yukari
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 3.64/5 - 11 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Korea-Fans Için Yazdigimiz Nesir Türleri (Deneme, Hikaye, Makale, Fikra vs.) 2
Tugçe'm yeni bölüm çok güzel olmus...Ellerine saglik... Onay Yalniz bu Jae Hwa'dan korkulur... Biggrin Ama ben yine de seviyorum bu karakteri ya... Smile
"Işıkları kim kapattı?" Kim Sun Woo-The Equator Man
SIYAH

25.BÖLÜM

-2 Hafta Sonra-

Tam 2 haftadir magazin gündemi Lee Kang Yoon ve Hwang Hyun Soo’nun birlikteligini bikmadan usanmadan konusuyordu...Hwang Hyun Soo’nun bu sefer farkli oldugu,ona çok deger verdigi,bu iliskinin evlilikle taçlanmasi sonucu BH Group’un önünde kimsenin duramayacagi vb. birçok konu dile getirilen basliklardi...Hyo Jin’in aldatildigi bile konusulmustu ama Hyun Soo bunu yaptigi bir açiklamayla reddetti...O dönemde Lee Kang Yoon’a asik oldugunu ve bunu anladiginda da Hyo Jin ile olan nisanini iptal etmek istedigini açiklamisti...Ve simdi ufak bir röportaj yapiliyordu ikisiyle...Hyun Soo,Kang Yoon’un yanina oturmustu...Kang Yoon ise sorulari cevapliyordu...
Gazeteci:Bayan Lee...Öncelikle bizi kirmadiginiz için tesekkür ederim...
Kang Yoon(Tebessüm ederek):Son zamanlarda bu konu o kadar çok konusuldu ki ilk ve son olarak konusmak istedim...Sadece isimle haberlerde yer almayi tercih ederim...O yüzden de sizin gibi degerli birinden gelen bu teklifi kabul ettim...
Gazeteci:Sözleriniz için çok tesekkür ederim...(Bir süre sonra)Bay Hwang’a ne zaman asik oldunuz?
Kang Yoon(Yalan söyleyerek):Çok önce...Ilk basta ona asik degildim...Sonra gittikçe ondan etkilenmeye basladim...Ve simdi mutluyum...
Gazeteci:Bay Hwang peki siz?
Hyun Soo:Kang Yoon’dan da önce...
Gazeteci:Ama bu karsilikli duygulardan ikinizin de haberi yoktu...
Kang Yoon:Evet...Ne kadar sevsem de nisanlanmak üzere olan bir adama asla duygularimi itiraf edememezdim...Zaten sonra da nisan iptal edildi ve biz biribirimize açildik...Ve simdi mutluyuz...

O kadar kolaydi ki onun için yalan söylemek...Zevkle söylüyordu ardi ardina cümleleri...O kadar iyi oynuyordu ki asik kadin rolünü...O kadar aciyordu ki mutluluk sarhosu olan Hwang Hyun Soo’ya...O kadar sabirsizdi ki son darbeyi vuracagi gün için...

-BH Group-
Tüm gazeteciler,yönetim kurulu üyeleri,çalisanlar hepsi oradaydi...Bay Hwang sonunda kararini vermisti...Kang Yoon’un Ispanya’ya gitmeden önce söyledigi o çok riskli antlasmayi kendini güvence altina almis gibi hissettigi için imzalamaya karar vermisti...Geliniyle çok iyi birer ortak oldugunu düsünüp,daha büyük hedeflere gözünü dikmisti...Kang Yoon ise Bayan Sung’un bu antlasmayi israrla istememesine ragmen Bay Hwang’i iyicene ikna etmeyi basarmisti...Bayan Sung ise istemedigi gelinine kocasi yüzünden daha fazla engel olamamisti...Ve herkesin önünde o büyük antlasma imzalandi...Elindeki kalemi gülerek tutan amcasina gülerek bakan Kang Yoon...
Kang Yoon(Içinden):Ben birsey yapmadim...Imzayi atan da kendi sonunu hazirlayan da sensin amca...

Imzalar atildi ve taraflar el sikistilar gazetecilerin önünde...Gülerek verilen bu pozlar Kang Yoon’u oldukça eglendiriyordu...Zevkle olanlari izlerken,etrafina sahte gülücükler dagitmayi da ihmal etmiyordu tabi...
Ve son cümleleri duyuldu taraflarin...
Bay Hwang:Eminim ki bu dogru adim sirketimiz için çok yararli olacak...Bu yatirimla birçok yenilik gelecek...Ve biz BH Group yöneticileri olarak çok mutluyuz...
Daha sonra sözü Kang Yoon devraldi...
Kang Yoon:Bu is birliginin güçlenmesi bizi de oldukça memnun etti...Bh Group gibi iyi bir sirketin bizimle olmasi güven verici...


-Lee Kang Yoon’un Evi-

Eve geldiginde içeriye seslendi...
Kang Yoon:Park Jung Bin...Cha Dong Joo...
O sirada yanina gelen bakiciya dönerek...
Kang Yoon:Neredeler?
Bakici:Çati katindalar...
Kang Yoon:Tamam...
Dedi ve hizla sanki mutluluga dogru kosuyormus gibi hizla çikti merdivenleri...Diger yandan da onlara seslenmeye devam etti...
Kang Yoon:Ben geldim!
Içeri girdiginde oldukça tuhaf bir manzarayla karsilasti...Cha Dong Joo önündeki dosyalara,kendi fotograflarina hayretler içerisinde bakiyordu...Gözlerini kocaman açmis,saskinligi tüm haliyle yüzüne yansirken bir yandan da mirildaniyordu...
Dong Joo:Bunu biliyor...Bunu da biliyor...Eee bunu da biliyor...(Sonra gördügü birsey üzerine bagirarak)Yok artik! Bunu da mi ögrenmis?
O sirada tuhaf olan biri daha vardi ki o da Jung Bin idi...Günlerdir pesinden”Abi abi!” diye kostugu,oyunlar oynadigi Dong Joo’nun tuhaf yüz mimiklerini gülerek izliyordu...O kadar güzel gülüyordu ki...Sonunda Dong Joo bu durumu fark edip,Jung Bin’e dönerek...
Dong Joo:Senin bu ablandan korkulur...Çocukluk arkadaslarimi bile ögrenmis...(Sonra dalga geçercesine,gülerek)Eee bir de ilk sevgilimi de ögrenseydi de tam olsaydi... Zaten 4 gün sürmüstü o iliskide ama neyse...
O an Kang Yoon içeri bir adim daha atti,yüzündeki kendinden emin gülümseme ile...Ve çantasini bir kenara koyarak,Dong Joo’nun sorusunu da cevapladi...
Kang Yoon:Onu da biliyorum...Doktor...26 yasinda...Seoul’ün ünlü hastanelerinden birinde çalismaya basladi...
O an siyahlar içindeki Kang Yoon’un kendine dogru geldigini gören Dong Joo,hizla yanibasindaki Jung Bin’i kucagina alip geri çekilerek,korkuyla...
Dong Joo:Siyahlar içerisinde yeteri kadar korkunçsun zaten...Gelme daha fazla yakinimiza lütfen...
Kang Yoon(Gülerek):Korkmana gerek yok canim...Sevgililerini ben arastirmadim...In Hye sagolsun hepsinin biyografisini çikardi bana...Senle kavga ettigimiz zamanlarda seni bana anlatirken...
Dong Joo:Yani sen arastirmadin?
Kang Yoon:Hayir...Senle yapacak bir isim yoktu...O kadar detaya da gerek yoktu....Ben sadece genel bilgileri ve Hwang ailesi ile olanlari biliyordum...
Dong Joo(Jung Bin’i kucagindan indirip,önündeki belgelere bakip,Kang Yoon’a kötü bir bakis atarak):Emin misin sadece bu kadarini bildigine? Benim bilmedigim seylerin bile burada kayitlari var...
Kang Yoon(Bilmiyormus gibi yapip,gözlerini tavana dikerek):Öyle miymis?
Dong Joo ayaga kalkip,yanina giderek,ciddi bir ifadeyle...
Dong Joo:Kendimle ilgili bilmedigim birsey varsa rica ederim söyle...Ögrenmek istiyorum...
O an Kang Yoon içten bir kahkaha atti...O kadar içtendi ki Dong Joo son zamanlarda siklikla duydugu bu güzel ses karsisinda onu hayranlikla izlerken,içinden geleni yapti...Ve hizla Kang Yoon’un yanagina bir öpücük kondurdu...Bunun üzerine sanki liseli asiklarmis gibi heyecanlanan Kang Yoon duraksadi...Kizardi...Kalbi küt küt atmaya basladi...Bunu fark eden Dong Joo onunla dalga geçerek...
Dong Joo:Yasiyor musun Kang Yoon? Smile
Kendine gelerek,ona dönen Kang Yoon...
Kang Yoon(Somurtarak):Çok komik...(Jung Bin’i göstererek)Onun yaninda yapma böyle seyler...
Dong Joo:Kötü birsey yapmadim ki! Sadece sevdigim kadini öptüm...(Sonra kizarak)Sen de o kadar tatli bir sekilde gülme o zaman! (Kang Yoon’un eski haline gönderme yaparak)Alisik degilim bu tür seylere ben!
Hizlica Dong Joo’nun yerine oturan Kang Yoon söyleniyordu...
Kang Yoon:Seni anlamakta gerçekten güç...Gülerim suç,gülmem yine suç...(Sonra Jung Bin’e dönerek)Haksiz miyim ablacigim?
Jung Bin o sirada eline aldigi birkaç fotograf ve belgeye merak edip bakarken,hiçbir sey anlamadigi kagitlari bir kenera birakti ve sadece fotograflara gülmeye basladi...Kendisine cevap vermeyen,gülen Jung Bin’in elindeki fotograflara ve masaya biraktigi kagitlari inceledikten sonra...
Kang Yoon(Kendine sasirarak):Bunlari da mi arastirmisim?
Dong Joo(Gülerek):Sana benim bile bilmedigim seyler var diyorum o dosyalarda...Gerisini artik sen düsün...
Kang Yoon(Gülerek):O zaman bizimkiler(Çalisanlarindan bahsediyor)gerçekten de iyi çalisiyormus...
Dong Joo(Bagirarak,kendisiyle dalga geçmeye devam ettigi için):Lee Kang Yoon!
Bu bagiris ile birlikte üçü de gülmeye basladi...Sadece mimikleri komik bulan,duyduklarindan pek birsey anlamayan Jung Bin bile gülüyordu nese içinde...

-Mutfakta-

Dong Joo:
Bugün isler yolunda gitti mi?
Masaya tabaklari dizmeye baslayan Kang Yoon...
Kang Yoon:Ben birsey yapmadim...Gözünü para ve güç hirsi bürümüs amcam zevkle imzaladi...
Daha sonra içindeki buruklukla,çekinerek en çok merak ettigi o soruyu sordu...
Dong Joo:Hyun Soo ile ne yaptiniz?
O an Kang Yoon elindeki tabagi masaya birakti...Dong Joo’nun yüzündeki aciyi gördü...Hüzünle ona bakti...Hyun Soo ile beraber olmasinin onu incittigini biliyordu...Ve hizlica masaya oturdu,Dong Joo’nun elini avuçlarinin arasina aldi ve onun gözlerinin içine bakarak...
Kang Yoon:Senin için çok zor...Biliyorum...Ve benim canim yaniyor senin gözlerinde en ufak bir aci gördügümde...Biliyorum...Kötü biriyim...Normal bir yasantimizda yok...Bunu da kabul ediyorum...Ama sadece sunu unutma...Ben sadece seni seviyorum...Ve bu hiç degismeyecek...Bugüne gelince...Bir gazeteciyle röportaj yapip...
Dong Joo(Araya girerek,ask dolu bir ses tonuyla):Sus! Bana açiklama yapma...Sormam hataydi..Özür dilerim...Ama kendime engel olmadim...Senin onla oldugunu bilince dayanamadim iste...
Sonra ayaga kalkip,Kang Yoon’un arkasina geçip,onun boynuna dogru egilip,ona siki siki sarilarak devam etti...
Dong Joo:Ama artik söz veriyorum...Sormayacagim...Çünkü sana güveniyorum...Çünkü seni çok seviyorum...
Ve o an boynundaki Dong Joo’nun nefesini hisseden Kang Yoon heyecanlandi yine...Yine kizardi yanaklari....Ve içini dolduran ask karsisindaydi iste...Sevgi,heyecan ona sariliyordu o saniyelerde...Ve hafifçe basini çevirdi Kang Yoon,Dong Joo’nun yüzüne dogru...Göz göze geldiler...Birbirlerine askla bakan bu ikiliden Kang Yoon yavasça egildi...Ve Dong Joo’yu öptü...Ve geri çekildiginde bu sefer Dong Joo onu öpecekti ki telefonu çaldi...Ikisi de bu sefer gülmeye basladi...Dogrulup,telefonuna baktiginda Min Joo’nun aradigini görünce...
Dong Joo:Bu 16.kez arayislari...Kari koca sirayla ariyor...Kendime birsey yapacagim diye korkuyorlar...Malum sen artik Hyun Soo’nun müstakbel nisanslisi olarak bilinince,endiseleniyor onlarda...
Kang Yoon:Hiç suçlama onlari...3 gün önce In Hye’ye telefondaki aglayisini hatirliyorum da...(Gözlerini kisarak)Sen gerçekten de iyi bir oyuncusun Dong Joo!
Dong Joo:O zaman devam edeyim bu kadar övgü dolu sözden sonra...(Telefonu açarak)Efendim amca? Iyiyim...Yani öyle sayilirim...
Kang Yoon(Mirildanarak):Zavalli amcam...O da inanip üzülüyordur simdi...
.Dong Joo(Devam ederek):Uyuyordum...Günlerdir uyuyamadigimdan,birsey yiyemedigimden...
Bunun üzerine gülmeye baslayan Kang Yoon’un agzini eliyle kapatan Dong Joo,kendisini gülmemek için zor tutarak...
Dong Joo(Hüzünle):Iyi olacagim...Buna ben de inaniyorum...O kadini unutacagim...Zaten bana göre degildi o...Baska biriyle mutlu olmaya çalisacagim...Ondan daha güzel biriyle...
Bu sözleri duyan Kang Yoon,Dong Joo’nun elini isirinca...
Dong Joo:Ahh!(Min Joo’ya dönerek)Yok,birsey yok...Sadece elimi çarptim da masaya...Ondan...Tamam...Sonra görüsürüz...

Telefonu kapadiktan sonra Dong Joo...
Dong Joo:Onlara yalan söylemek hosuma gitmiyor ama hiçbir sey olmamis gibi davranirsam daha çok süphelenirler...
Kang Yoon(Hüzünle,elini ima ederek):Çok acidi mi?
Dong Joo(Aglamakli bir sekilde,elini tutarak):Acidi tabi!
Kang Yoon ima ile öfke dolu gözleryile ona bakarak...
Kang Yoon:Iyi olmus! Ona göre degilmisim de ...Benden güzelini bulurmus da...
Dong Joo(Sinirlenerek):Ben de gerçekten bana acidin sandim? Meger hiç pisman olmamis hanimefendi!
Kang Yoon hizla Dong Joo’nun yüzüne dogru egilip,gözlerini kocaman açarak,çocuk gibi...
Kang Yoon:Niye pisman olayim? Niye?
O an Dong Joo onun güzel yüzünü kisa bir süre inceledikten sonra onu hizlica öptü...Ve ardindan...
Dong Joo:Simdi pisman oldun mu?
Ve bu sefer ikisi de gülmeye basladi...Kahkalarla...Içten bir sekilde...Hayat onlara tek bir dilek hakki vermisti onca çektikleri acilara karsilik... Ve bu iki kisi kendilerine karsi verilen bu hakka karsilik olarak birbirilerini dilemislerdi hayattan...


"Işıkları kim kapattı?" Kim Sun Woo-The Equator Man
"vahide" sonunda! Yeni bölüm çok heyecanli olmus ellerine saglik. Smile Devami gelsin, bekliyorum. Biggrin

caRameLy.x3 Aaaa...!! Hiç beklemezdim Hyun Wook'dan. Biggrin Hadi bakalim meraklandim, yeni bölüm!

ddeerryyaa hizina yetisemiyorum vallahi. Sana yetismeme daha 4 bölüm var. Biggrin Ama okudugum kadariyla hikaye mükemmel! caRameLy.x3 hemen basla bence. Onay
I Just Love Kyu
PurpleDay canim yorumun için tesekkür ederim... OpucukOpucuk Eger bana yetismene 4 bölüm varsa o zaman sen daha 23.bölümü okumadin...Yetis bana... Onay Biggrin OpucukOpucuk 23.bölümde topluca rahatliyoruz... BiggrinBiggrin
"Işıkları kim kapattı?" Kim Sun Woo-The Equator Man
(08-07-2011, Saat: 11:44)ddeerryyaa yazdı: SIYAH
25.BÖLÜM
Derya'm; 24 ve 25'i ard arda okudum...24.Bölümde dehsete ugrarken;25.bölümde çok eglendim.. Smile
24.Bölümde gerçekten bir aile ancak bu kadar tarjik sekilde ayrilabilir diye düsündüm ve Kang Yoon iyiki intikam aliyor dedim!
Iskence,çok acikli...
25 te ise durum degisiyordu;çünkü Hyun Soo inanmisti Kang Yoon'a. Hhaa Biggrin Dong Joo da çok tatliydi,ne güzel güldüler..
Devam.. (:


(08-07-2011, Saat: 8:42)caRameLy.x3 yazdı:
YOU'RE SO PHOTOGENIC (Çok Fotojeniksin)


-Bölüm 8 Sonu-

Nergiscim;Kiss sonra dedin ama masallah çocuk dayanamadi! Biggrin haha Biggrin Maddeler güzeldi,begendim...Disiplinli!
Bencede evde köpek olmasin! Dodgy Çok rahatsiz olurum ve korkarim ben! Biggrin Hyun Wook ile o özelligimiz uyusuyor! .D
Ev dekorasyonu eglenceli ama istenmeyen bir evlilikte ne hal alir bilemeyecegim.. (:
Devam! (:

---

Bu arada;Derya'm,Betülcüm,PurpleDay'cim,Nergiscim...Yorumlariniz için çok tesekkür ederim. Opucuk

[Resim: 29pmbuh.gif]
City Hunter~
''Bu yolu birlikte yürüyelim...Sonunda neler olacağını bilmesek bile♥''
`TripleS ~ `Boice ~ `Min'in Havucu


Anii... Bir çirpida okudum bütün hikayeleri.. Hepsi de harika!

Derya abla Senin hikayene söyleyecek söz bulamiyorum. Sonunda mutlu oldular ya..Biggrin Kalp Ellerine saglik. Opucuk

Tugçe abla Sanirim,tahminlerime göre dram günleri basliyor. Ama Eun Hee ve Tae Hyun iiçin. :/ Bu kadar sakar olan bir tek Eun Hee yok. Onun adar hatta ondan da fazla olan ben varim. Biggrin Senin de ellerine saglik. Opucuk
www
(08-07-2011, Saat: 8:42)caRameLy.x3 yazdı:
YOU'RE SO PHOTOGENIC (Çok Fotojeniksin)


-Bölüm 8 Sonu-

Evlilik anlasmasina bayildim Biggrin Hyun Wook'u bulasik yikarken düsünemiyorum=D
Ra In olayi kafami karistirdi. O kadin Sang Ri'yi mi seviyor? Dodgy
Öptü kizi Abaza Bide Eun Bin uyanip geçirirse çocuga ne gülerim ama Biggrin


(08-07-2011, Saat: 0:28)'vahide' yazdı:
(^^) ~TESADÜFLER KOMEDYASI~ (^^)

11.Bölüm

Tugçe nerede biraktin öyle ya. Huh
Süperdi. Jae Hwa ne sinsiymis Biggrin
Tae Hyun'a üzüldümAglaelsalla

Pazartesi yeni bölümü okumak için sabirsizlaniyorum. SadUmarim o güne kadar eklersin Biggrin )

(08-07-2011, Saat: 11:44)ddeerryyaa yazdı: SIYAH

25.BÖLÜM

Bayildim. Bende gitmeden yeni bölümü okuyamayacagim diye üzülüyordum. 2 bölüm birden eklemissin Biggrin
Kang Yoon'un artik gülmesi o kadar hosuma gidiyor ki, hiç ayrilmasinlar. Smile



www
Bogosipta Kajima ( Seni Özlüyorum Gitme )



Bölüm 13.

Sabah erken kalkmisti. Amaci,ablasina yakalanmadan evden çikmakti. Ama hiçbir sey istedigi gibi gitmemisti. Her zaman giyindigi kiyafetleri dolabindan çikarmak için dolabi açti. Ama dolapta onun kiyafetleri yerine dün Sude ile baktiklari elbiseler duruyordu.

Hazal Sude'nin neler yapabilecegini bilmiyordu,ama simdi her seyi ögrenmisti. Bir süre sonrada zaten Sude odaya gelmis,Hazal'a giymesi için kiyafetleri seçti. Hazal'a uzatip

-Al bunlari giy bu gün. Eger giymezsen..

-Tamam abla giymezsem ne olacagini biliyorum. Ama sadece bu günlük.

-Hayir! Her gün bunlar giyeceksin.. Baska bahane istemiyorum. Hemen..

Hazal,Sude'nin sadece kiyafetleri degistirmekle yetinmeyecegini bilmiyordu. Daha onun saçi,basi,ayakkabisi ve daha bir sürü..

Odasindan çikip ablasinin kahvalti yaptigi yere geldi. Hazal bir bardaga su koyup içmeye basladi. Ama su içerken Sude'nin ona bakip gülmesi onu rahatsiz etmisti.

-Abla,açikta bir sey mi gördün? Neden bana bakip gülüyorsun?

-Saçmalama,sanirim bu gün biraz geç çikacaksin bu evden..

-Nedenmis o? -Biraz durduktan sonra- Hayir,bunu yapmana izin vermem.

Sude cebinden çikardigi anahtarligi Hazal'a göstererek

-Benden kaçamazsin gülüm. Bu gün kuaföre gidip saçlarina güzel bir sekil veriyoruz. Itiraz istemem!

-Abla ya,kiyafetlerime karistin bir sey demedim. Ama ne olur saçima dokunmazsan?

-Bak saçina sekil vermezsem sana topugu kocaman olan ayakkabilardan alir okula yollarim.

-Aman o eksik kalsin,tamam sen kazandin. Geliyorum seninle..-.-

Kahvaltilarini yapip disariya çikmislardi. Sude vitrinde görüp begendigi kiyafetleri incelerken Hazal'in onu dürtüklemesi ile kendine gelip ilerlemeye devam ediyorlar. En sonunda kuaföre geldiler. Içeriye girdiler,Hazal'i bekletmeden bir koltuga aldilar. Sude Hazal'a gözlerini kapatmasini,ona aç deyince açmasini söylemisti.

Bir süre sonra Hazal'in saçi bitmisti. Önden V seklinde kesilmis olan kakülleri,kat kat saçlarinin sonuna variyordu. Sude Hazal'a gözlerini açmasini söyledi. Hazal gözlerini açar açmaz

-Bu nee?

Kuaför ve Sude ona saskin bir sekilde bakiyorlardi. Sude üste çikip

-Ne yani begenmedin mi? Eh yani ben bilirim yapacagimi..

-Abla,saçimi kesmisler. Ve sen buna göz yumdun. Ne güzel uzun saçlarim vardi benim.

Hazal isyan edercesine konusuyordu. Eve giderken çantasini kuaförde unutmustu. Yolda giderken kuaföre dönüp çantasini alip tekrar apartmana döndü.

Kapiyi açmaya çalisirken yanlis anahtari kullandigini fark etti. Bu sirada da Wonbin evinin kapisini açmis,Hazal'i görmüstü. Ama onu taniyamadigi için yanina gidip

-Sey..birini mi ariyorsunuz?

Hazal arkasini dönerek

-Ne? -Sonra onun yüzüne bakarak- Seni küçük,beni tanimadin mi? Aish dogru ya,bu halimle beni nasil taniyabilirsin ki? Hatta ben seninle konusmuyorum,hadi yoluna.

Hazal kapiyi açmis,içeriye girmisti. Wonbin ise bunun Hazal oldugunu hala inanamiyordu. Görüntüsü bastan sona degismis ama hareketlerinde hala hiçbir degisiklik yoktu.

Sonra ne yapacagini hatirlayip asagiya indi. Bir taksi bulup Seoul'dan ayrilmisti.

-1 Hafta Sonra,sabah-

-Abla ya,neden beni küçük bir çocukmusum gibi süslüyorsun? 19 yasima geldim artik,19.

-Sus,küçük çocukmus. Sen küçükken öyle degildin? Hele Lise 1. siniftayken seni hatirliyorum,süsünden geçilmezdi. Ama 1 yil sonra bu hale geldin. Neden öyle davraniyorsun?

-Ne varmis benim davranislarimda? Eger ben eskisi gibi davranirsam canim çok yanacak.

Hazal dalmis ve farkinda olmadan bunu söylemisti. Sude'nin de kafasina dank etmis,Hazal'a süpheli gözlerle bakti

-Yoksa,yoksa..

-Abla yok öyle bir sey. Bir zamanlar oldu,ama bundan sonra hiç olmayacaga benziyor.

-Öyle deme,ask bu. Her ne kadar istemesen de sen de bir gün bu duyguyu yasayacaksin.

-Aish,kapatalim bu konuyu. Ben dersime geç kaldim zaten,okula gitmeliyim.

-Hey unutmadan,1 hafta boyunca saçini hiç açmadin. Gel buraya,bu gün saçini açip öyle gideceksin okula.

Hazal hazirligini yapip disariya çikmisti. Ayni sirada yukariya Wonbin de çikiyordu. Hazal hazirlanip asagiya iniyordu ki,kolundan tutup inmesini engelledi…

-Hey! Ne bu tavrin bana karsi? Sana kötü bir sey mi yaptim?

-Salaksin iste. Daha anlayamadin mi? Anlayamadiysan sana anlatayim.. Salaksin çünkü..

Sözünü tamamlayamadi ve agzinin kapali oldugunu gördü. Biri agzini kapatmis kolundan tutarak asagiya iniyordu. Apartmanin girisinde durdular. Hazal onun elinden kurtulup yüzüne yumrugu geçirmisti. Afallamisti karsisindaki ama umrunda degildi. Yaptigi bu kabaligin ve gicikligi anlamaya çalisiyordu.

Kafasinda olusan soru isaretlerinin cevap bulmasi gerektigini anladiginda ona yaklasarak

-Sen,aklini mi kaçirdin? Cevap gelmedigini görünce takraladi..

-Sen bu aralar çok konusur oldun. Hani fazla konusmayi pek sevmezdin? Dedi karsisindaki. Sonra kolundan sikica tuttu. Hazal'in bas edemeyecegi bir sekilde tutmustu. Sanirim anlamisti ondan güçlü biri oldugunu ama belli edemedi. Sikica tuttugu kollarini biraz gevseterek ilerlemeye basladi. Disarida siyah renginde,üstü açik ve spor bir araba duruyordu.

Hazal istemeyerek arabaya bindi. Sonra gaza basarak ilerledi. Arabayi o kadar hizli sürdü ki virajdan dönerken baska bir araba ile çarpisma tehlikesi vardi. Hizlica sürüyordu. Ilerlediler. Arabayi o kadar hizli sürüyordu ki.. Hazal gözlerii kapatmis konusmaya çalisarak

-Sen manyak misin? Biraz yavasla!! Ben de hizli arablari severim ama bu kadar hizli fazla...

Hala durmadigini anlayarak konusmayi kesti. Sadece onu izledi. O da yüzünü çevirdiginde konusmaya basladi


-Anlamadim? Daha fazla hiz mi istiyorsun? Tamam,benim için hava hos... Dedi ve gaza basmaya devam etti. Ama bu sefer araba çok hizli gidiyordu. Seoul'den çikmislardi. Tenha yollarda hizlica sürüyordu arabayi. Mevsimden kisti,ama sanslari iyi ki yagmur ve ya kar yagmamisti bu gün. Bir süre sonra virajdan dönerken kontrolü kaybetmisti. Hazal nefesini tutmus sonunu bekliyordu. Sonra sonra? Sonrasi yarina kalsin. Sanirim bu gün bu kadar yeter. Umarim begenirsiniz..Smile
www
Renan'im ve Tugçe'm yorumlariniz için çok tesekkür ederim...Çok sevindim yorumlarinizi okuyunca... OpucukOpucuk

Tugçe Hyun Soo su an kendini çok sansli hissediyor çünkü hem Kang Yoon'u seviyor hem de onun gücünden yararlanacagini düsünüyor...Ama son darbe güzel olacak... Biggrin (Ben de pek acimasizim... Biggrin )

Kang Yoon garibim ne yapsin...Onca seyden sonra... Sad

Bu arada ilk defa bir hikayemde kendi yazdigim karaktere aciyorum...Kang Yoon'u saymazsam...(Tugçe bahsettigin o laboratuvara acilen bizi davet etsinler...Ben de durumumu ögrenmek istiyorum...Nedir karakterlerle aglayip,gülme durumu merak ediyorum... hystericalhysterical ) O da Dong Joo...Garibim korktu kendisiyle olan bilgileri görünce... Biggrin (Bknz:Yazarin hikayeyi kendisinin yazdigini unutup,karakterine acimasi sendromu... hysterical )
"Işıkları kim kapattı?" Kim Sun Woo-The Equator Man
Gitmeden önce son bir bölüm ekleme sansim oldu. Umarim begenirsiniz. Smile

Hell in Heaven
9.Bölüm


Henry'yi beklemeye baslamistim. Ama o kaç saat gelmemisti. Ben buradayken gelmeyecegini anladigimda annemi arayip Hye Lim’lerde kalacagimi söylemistim. Ve çok geçmeden uyumaya baslamistim bile. Korkmuyordum ve kaçmakta istemiyordum. Sonunda ölüm yoktu.

Biri beni dürtükledi. Gözlerimi açtim. Henry’di. Yavasça koltukta dogruldum. Gözlerimi ovusturdum.

-‘Saat kaç?’’ dedim uykulu bir sesle.

-‘Sabahin 6’si. Burada ne isin var?’’ dedi sinirli bir sekilde. Kötü kötü Henry’ye baktim. Ayni sekilde oda bana bakiyordu. Henry içimi ürpertse de artik pekte korktugumu söyleyemezdim. Hemde su dakikadan sonra. Benden kurtulmak isteseydi. Çoktan beni odama gönderebilirdi. Yani öyle tahmin ediyorum.

-‘Sabahin 6’sinda evde ne isin var? Kaç saat seni bekledim biliyor musun? Ben konusmami bitirmeden nereye gittin?’’

-‘Bana hesap mi soruyorsun? Ben bir melegim unuttun mu? Seni öldürmek 1 saniyemi ya alir ya almaz.’’ Isaret parmagini alnima dayadi ve kafami geriye dogru itti.

-‘Isteseydin simdiye öldürmüs olurdun degil mi? Üstelik bir melekte bu kadar sinir olur mu? Melekler insanlara iyilik yaparlar sen bunu unuttun mu?’’ gözlerimi kistim ve kafa salladim.

-‘Aish! Beni deli ediyorsun. Neyse senle sabah sabah tartisip moralimi bozmayacagim… Mutfakta masanin üstünde kahvaltilik bir seyler duruyor. Git ye. Okul kiyafetlerin de çantanda yatak odasinda yatagin üzerinde.’’ Dedi arkasini döndükten sonra. Melek dedigin böyle iyi olurdu iste.

-‘Evime mi gittin? Tesekkürler. Bak simdi melek gibi davranmaya basladin.’’ Gülümsedim. Sonra suratimi asip dudagimi büktüm. ‘’Aslinda bugün okula gitmeyecektim. Maglum tarihten deneme sinavi var…’’

-‘Hazirlanacak misin, yoksa burada çene mi çalacaksin?’’ mutfaga dogru yöneldi. Giderken bir odanin kapisini açti ve daha sonra mutfaga girdi. Bende uzun koridorda yürüyüp, kapisini açtigi odaya girdim. Dedigi gibi yatagin üzerinde okul kiyafetlerim ve çantam duruyordu. Giyindim ve mutfaga girdim. Henry telefondaydi.

-‘Buldun mu?... Hayir, biraz daha zamanim yok. Onu hemen bulun. Anladin mi?... Mümkünse ‘canli’ olsun. Onun icabina ben bakacagim… Yarina kadar süre veriyorum. Yarin bulusuruz…’’ dedi ve telefonu kapadi. Canli mi? Icabina bakmak mi? Beni korkutsa da kaçamazdim. O bir melekti ve bunla yüzlesmisken, baska hiçbir seyden korkmamam gerekir. Bundan daha tüyler ürpertici bir sey olamazdi zaten…

-‘Kiminle konusuyorsun?’’ dedim karsisina oturduktan sonra.

-‘Beni mi dinliyorsun? Seni ilgilendirmez. Kendi isine bak…’’ sandalyesini biraz arkaya kaydirdi ve kollarini bagdas yapip, yine ifadesiz suratiyla bana bakti.

-‘Kulak misafiri oldum sadece… Senin melek oldugunu biliyorum. Daha acayip bir sey olabilir mi? Belki yardimim dokunur. Anlatmayi denesen…’’

-‘Bir melegi bulmakta nasil bir yardimin olabilir ki? Senin yardim edebilecegin bir sey yok. Hem neden arkadasim olmak istiyorsun? Melekler arkadaslara ihtiyaç duymaz. Ayagima dolanip durma…’’

-‘Kaç insan hayatinda bir melegin varligini ögreniyor ki? Bana biraz hak versen? Sen istesende istemesen de pesinde olacagim. Ne kadar kaçarsan kaç. Kanatlarin olmasi beni hiç alakadar etmiyor. Simdi… Anlatacak misin?’’ tek kasimi kaldirip Henry’ye baktim. Henry ofladi.

-‘Gerçekten bas belasisin… Suzy hala cennetten inemedi. Daniel ise onu ariyor, ki bulana kadar elinden gelen her seyi yapacaktir. Benimse anlasma yapip cennet silahini seytanlara kimin verdigini ögrenmek zorundayim. Daniel, cennette çikamayacagina göre, Suzy’yi bulamaz. Benimse Daniel’in icabina bakmadan önce o melegi bulmam gerek.’’

-‘Anladigim kadariyla melege ceza vereceksin… Icabina bakacagim demistin… Ne yapacaksin ona?’’ merakla Henry’ye baktim. Onu öldürecek kadar acimasiz miydi?

-‘Bütün güçlerini alip onu dünyaya insan gibi yasamasini saglayabilirim. Bu yukaridakilerin sandigindan daha zordur. Çünkü biz meleklerin yeme, içme, uyuma vb. gibi ihtiyaçlari yoktur. Dünyaya geldiklerinde bu düzene uymakta zorlanir. Üstelik melek sifatini kaybedecek. Buda ölecek demektir. Ve güçleri alinip kovulmus bir melek öldügünde cennete giremez. Insan gibi yasadigi zamanda kötü seyler yaptiysa cehenneme gider, iyi seyler yapmaya devam ettiyse, arafta kalir. Hem cennetin güzelligini hisseder, hemde cehennemin sicakligini. Ikiside ona aci verir. Yâda onu direk arafa yollayabilirim. En iyi seçenek ise öldürmektir. Ki öldürmek daha hafif bir cezadir.’’ Bana bakti. Ben ise hem hayret etmistim hemde merak.

Okudugum dogaüstü kitaplardan daha gerçekti. Ve bu gerçekten tüylerimi ürpertiyordu. Ve kesinlikle süperdi! Tabi süper olan Henry konustukça kitap okuyor gibi hissetmemdi. Bir melegin öldürülmesi degil…

-‘Peki, cennet silahi ne? O melek neden bir iblisle anlasma yapsin ki? Üstelik siz melekler gerçekten ‘hiçbir sey’ yemiyor ve uyumuyor musunuz?’’

-‘Cennet silahi melekleri öldürebilecek tek silah. Dünya tarihinde çok fazla melek anlasma yapmamisti. Ama yapanlarin çogu bir insana âsik olduklari için yaparlar. Bir iblis, bir insanin ya da melegin yaninda olursa onlari bulmak zorlasir. Ama imkânsiz degildir. Ve evet dogal ihtiyaçlarimiz yoktur. Bunlari sadece zevk için yapariz. Birinin bizi tanimamasi ya da bir seyden süphelenmemesi gibi. Bir restorana insan olan biriyle gidersek yemek yemezsek bu biraz saçma olurdu. Ihtiyacimiz oldugu için degil de canimiz istedi için.’’ Dedi ve önünde duran meyve sepetinden bir elma aldi ve isirdi.

-‘Anladim… Peki, simdi o melege ne olacak? Yani seçenekler belli sen ne yapacaksin?’’

-‘Yeni bir düsmüs melek irki yaratmasina izin veremem. Melezlerden hala tamamen kurtulamadik. Büyük ihtimalle arafa yollarim.’’ Omuz silkti ve gözlerini devirdi.

-‘Düsmüs melek mi? Melez mi? O ne ki?’’ dedim. Henry huzursuz olmustu. Bir an duraksadi. Hiçbir sey demedi. Ardindan elindeki sadece yarisi yedigi elmayi, arkamdaki çöp kovasina bir atista soktu.

-‘Bu kadar yeter. Kahvaltini yap, okula gidelim…’’ Henry kalkti ve mutfaktan çikti. Neden birden kötü olmustu anlamamistim. O kadar soru sordum cevaplamisti, ama neden simdi bozuldu? Ah, klasik Bay Duvar…

Beraber evden çiktik ve okula yürümeye basladik. Bense hala ona sorular sormaya devam ediyordum. Merak ettigim o kadar çok sey vardi ki…

-‘Görebilir miyim? Yani kanatlarini?’’ önüne geçtim ve geri geri yürümeye basladim. Sirin görünmeye çalistim ve kocaman gülümsedim.

-‘Hayir… Yanar…’’ dedi duvar gibi yüzüyle… Nasil yani? Meleklerin kanatlarini insanlar görünce, kanatlari yanar mi?

-‘Kanatlariniz mi? Saçma degil mi?’’

-‘Hayir kanatlarim degil… Gözlerin…’’ diyince durdum. Henry’de durmak zorunda kaldi.

-‘Gözlerimi seviyorum. Kanatlarini benden uzak tut.’’ Kafami salladim ve tekrar Henry’nin yanina geçtim. Kafami çevirip Henry’ye baktim. Bütün melekler onun gibi mi? Neden bu kadar ifadesiz? Gülmekten neden korkuyor? Hâlbuki ona ne kadarda yakisiyor. O kusursuz yüzüne…

Gülümsedim ve Henry’nin koluna girip sikica yapistim.

-‘Bas belasi oldugum için özür dilerim. Sana dert olmak istemiyorum. Sadece beni biraz anla… Benim hayata siki siki baglanabilecegim bir sey olmadi. Simdi sen varsin… Saçma geliyor olabilir ama bir melek… Elimden ne kadar gelirse sana yardim edecegim. Bana güven çünkü ben sana güveniyorum…’’
www




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi