Tugçem dönüsüne çok sevindim...Özledim hikayeni de seni de...


SIYAH
20.BÖLÜM
Etrafta Hwang Hyun Soo’yu görmedigi için o kadar mutluydu ki...En azindan gelir gelmez onunla karsilasmamak mutluluk vericiydi onun için...Gelisini sadece Min Joo ve In Hye biliyordu...Ama Min Joo zor durumda kalmasin diye geldigini ona söyledigini belli etmedi...Uzun bir toplantidan sonra,degerlendirmeleri yaptiktan sonra,yanina gelen Bay Hwang gülümseyerek...
Bay Hwang:Isleri bana biraktiginiz için pisman olmadiniz degil mi?
Kang Yoon(Soguk bir yüz ifadesiyle):Olmadim...Gördüm ki çok iyi idare etmissiniz...
Bay Hwang:Umarim iyi geçmistir yolculugunuz?
Kang Yoon:Tüm islerimi hallettim...Herseyde yolunda gitti...Ama biraz yorucuydu...
Bay Hwang:Anliyorum...
O sirada Bayan Sung’un yaninda olan Na Young mirildanarak...
Na Young:Bir ay sirkette olmayinca ne rahattim...Ama simdi? Abimin hatri olmasa...
Bayan Sung:Abin zaten beni birgün öldürecek...Nisani bile iptal etti sebepsiz yere...(Dislerini sikarak)Eger bu kadin ilerde gelinim filan olursa ne halde olacagimi düsünmek istemiyorum...
Seklinde aralarinda konusurlarken herseyi duydugunu bilmedikleri Kang Yoon alayci bir ifadeyle onlara yöneldi...
Kang Yoon:Sizler nasilsiniz?
Bayan Sung:Tesekkür ederim,iyiyim...
Na Young:Iyiyim,sag olun...
Kang Yoon Min Joo ile beraber oradan ayrildiginda arkasindan kendisine öfke dolu baktiklarini tahmin edebiliyordu ama umrunda degildi...
Min Joo:Seni tekrar görmek güzel...Kaç gündür buradasin ama yine de görüsemedik!
Kang Yoon:Bazi islerim oldugu için gelemedim...
Min Joo:Anliyorum...
-Bay Hwang’in Odasi-
Bayan Sung:Ne yani herseyi bilen birileri mi var diyorsun?
Bay Hwang:Evet...Eskiden de yolluyorlardi ama son bir ayda siklasti bu paketler...Tüm suçlarimi biliyorlar...Hepsinin kanitlari var ellerinde...
Bayan Sung:Ya o yangini da ögrenirlerse?
Bay Hwang:Saçmalama...Sadece yasadisi faaliyetlerden haberdarlar anladigim kadariyla...Hem o olayi hiç kimse kanitlayamaz...Yillar önce kapandi o dosya...
Bayan Sung:Peki kim olduklarini ögrenebildin mi?
Bay Hwang:Hyun Soo durmadan arastiriyor...Ama bir türlü izlerine ulasamiyor...Ne istediklerini de bilmiyoruz...Ya da sadece beni telaslandirmak için böyle yapiyorlar...
Bayan Sung:Ne demek o?
Bay Hwang:Asil istedikleri her neyse bundan önce benim aklimi karistirmak istiyorlar...Baska bir amaçlari olamaz...
O an korku dolu gözlerle esine bakan Bayan Sung kendisi içinde endisleniyordu...Herseyi bilen,kocasini ve onun abisine sonuna kadar her konuda destek veren biri olaraktan...Sirket hissedari oldugu için kendisi için endiselendigi gibi,1996 yilindaki o yangin ile ilgili her detayi bilen kisilerden biriydi...Üstelik kocasini bu konuda da sonuna kadar desteklemisti hem de hiç vicdan azabi çekmeden...Bay Hwang tehlikeli biriydi ama Bayan Sung da en az onun kadar korkutucu ve acimasizdi aslinda...
Sirket oglu Hyun Soo’ya kalsin diye-üstelik Bay Hwang onun gerçek babasi olmadigi halde-herseyi yapabilecek biriydi...
Kang Yoon odasina gittiginde karsisinda Hyun Soo’yu buldu...Önce gerildi ama bunu belli etmemeyi de basardi...Yavasça ona dogru yaklasti...Kendisine özlemle bakan o adama hafifçe tebessüm ettikten sonra...
Kang Yoon:Sen sirkette degilsin saniyordum?
Hyun Soo:Degildim...1 saat önce geldim ve o güzel haberi alir almaz seni burada bekledim...Gerçi asistanin biraz sorun çikardi ama neyse...
Kang Yoon(Gülerek):Peki neden buradasin simdi?
Hyun Soo:Hiçbir sey bilmiyormus gibi davranma...Sana verdigim sözü tuttugumu biliyorsun...
Dedi Kang Yoon’un kolunu tutarak...Sonra devam etti...
Hyun Soo:Hersey bitti...Bay Chun’la olan is iliskilerimiz bozulsa da senin için herseyi yaptim...Simdi karar zamani sen de...
Kang Yoon(Hyun Soo’nun gözlerinin içine bakarak):Sana güvenebilir miyim ki?
Hyun Soo:Bunu yapmaman için bir neden var mi ki?Senin için herseyi yiktim...Bunu sen de biliyorsun...Ve daha yikmam gereken nice duvar var önümde...Ve sen bana elini uzatirsan ben mücadele etmeye hazirim...
O an Kang Yoon bunu yapmaktan nefret etse de bir adim geri çekildi ve elini tuttu Hyun Soo’nun...Onun elini tutarken bir kez daha anladi ondan ne kadar çok nefret ettigini...Ama Hyun Soo’yu seven biri gibi davranmaya devam etti...Ardindan verdigi onay ile yüzünde içten bir gülümseme beliren Hyun Soo sikica sarildi Kang Yoon’a hizli bir sekilde...Kendisine sarilmasiyla yüzündeki o memnuniyetsizlik daha da belirginlesti Kang Yoon’un...Ve hemen kollarindan kurtuldu Hyun Soo’nun bir sey söyleyecegini belli ederek...
Kang Yoon:Bir süre kimse bilmesin... Min Joo’nun dügününden önce bu olay ortaya çikmasin...Daha sonra bir sekilde ilan ederiz herkese...Annen ve Na Young da buna dahil...Zor bir istek biliyorum ama...
Hyun Soo(Araya girerek):Sen nasil istersen...Daha fazla yorma kendini...Sadece dilegini söyle...Ve ben de onu gerçeklestirmek için elimden geleni yapayim...Bu hep böyle olsun...Senin herhnagi birsey için endise duymani,tedirgin olmani istemiyorum...Sana gelmek istedigim an tüm isteklerini sorgusuz sualsiz kabul edecegime dair söz verdim kendime...Yeter ki sevgime karsilik bulayim dedim...Ve simdi izin ver sözümü yerine getireyim...
-Ertesi Gün-
-Imza Günü-
Alisveris merkezi o kadar kalabalikti ki...Her zamankinden de fazlaydi insan sayisi...Dong Joo hayranlarinin istegi üzerine bir imza günü düzenlemis ve simdi onlarla tek tek ilgileniyordu...Kimisi onla fotograf çektirirken kimisi de boynuna atliyordu ona duyduklari hayranligin etkisiyle...Oldukça iyi vakitler geçirirken etrafina bir göz gezdirdi...Farkinda olmadan...Sonra tekrar imza dagitmaya devam etti...Yanina gelen bir hayrani...
Hayran:Bir fotograf çektirmemiz mümkün mü?
Dong Joo(Gülerek):Tabi...
Fotograf çektirmek için oturdugu yerden kalkti Dong Joo...O sirada etrafindaki kalabalik görevlilerin uyarisi ile bir kenara toplandi...Ve alisveris merkezinin koridorlari Dong Joo’nun bulundugu yerden açikça görülmeye baslandi...Fotograf çektirdikleri sirada Dong Joo’nun gözü zümrüt yesili bir bluz ve altina siyah bir pantolan giymis,elinde birkaç paket bulunan bir kadina ilisti...
Fotografi çeken kisi:Gülümseyin!
Dong Joo adami duymadi bile...Kadin sag tarafa dönüp ilerlemeye devam ederken,saskin bir sekilde kadini izleyen Dong Joo mirildandi...
Dong Joo:Kang Yoon...
Dedi ve kendini toparlayarak,fotograf çektirmeyi birakip hizlica insanlarin arasinda kosmaya basladi...Herkes saskin bir sekilde Dong Joo’nun arkasindan bakarken,korumalar da onun pesinden gitti...Menajeri ise arkasindan bagiriyordu...
Menajer:Bay Cha! (Sonra öfkeyle resmiyeti bozarak)Dong Joo! Cha Dong Joo!
Alisveris merkezindeki herkes koridorda kosan Dong Joo’yu görünce saskinlikla ona bakarken,arkasindan kosan korumalari görünce de endiselenmisti...Kang Yoon bir üst kata çikmak için alisveris merkezindeki asansöre bindiginde,Dong Joo asansörün yukari çiktigini görüp,onu beklemeden hizlica yürüyen merdivenlere yöneldi...Herkes bir basamakta dururken Dong Joo hizla basamaklari insanlarin arasindan siyrilarak çikmaya basladi...Ve Kang Yoon’un asansörden indigini görünce bagirmaya basladi etraftaki insanlari umursamayarak...
Dong Joo(Bagirabildigi kadar bagirarak):Kang Yoon! Kang Yoon!
Alisveris merkezindeki yogun sesten önce onu duymayan Kang Yoon daha sonra etraftaki insanlarin saskin yüz ifadesini görünce,ardindan kendisine seslenildigini de fark etmesi uzun sürmedi...Arkasini saskin bir yüz ifadesiyle döndügünde karsisinda Dong Joo’yu gördü...Önce yutkundu...Ardindan derin derin nefes almaya basladi...Dong Joo ise nefes nefese kalmisti...Kang Yoon’un farkinda olmadan gözleri doldu...Dong Joo ise o kadar çok yorulmustu ki nefes almakta zorlaniyordu ama yinede gözlerini bir an olsun Kang Yoon’dan ayirmadi...Ikisini de kalbi küt küt atiyordu...
Dong Joo ne kadar çok kizsa da ona, onu aramaktan vazgeçmemisti...O kadar çok seviyordu ki onu hiçbir seyi önemsemeden duruyordu karsisinda...Kang Yoon simdi kosup sarilsa kendisine herseyi unutmaya hazirdi...Kang Yoon ise çok sevdigi adamin kendisine yalvarir gibi baktigini görünce kosup sarilmak istedi ona...Farkinda olmadan bir adim bile atti...Ama sonra cani aciya aciya kendini durdurdu...Ardindan herkesin kendilerini izledigini görünce,hayranlardan biri telefon vb. yollarla kendisini görüntüler diye korkuyla arkasini döndü...O sirada Dong Joo’nun yanina gelen korumalar...
Koruma:Bay Cha!
Dong Joo:Geri dönün,ben birazdan gelecegim...
O sirada Kang Yoon’un hizla o sirada gelen asansöre bindigini gören Dong Joo tekrar pesinden kosmaya basladi...Asansörün otopark katina indigini görünce yine asansörü beklemeden hizla merdivenleri inmeye basladi ziplaya ziplaya...
Geldiginden haberi yokken,onu bulmusken-üstelik Kang Yoon ondan kaçarken-onu kaybetmeye niyeti yoktu...
Otoparka indiginde hizli hizli nefes alip vermeye baslayan Kang Yoon bir elinde paketleri siki siki tutarken diger eliyle de heyecanla atan kalbini tutuyordu...Arabasina dogru hizla ilerledi...Bindi ve arabayi çalistirip tam dönecekken önüne ilk gördügü an gibi nefes nefese kalmis bir halde olan Dong Joo çikti...Bir süre göz göze geldiler...Daha sonra Kang Yoon etrafta kimsenin olmadigini görünce arabadan indi...Iste o zaman Dong Joo derin bir nefes aldi...Rahatlamisti...Kendisinden sebebini bilmedigi bir sekilde uzaklasan Kang Yoon’un kaçmaktan vazgeçtigini görünce...
Kang Yoon:Ne istiyorsun?
Yüzündeki soguklugu taniyordu Cha Dong Joo...Daha o bile onu sevmeye baslamamisken Kang Yoon’un takindigi o rahatsiz edici ifadeydi bu...Bir an degisen neydi diye sordu kendine...Bu bir ay boyunca bu davranisinin nedenini sorguladi durdu,kendisinde mi hata oldugunu sordu durmadan kendine...Ama bir yanit bulamadi...
Ve simdi asik oldugu bu kadin,herseyi yok sayarak “Ne istiyorsun?” diye kendine bir soru yöneltiyordu hiç acimadan...
Dong Joo(Aci bir gülümsemeyle):Ne istiyorum öyle mi?
Kang Yoon:Evet...
Dong Joo:Benim sana sormam gereken birçok soru varken sen bana soruyorsun öyle mi?
Kang Yoon:Bay Cha lütfen ne söyleyecekseniz çabuk söyleyin!
O an caninin acidigini hissetti Dong Joo...Gözlerini kisarak...
Dong Joo:Bay Cha?
Kang Yoon ona hitap seklinin tuhafligini dile getirmeye çalisan Dong Joo’ya cevap vermedi...Zaten diyecek birseyi de yoktu...Dong Joo devam etti...
Dong Joo:Tamam...Bay Cha de...Sorun degil...Ama lütfen birseyler söyle...Bir aydir ne yapacagimi bilmez bir halde dolaniyorum ortalarda...Niye bana haber vermedin gidecegini? Sana o kadar ulasmaya çalisirken neden engel oldun buna sen? Tamam,herseyi olmamis varsayacagim...Ama yeterki su yüzündeki ifadeyi degistirip,eskisi gibi bak bana...
Kang Yoon elini sikiyordu...Aciyordu ama devam ediyordu sikmaya...
Kang Yoon(Alayci bir ifadeyle):Eskisi gibi?
Dong Joo(Yalvarircasina):Lütfen artik bu oyuna son ver...
Neyin bedelini ödetmeye çalisiyorsun bana bilmiyorum ama yeter bu kadari...Görmüyor musun aci çekiyorum...Bir aydir seni göremedim diye,sesini duyamadim diye yasamaktan bile zevk almaz oldum...Kandirilmis gibi,yok sayilmis gibi hissetmeme ragmen herseyi unuttum bir anda seni görünce...Sadece seni özledigimi hissettim...Ve ne olur yeter artik...Böyle davranma...
Kang Yoon(Sakin bir ses tonuyla):Sen herseyi gözünde oldukça büyütmüssün anlasilan...Oysa senin içinde önemi olmadigini düsünmüstüm ben nedense...
Dong Joo(Bagirarak):Kang Yoon!
Kang Yoon:Daha baslamadan bitti...Simdi izninle...
Deyip arkasini döndügünde,hizla yanina gelip,sikica kolundan tutan Dong Joo onu kendine dogru çevirdiginde...
Dong Joo:Baslamadan bitti öyle mi?
Kang Yoon cevap vermeyince...
Dong Joo(Bagirarak):Öyle mi diyorum sana?
Kang Yoon(Sesi titreyerek):Öyle...
Dong Joo:Sen benimle oyun mu oynuyorsun?
Kang Yoon:Nasil düsünmek istiyorsan öyle düsün!
Dedi ve kolunu hizlica çekip arabaya dogru yürüdü...Gözleri dolmus bir sekilde arkasindan bakan Dong Joo’ya aldirmadan oradan uzaklasti...Biraz uzaklastiginda arabayi bir kenara çekti...Direksiyona basini koyup,hiçkira hiçkira agladi...Arabalar hizla yanindan geçerken,o Dong Joo’nun yaninda dökemedigi gözyaslarina boguluyordu...Oysa ne kadar çok istemisti onun elini tutmayi...Ne kadar çok istemisti ona sarilmayi...Ne kadar çok? Bir süre sonra kendine geldi ve arabayi çalistirip,mezarliga dogru yol aldi...Oraya geldiginde hiç konusmadi...Sadece agladi...
Zayifligini anne ve babasinin önünde çaresizce gösterirken utaniyordu ama rahat olabildigi tek yerin burasi oldugunu da biliyordu...Sonra mezar tasina dokundu...Gözyaslari damlarken yere,bir yandan da Dong Joo’yu düsünüyordu...Sonra çantasindan annesiyle ve babasiyla çektirdigi küçüklük fotografini çikardi...Siyah-beyaz fotografi onlara göstererek...
Kang Yoon:Burada 8 yasindaydim...Ve ben o yillara dönmek isityorum anne.O yillardaki gibi masum olmak istiyorum...Artik acilarim dinsin istiyorum baba...
Dedi topragi tirnaklariyla kaziyarak...Sonra en sondaki sözde kendisi için yapilan mezara bakti hüzünle...
Kang Yoon:Keske ben de ölseydim...O yanginda ben de yok olup gitseydim...
Sonra bir tümsege yaslandi...Fotografi farkinda olmadan bir köseye birakarak aglamaya basladi...
-Ertesi Sabah-
-Mezarlik-
Elindeki çiçeklerle abisinin, yengesinin ve yigeninin mezarina geldiginde yüzündeki ifade buraya her zaman geldigindeki gibiydi...Hüzün doluydu...Gözleri dolmustu yine...
Min Joo:Ben geldim...Size iyi bir haber getirdim...Evleniyorum...Keske siz de o gün yanimda olsaydiniz...Ama bu imkansiz...Ve bu bana çok aci veriyor...(Derin bir nefes aldiktan sonra)In Hye ile mutluyum...Beni merak etmeyin...Size tesekkür etmeye geldim...Annem(Min Joo’nun üvey annesi,Kang Yoon’un büyükannesi Bayan Ma’dan bahsediyor)ile de konustum buraya gelmeden...Gerçek annemle de...Ona beni dünyaya getirdigi için tesekkür ettim...Bayan Ma’ya da beni büyüttügü için...Bana bir aile verdigi için...Ve siz de benim ailemsiniz...Canimdan çok sevdigim ailemsiniz...Güzel günler için tekrar tesekkür etmeye geldim...Yine gelecegim...Her zaman gelecegim...Ölene kadar...
Dedi ve elindeki çiçekleri yere birakacakken gözüne beyaz bir kagit ilisti topragin arasina karismis bir halde...Çiçekleri birakip,kagidin üzerindeki topragi aldi...Sonra siyah beyaz fotograftaki kisilerin abisi,yengesi ve yigeni oldugunu gördü...Yüzündeki saskinlikla beraber fotografin yipranmamis oldugunu görünce onun daha yeni buraya kondugunu veya düsürüldügünü düsündü....Ve dudaklarindan merak ettigi en büyük sey döküldü...
Min Joo(Sesi titreyerek):Peki...Kim?