amcama(Büyük amcasi Hwang Min Kang’tan bahsediyor) çekmisim...Onun gibi herkesin gittigi yerleri sevimiyorum...Hep bir faklilik arayisindayim...
Dong Joo:O da mi öyleydi?
Na Young:Ilk baslarda herkes gibiydi aslinda...Böyle pek bir faklilik yoktu...Ama bundan yaklasik 14-15 yil önce çok degisti...
O an Dong Joo mirildandi...
Dong Joo:14-15 yil?
Na Young:Aslinda karisinin intihari onu çok sarsti belki de...Belirgin birsey yoktu aslinda ama yine de eski amcam degildi...Oldukça duygusallasmisti...Kimisi de ölen amcama bagliyor bu durumu ama onu ne babam ne de amcam sevmezdi...Bence karisiyla alakali bir durumdu...
Dong Joo(Birseyler ögrenmeye çalisarak):Ne gibi degisiklikler ki?
Na Young:Is hayatinda pek bir degisiklik olmadi...Yillar önce sirketi babama biraksa da uzaktan hep kontrol etti babami...Ama artik oldukça seçiciydi...Insanlarin arasinda dolasmayi sevmez oldu...Zaten sahildeki evine tasindi bir süre sonra da...Orada tek basina yasadi,arada da sirkete geliyordu...Zaten anca o zaman onu görüyordum...
Dong Joo(Na Young’tan bilgiler almaya çalisarak):Bunda tuhaf olan ne ki? Her yasli insan gibi yorulmus olmali hayattan...
[b]Na Young:[/b]Diyorum belirgin birsey yoktu...Ama yine de eskisi gibi degildi...Mesala sik sik doktora gittigini duydum bir ara...Ama amcamin hastanelerden nefret ettigini bildigimden inanmadim...Sonra doktoruyla da konustum kontrol amaçli geliyormus...Ama biz amcami birak kontrol amaçli,hasta oldugunda bile zorla doktora götürürdük... Ki onun disinda oldukça duygusallasmisti...Sürekli ölen kizinin mezerina gidiyor,agliyordu...Yine eskiden acisini hatirlamamak için onu ziyarete de gitmezdi...Ardindan benle abime karsi oldukça iyi davranmaya basladi...Eskisinden de iyi...Zaten beni çok severdi ama abimden (Bay Hwang’in gerçek oglu olmadigini bildigi için) hiç hoslanmazdi...Düsün onu bile sevmeye basladi...
Dong Joo:Böyle birseyi ben de Min Joo’dan duymustum...Hyun Soo’yu eskiden sevmezmis...
Na Young:En tuhafima giden de bir günlük tuttugunu söyledigi zamandi...Birgün onu ziyarete gittigim sirada kalin bir defter vardi önünde...Amcam Min Joo ile beraber gitmistik...O da o defteri bir kutuya koyup kilitledikten sonra amcama döndü...”Burada tüm hayatim var...Ben öldükten sonra onu sen al!”dedi...Amcam sasirmisti ama pek önemsemedi bu durumu...Sonra da o gece öldü zaten... Ölürken de Min Joo’ya ne dedi biliyor musun? (Derin bir nefes aldiktan sonra) Üvey annesi Bayan Ma’dan kendi adina özür dilemesini istedi...Ki bu bile -ölesiye nefret ettigi o kadina dedikleri bile yani- amcamin oldukça degistiginin bir göstergesi...

O an Dong Joo titriyordu...O yasli adam ölmeden önce pismandi...Ve herseyi yazmisti...Kendisi ölünce de güvenebildigi tek kisi olan Min Joo’ya birakmisti o defteri...Ve hersey orada olabilirdi...Adi gibi biliyordu ki kardesinin kendi annesini öldürdügünü o da biliyordu...Eger bu defter bulunursa hem Bay Hwang’in annesiyle ilgili hem de Ji Min ile ilgili suçlarini kanitlayabilirdi...Ve heyecanla Na Young’a dönen Dong Joo sesi titreyerek...
Dong Joo:Deftere ne oldu?
Na Young:Amcam ölümünden sonra çok aradi ama bulamadi...Ne yaptiysa bulamadigini söyledi bana...

O an hizla yerinden kalkan Dong Joo,saatine bakarak...
Dong Joo:Ben geç kaliyorum...Yine bir ara bulusalim olur mu? Sete gitmem gerek canim!
Dedi ve gitti...Arkasindan bakakalan Na Young saskinlik içerisinde...
Na Young:Dong Joo!
Dong Joo disari çiktiginda hala titriyordu...Kendini rahatlatmak amaçli derin derin nefes aliyordu...Yanginla ilgili Kang Yoon’un elinde kendi yasadiklari disinda bir kanit yoktu...Oysa bu defter büyük bir kanit olabilirdi onlar için...Telefonunu eline aldiginda hala elleri titriyordu...Öyle ki tuslara basmakta bile zorlaniyordu...Kang Yoon’u aradiginda,evde elindeki bardagi tutarak zor da olsa telefonu açan Kang Yoon...
Kang Yoon:Efendim canim?
Dong Joo(Nefes nefese kalmis bir halde)Buldum Kang Yoon buldum!
Kang Yoon(Sasirarak):Ne oldu Dong Joo? Sen iyi misin?
Dong Joo(Sesi tireyerek):Hwang Min Kang...
Bu ismi duyan Kang Yoon tireyerek...
Kang Yoon:Ne olmus ona?
Dong Joo:Ölmeden önce hayatini yazdigi bir defter birakmis...Belki bu bizim aradigimiz kanit olabilir?
O an Kang Yoon elindeki bardagi yere düsürdü...Çok ufak parçalara ayrilan cam bardagin düserken çikardigi ses onu ürkütse de bir türlü konusamadi...
"Işıkları kim kapattı?" Kim Sun Woo-The Equator Man
YOU'RE SO PHOTOGENIC (Çok Fotojeniksin)



-Bölüm 11-

Sang Ri'nin kirgin yüzü ona kararindan caydiracak boyutta bir aci hissettiriyordu. Eun Bin'in yüzünde gülümseme vardi ama içi feryad ediyordu. Kendini onu kandirmis ya da aldatmis gibi hissediyordu. Belki de Sang Ri gerçekten Eun Bin'den hoslaniyordu. Sang Ri gözlerini Eun Bin'e dikmisti ve resmen 'Hayir demelisin!' diye bagiriyordu. Böyle yapacaksa neden gelmisti. Ona bakmamak istiyordu ama yapamiyordu. Birden Sang Ri'nin yaninda oturan babasini gördü. Endiseli gözlerle onu izliyordu. Farketmeden uzun bir süre düsünmüstü. Papaz soruyu ikinci kere sormustu bile ve bütün gözler Eun Bin'in üzerindeydi. Hyun Wook, nereye baktigini anlamak için kafasini çevirdi. Eger bir saniye daha beklerse Eun Bin 'Hayir' diyecege benziyordu. Bir seyler yapmazsa bütün her sey mahvolacakti. Eun Bin'i çiçek tutan elinden çekti ve yüzünü kavrayarak öptü. Bütün salondan ugultular geliyordu. Kendi aralarinda dedikodu yapmaya baslamislardi. Aslinda tam olarak öpüsmüyorlardi. Dudaklarinda Hyun Wook'un eli vardi ama disaridan gören öpüstüklerini sanardi. Hyun Wook oldukça sessiz konustu.
"Ne için burada oldugumuzu unutma."
Eun Bin kendine geldi. Hyun Wook'un elinden cevap verememisti ama 'Tamam' der gibi bir bakis atti. Hyun Wook geri çekildi ve gülümseyerek salona bakti. Papaz bagirdi.
"Bu ne biçim merasim. Nedime istmezler, sagdiç istemezler, evet demezler! Ben gidiyorum." dedi ve hisimla ikisinin arasindan geçti. Seon Yong ve Dong Jae yalvar yakar papazi ikna edince geri dönüp devam ettiler. Sira tebriklere gelmisti. Eun Bin etrafina bakindi ama Sang Ri'yi göremedi. Bütün akrabalarla tokalastiktan sonra resmi nikah ve ayrica hazirladiklari davet için mekan degistirdiler.

------------------------

Gün bitiminde Eun Bin ve Hyun Wook gülümsemekten uyusmus yanaklarini agusturuyordu. Hyun Wook, Eun Bin'i süzüyordu. Gerçekten güzeldi ve bunu kabul etmek onu deli ediyordu. Birden kendi kafasina vurdu ve 'Rae In, Rae In, Rae In..." diye sayiklamaya basladi. Eun Bin yerinden kalkti ve yanina gitti.
"Ne olmus Rae In'e? Yoksa seni terk mi etti?"
"Hayir" dedi ve gözlerini kaçirdi.
"Etmis, etmis. Suratina saplagi atarak mi terketti yoksa vefali davranarak telefonda mi terketti?"
"Hayir dedim."
"Dügünümüze niye gelmedi? Ah... Çok kirildim ona." kikirdiyordu. Hyun Wook hizla ayagi kalti ve bagirdi.
"Sana hayir dedim! Saçma sapan düsünceler saçan su agizini kapa biraz!"
"Ne? Kendini ne saniyorsun sen? Ash! Saygisiz!"
"Rae In ve benim aramda olanlar seni ilgilendirmez. Anlasmada birbirimizin özel hayatina karismayacagimiz yaziyordu ve evlendik artik anlasma geçerli. Karisma!"
"Tamam, haklisin." dedi ve arkasini dönüp gitti.

"Balayina gitmeye hazir misin?" dedi Seon Yong.
"Ben balayina falan gitmiyorum."
"Eun Bin? Bir sey mi oldu?"
"Hayir, sadece kendimi iyi hissetmiyorum."
"Ah... Bugün yorulmus olmalisin." dedi babasi.
"Balayi da bunun için. Yorgunlugunu atacaksin ve yanliz kalacaksiniz." sinsi sinsi gülümsediler.
"Istemiyorum."
"Sen degil miydin ilk günden balayina gitmek istiyorum diyen?"
"Öyleydim ama simdi istemiyorum!" diye çikisti Eun Bin ve ayagi kalkip baska bir yere gitti. Seon Yong ve Dong Jae Eun Bin'i ikna edemeyince Hyun Wook'un yanina gitti.
"Kavga mi ettiniz? Ha?"
"Evet..." dedi Hyun Wook bitkin bir sekilde. Seon Yong elindeki bastonu hizlica Hyun Wook'un sirtina geçirdi.
"Nasil üzersin o kizi? Çabuk git özür dile!"
"Neden ben özür diliyorum, suçlu olan o."
"Siz ne biçim kari kocasiniz? Yoksa sen geçekten sey misin? Hani geçen gün konusmustuk, balayi falan?"
"Dede! Belki daha sonra çikariz balayina." dedi ve o da yanlarindan kalkarak baska bir köseye oturdu.
"Dong Jae, bugün dügünleri olan çifte bakar misin? Mutlu olmalari gerekmiyor muydu?"
"Bu gençlerin ne istedigi belli olmuyor. Bence kendi hallerine birkalim. Barisirlar ne de olsa."
"Sen öyle diyorsan..."

Hyun Wook, Eun Bin'in yanina gitti.
"Gidelim su balayina yoksa dedemler süphelenecek."
"Banane, sen degerli Rae In'inle çikabilirsin balayina. Senin gibi bir insanla degil balayina yemege bile çikmam."
"Hem suçlusun hem de güçlü! Anlasmaya sen yazdirtmistin 'Birbirimizin özel hayatina karismak yok!' diye."
"Insanlikla söyleyebilirdin degil mi? Gerçi bir saygisizdan neden bunu bekliyorsam."
"Ash! Çok oluyorsun ama!"
"Biliyor musun, bugün iyi bir insan olabilecegini düsünmüstüm ama yanilmisim."
ayagi kalkti ve gelinigini toparlayarak yürümeye basladi. Hyun Wook onu kolundan tutup çevirdi.
"Tamam, bugün kaba davrandim. -Sesini oldukça kisarak- Özür dilerim."
Eun Bin, kulaklarina vurdu ve dogru duyup duymadigini kontrol etti.
"Ne? Ne dedin sen? Dogru mu duydum? Özür mü diledin?"
"Evet, dogru duydun."
Eun Bin agzi bes karis açikti. Hyun Wook eliyle çenesini yukari itti.
"Özür dilemeyi ögrendigine göre, otelde bana çarpmandan, odama gizlice girmenden, fotograf makinemi kirmandan, bana birçok kez bagirmandan dolayi da özür dileyebilirsin. Belki o zaman seni affedebilirim." dedi Eun Bin. Hyun Wook gözlerini devirdi ve Eun Bin'i kolundan tuttugu gibi dedesinin yanina götürdü.
"Biz baristik."
"Oh, sükürler olsun. Neden kavga ediyorsunuz ki?"
"Önemli bir sey degildi. Yarin yola çikabiliriz." dedi ve yapay bir gülümsemeyle elini Eun Bin'in beline sardi. Eun Bin, Hyun Wook'dan olabildigince uzak durmaya çalisiyordu.
"Hah, söyle! Biraz daha yaklasin birbirinize bakayim. Ne öyle uzak duruyorsunz."
dedi ve Eun Bin'i Hyun Wook'a dogru ittirdi.

------------------------

Sonrakigün, Eun Bin hala yorgundu. Bir de beste kalkinca içini iyice uyuma istegi sarmisti. Zar zor uçaga bindi ve kendini koltuga attigi gibi uyumaya basladi.
Gözlerini açtiginda hala gidiyorlardi.
"Gelmedik mi daha?"dedi.
"Az kaldi."
"Ne Jeju'ymus, bir türlü varamadik. Halbuki o kadar uyudum." dedi esneyerek.
"En fazla 20 dakika uyumussundur."
Eun Bin hizla Hyun Wook'un yanina oturdu ve muzipçe gülümsedi. Hyun Wook sasirmisti.
"Ne!"
"Sana bir antlasma sunacagim."
"Yine mi? Bu sefer hangi mantiksiz maddeler var?"
"Bir tane madde var. Simdi, buraya eglenmeye geldik degil mi? Ve üç günümüzü burada geçirecegiz. Ben de bu üç günün zehir olmasini istemiyorum. Bu yüzden diyorum ki bu üç günde seninle sanki iki iyi arkadasmis gibi geçinelim. Ne dersin?"
"Benim çikarim ne olacak bundan?"
"Iyi bir tatil yapmis olacaksin."
"Yani?"
"Yani... Haydi el sikisalim."
Hyun Wook istemeye istemeye elini uzatti.

------------------------

Otele vardiklarinda ilk isleri bir oda daha tutmakti. Seon Yong ve Dong Jae'ye çaktirmamak için tek oda ayirtmislardi. Resepsiyona gidip de görevli oda kalmadigini söyleyince ikisi de gözlerini kismis birbirlerine bakarak düsünüyorlardi.
O sirada içeri gürültülü bir kalabalik girdi. Flash'lar patiyordu ve her kafadan bir ses çikiyordu. Yuvarlak seklindeki kalabalik önlerinden geçerken tam ortadaki kirmizi giyinmis kisiyi farkettiler. Bütün kameralar ve mikrafonlar ona yönelmisti.
"Rae In!?"
Hyun Wook saskin saskin, ilerleyen kalabaliga bakiyordu. Birden irkildi.
"Hemen eve gidelim! Burada kalamayiz."
"Nedenmis?"
"Sen de gördün! Rae In burada, ya bizi görürse?"
"Ne olmus? Bir kari koca istedigi gibi balayina çikabilir degil mi?"
"Eun Bin!" diye soluyarak konustu Hyun Wook. Eun Bin bir iki adim atti ve yüzünü olabildigince Hyun Wook'a yaklastirdi. Alayci bir sekilde sordu.
"Ne var?"
O sirada biri bagirdi.
"Eun Bin?"
Eun Bin sesin geldigi yöne döndü ve büyük bir soka ugradi.

-Bölüm 11 Sonu-
Where have you been?
Cause I never see you out
Are you hiding from me?
Somewhere in the crowd





Konuyu Okuyanlar: 3 Ziyaretçi