01-07-2011, Saat: 13:20
LOVE LIKE THIS

12.Bölüm
-22:10-SIRKET-
Kendimi koltuga attim:
-AAAAHHHHHHHHH!!!
Sevranur abla kulaklarini kapatip bagirdi:
-Bagirmasana be manyak!
Ben:
-Ölüyoruuumm... Çok yoruldum.
Sevranur abla çantasini alip ofisimin çikisina yöneldi:
-Ben gidiyorum. Istersen sen gelme. Hahaha
Elimi ona dogru uzattim:
-N'olur gitme. Beni burada yanliz birakma.
Sabirsizlikla bana döndü:
-Yürü o zaman!
Ben:
-Bari bir yere gidelim. Aç susuz kaldim bugün.
Sevranur abla:
-Iyi. Gidelim.
-----------------------
Masaya oturduk. Yemekler gelince konusmaya basladi

-Konserde gayet iyiydin.
Agzim ramenle dolu bir halde ona baktim:
-E bir zahmet. O kadar çalistim sonucunu aliyorum iste.
Alayli bir sekilde güldü:
-Ahahaha sana da iltifat etmeye gelmiyor!
Ben:
-Iyi de sen niye geldin buraya? Hayir, niye haber vermedin? Hayir, beni korkutmaktan baska bir amacin var miydi?
Sevranur abla:
-Teker teker sor. Tabii ki de baska bir amacim gibi bir seyim daha var ama sana söylesem mi, bilemiyorum...
Artik iyice usandim ben bundan. Ne söyleyecekse dolandiriyor. Illa bir çikari olacak.
Ben:
-Söylesene be!
Biraz duraksadi ve yaklasti:
-Yaklasik bir hafta önce, Kevser'e bir komplo planlarken müzik kanallarini geziyordum. Bir kanalda degisik bir klip gördüm. O anda kalbimde tuhaf bir çarpinti oldu. Sanki asik olmustum.
Ben:
-Yok ya. Deprem olmustur.
Gene o gicik gülümsemesini yapti ve güldü:
-Hahahahahha! Ay Meryem hiç gülecegim yoktu.
Ben:
-Hangi klipmis peki?
Sevranur abla:
-Su geçen gece evlerinde kaldigimiz, SS501'den bir çocuk var ya, onun.
Gözlerimi kocaman açtim:
-Heo Young Saeng miii?!!!
Hizla agzimi kapatti:
-Bagirmasana manyak Meryem! Çik da dünyaya duyur istersen benim Young Saeng'i sey.. Seeettigimi.
Ben:
-Ne ettigini?
Arkasina yaslandi:
-Sevdigimi.
-EV-
Halam:
-Hosgeldiniz...... Meryem, iyi misin?
Parmagimla suratini isaret ettim:
-Hala, bu nedir?
Halamin surati yemyesildi. Açikçasi pek sasirmadim. Ablamin bulundugu her yerde bu tür seyler olurdu.
Halam hafifçe suratina dokundu ve kikirdadi:
-Ah, bu mu? Hikari ile Hong Ki yapti da biz de artanini sürdük.
Ben:
-Neyi?
Halam:
-Oradan belli olmuyor mu kizim, maske.
Sevranur abla beni kolumdan tutup içeri götürdü:
-Bakalim içerdeki manzara nasil.
Salona geçtik. Ablam Hong Ki'nin saçini boyuyordu anlasilan.
Hong Ki:
-Ya Hikari-chaaaan kirmiziyi daha geçen ay denemistim.
Ablam:
-Olsun. Ben kirmiziyi çok seviyorum. Benim karsimda kirmizi olucaksin.
Sevranur abla elimi birakip ablamin yanina gitti ve diz çöküp ellerini birlestirdi:
-Hikari n'olur benimkini de mavi yap. N'olur.
Ablam kaslarini kaldirip yukardan Sevranur ablaya bakti:
-Olmaz. Önce Hong Ki'nin el ve ayak tirnaklarina bakim yapip, saçlarini perma yapip sonra da düzlestirecegim.
Sevranur abla:
-Kizim sen manyak misin?
Ablam elinindeki firçayi sallayarak:
-Yok bee sadece fön çekecegim.
Hong Ki:
-Bikerem Hikari-chan bu aksam sadece benimle ugrasacak. Tamam mi?
Sevranur abla yerden kalkti:
-Aman yemedik Hikari'nizi. Yapisin birbirinize hiç ayrilmayin tamam mi?
Ablam ve Hong Ki, her zamanki gibi, birbirlerinin yanaklarini sikip "Kawai!!" diye bagirmaya basladilar. Gürültüye katlanamayan bizlerse evin öbür taraflarina dagildik.
Ben,Sevranur abla tarafindan sürüklenirken arkamdan bagirdim:
-Dilsad'ima ne yaptiniz bari onu söyleyin?!
Yanindan geçtigim dolabin içinden Dilsad'in sesi geldi:
-Burdayiim.
Hizla dolabin kapagini açtim.
Ben:
-Ne isin var burda?
Dilsad o masum-kedi gözlerini bana dogrulttu:
-Bana maske yapmak istediler, ben de saklandim. Olay bu.
Ben:
-Tamam, çikabilirsin. Tehlike geçti.
Neseyle dolaptan zipladi:
-Oh be. Ben de çok sikilmistim zaten. Hehe
Saf saf suratina baktim. Bir insanin çocukluk arkadaslari bu kadar mi tuhaf olur? Evet, demek ki oluyormus. Dilsad'i orada birakip Kevser'i aramaya koyuldum. Buldugumda kendisini aynada inceliyordu. Duvara yaslanip ona baktim:
-Kaç saattir buradasin?
Kevser önce bana sonra duvardaki saate ve sonra tekrar bana bakti:
-Sanirim 2 saat. Çok degil yani.

Surati normalden büyük gözüküyordu. Ya da ben yaslaniyorum.
Ben:
-Suratin mi sisti senin?
Kevser:
-Ah, bu mu? Maske iki kat sürdüm ya ondandir. Daha güzel olsun diye.
Kaslarimi kaldirip gözlerimi kistim:
-Niçin daha güzel olasin ki?
Siritip aynaya döndü:
-Bilmeeem. Buna degecek birini bulmusumdur belki.
Ben:
-Amaan ben de ciddi bir sey sandim.
Kevser bir yandan küpe takip bir yandan da benimle konusuyordu:
-Peki sen? Biri var mi kiz?
Odamin kapisini açtim:
-Gel de anlatayim.
Hizla merdivenlere yöneldi:
-Dur kiz digerlerini de çagirayim.
Dilsad, Kevser ve Sevranur abla odaya geldiginden onlara sirkete geldigimden beri Dong Wook ile ilgili yasadiklarimi anlattim. Tuhaf olan bu sefer acimin daha az olmasiydi. Ablamlarin duymasini istemiyordum, fena dalga geçerlerdi. Her ikisi de ask duygularini kaybetmis(daha dogrusu hiç sahip olmamis), odun ve salaklar. Çilgin'i söylemeyi unuttun mu?
Her seyi anlattiktan sonra kapiyi açip disari çikarken, agir bir boya kokusu gözlerimizi yasartti. Anlasilan ablam ve Hong Ki bizi dinlemisti.
------------------------
Kafami yastiga koydum. Hiç uykum yok ama uyumak zorundayim. Tüm gün o kadar yorulduktan sonra bir insan neden uykusuz olur ki? Aiisshhh uyuyamiyorum! Yastigi kaldirip yere attim. Yorgani da üzerimden çektim. Bir kaç dakika öylece yatakta oturdum. Yok bu böyle olmazdi. Bari bir seyler yapayim da uykum gelsin.... Dolabimi açip sarkilarimi yazdigim defteri ve poster dosyami çikardim. Posterleri duvara pek asmaz, daha çok dosyamda biriktirirdim. Hmm bi bakalim... BOA, SNSD, 2NE1, Super Junior, B1A4, Big Bang, Lee Hyori, Kim Bum.... Dosyanin sonlarina gelince birden durdum. Son sayfada.... Dong Wook vardi... "Olsun, bakmaliyim! Kendimi onu unuttuguma inandirmaliyim!" dedim ve hizla sayfayi çevirdim.... Iste orada durmus bana gülümsüyordu. Eskiden bu resme bakip ne hayaller kurardim. Ama simdi bana o kadar da özel gelmiyor. Ya da ben su an kendimi avutuyorum. Umarim ilk düsündügüm daha dogrudur.
Birden elimin resmin üstünde oldugunu hissettim. Elimi hizla çekip dosyayi kapattim. Sanki bir anda zaman durdu.. Ne oldu bana böyle?? Ben Dong Wook'u sevmismiydim ki? "Aman her neyse!" dedim kendi kendime "Artik Dong Woook'u düsünmeyeceksin!". Dosyayi dolabima koyup defterimin basina oturdum. Bir kaç dakika sonra aklima bir kaç dize geldi....
Seni bulmama konusunda kendime söz vermistim.
Basta bunun da benim aptalligim oldugunu anlamadim.
Her zamanki heyecan oldugunu anlamadim.
Senin yüzünün de bir yabanciya ait oldugun anlamaliydim.
Günes uzaklarda batarken kalbim daha yeni alisiyor bu aciya.
Karsima çikmadan duramaz misin?
Sadece bir yanilgi
Bir yanlis anlasilma olarak kalacaksin kalbimde
Ilk gördügüm anki hisler bir daha geri gelmeyecek mi?
Gözlerinde kendimi bulamayacagimi bile bile sevdim.
Yine tuzaklarindan birine düstüm.
Gerçek askimi bana sen unutturdun.
(Rap kismi) diye yazdim
Digerlerinde ne buluyorsun bilmiyorum ama seni uyarmaliyim, benim gibi degiller. (Sen de degilsin. Birbirimize benzemesek de nasil oldu bu, bilmiyorum. Lütfen benden uzak dur ki bir daha seni sevmeyeyim.)
Diger kizlar gibi olabilirdim ama özür dilerim
Sadece senin begenecegim bir kiz olmak için tüm bunlar bana biraz saçma geldi.
Hala bir yerlerde gerçek ask bekliyor beni.
Ben ise her zamanki o ürkek kizim
Sadece ona ihtiyacim var.
(not: Yorumlarinizi bekliyorum.xD)
Agliyor muyum? Ama Dong Wook için degil bu kez. Bu sefer baska bir duygu var içimde... Rahatladim sanki....
-ERTESI SABAH-
Ruhsuz ruhsuz Kore'nin sokaklarinda yürüyoruz. Yarim saat önce o kadar saçma ve rütin seyler oldu ki... Ayda yilda bir tutan ablamin alisveriskolikligi tuttu. Hong Ki kahvaltida süt içmeyi reddedip limonlara sarilinca halam bogazindan assagi sütü bosaltti. Ablam küçük kardesini korumaya çalisirken(yazarin notu:biyolojik olmayan kardes. Beni korumaz o.)(yazarin ablasinin notu:yalan! sinifindaki kaç erkegi ben dövdüm.

-JUNG MIN-
-HYUNG JUN'UN EVI-
Ufff canim sikildi. Young Saeng yemek yapiyor, Jun arabasini yikiyor, Hyun'un kitab okuyor; nereden bulmus o kitabi? Kitaba yazik kitaba. Kyu Jong da bilgisayarda sözde oyun oynuyor ama geçen gün kizlar geldiginde çekildigimiz resimlere bakiyor. Her yanina gittigimde oyun ekranini açiyor ama ben yemem. Intikam aci yenen bir karidestir. Ama ben karides sevmem. Iiiy annem geçen gün zorla yedirmisti. Ahh korkunç anilar. Olum ben de sikintidan iyice saçmalamaya basladim. Bir kere daha oflayinca Hyun dayanamayip elindeki kitabi yüzüme firlatti. Biliyordum... Kitaplari bu is için kullandigini biliyordum.
Hyun:
-Yeter be! Aylardir sikiliyorsun zaten, bir eglendigini görmedik.
Omuzlarimi iki yana salladim:
-Aslinda eglenmistim.
Hyun:
-Hadii nasil oldu da eglendin?
Elimi alnima koyarak:
-Ah kalbimi kiriyorsun Hyun.
Odadan simarik bir sekilde çikmaya hamle edince Jun kollarini iki yana açti:
-Hhayir nn-gidemezsin.
Onu kenara ittim:
-Hinnn bekle de gör nasil gidiyorum.
Young Saeng hipnotize olmus gibi mutfak camindan disari bakti:
-Hadi toplanin gidiyoruz.
Kyu oturdugu döner sandalyeyi sürükleyerek yanimiza geldi:
-Iyi de nereye gidiyoruuuuzz???
Young Saeng ruksuz bir sesle cevap verdi:
-Alisverise gidiyoruz.
Jun da pencereye gitti ve disariyi görünce gözlerini kocaman açti:
-Evet, bence de gitmeliyiz.
Ben Jun'un bu bakisini bir yerlerden hatirliyorum. Odasindaki Hikari posterlerine de böyle bakiyordu.... Yoksa.....
Ellerimi avusturdum. Bu firsat insanin karsisina her zaman çikmaz.
-ALISVERIS-
Hyun:
-Daha ne kadar takip edecegiz sunlari?
Jun:
-"Su" degil! Onlarin bir ismi var!
Kyu Jong hemen lafa atladi:
-Hayir, bes ismi var. Hihoha
Pis pis siritarak ona baktim:
-Hiç gülecegim yoktu.
Jun dudagini büktü:
-Gülmüyorsun zaten, siritiyorsun.
Hyun:
-Bir dakika, Young Saeng nerede?
Etrafimiza bakindik. Nerede bu çocuk?
-Ekmis bizii.
-Hiii hain evlat!
-Inanamiyorum, bu günleri de mi görecektim ya Rabbim?!
-Ühüüüüü
Birden Young Saeng'in kafasi bir magazanin kapisindan göründü:
-Susun be kamuflaj malzemesi aldim.
Hyun:
-Bastan söylesene!
Jun bir Young Saeng'e bir de elindekilere bakti:
-Kizlari takip mi edecegiz? Neden?
Young Saeng:
-Ne yani bizi görseler ne diyecegiz? "Sizinle gelmek istiyorduk." mu? Sonra da o Sevranur denen.... Seyi immm... her neyse onu çekemem.
Jun gözlerini kisip seytani gülümsemesini yapti:
-Ne o? Diyecek bir sey bulamadin mi? Geçen aksam nasil da susturdu seni! Hihihiii
Young Saeng elindeki sapkalardan birini Jun'un agzina tikti:
-Giyin sunlari!
-KEVSER-
Dilsad gözlerini kisip etrafa bakti:
-Fena halde izleniyormus gibi hissediyorum.
Meryem:
-Paparazzidir kesin. Aranizda bir ünlü var yani.

Ablam(yazarin notu: Kevser, Sevranur ablanin kardesi.):
-Ahahaha valla ben paparazzi olsam senin oldugun ortamlardan uzak kalirdim.
Meryem hayranlikla ablasina bakti:
-Belki de su harikalar diyari gibi kizi çekmeye gelmislerdir.
Hikari:
-Onu birak da sen, geçen gün ne olduu.
Amanin espri konusu çikti:
-Iyi de geçen gün birlikteydik. Hihoha
Hikari sanki söylediklerim kafasinin yanindaymis gibi elini salladi:
-Ya onu demiyorum ya. Ben buraya gelmeden yaklasik 3-4 hafta önce.
Ablam Sevranur:
-Anlat kuzum ben dinlerim seni.
Hikari:
-Walt Disney'den uzun süre uzak kalacagim için, Mr.Depp ve Mr.Burton ile bir sonraki filmimizin projesini konusuyorduk. Binada tadilat oldugu için disari çikmaya karar verdik. Sansa bakin ki Justin de oralardan geçiyormus.
Meryem:
-Hiii abla benden bahsettin mi?
Hikari:
-Hayir ama Freddie Highmore ile seni çekistirdik biraz. Sonra Justin katildiktan yaklasik bes dakika sonra papazzilerin yaklastiginin kokusunu aldik.
Dilsad:
-Hikari, dedikodular yanlis degil mi yavrum?
Hikari:
-Yav git be! Ben onun sümüklü hellerini bilirim.
Ablam Sevranur:
-Ne dedikodusuymus bu?
Hikari:
-Ya gidin anlatmayacagim gidin!
Hong Ki ilerdeki bir seyi isaret etti:
-Onei-chan, onlar ne?
Hikari elini onun omzuna koydu:
-Manken gibi davranan bes salak yavrucum.
Bir anda ablam fisek gibi ileri firladi ve o bes seyi yere serdi:
-Ne isiniz var burada?!
Gözlerime inanamiyorum! Bunlar SS501!!
Dilsad bir anda yanimdan geçip yanlarina gitti:
-Ah merhaba, ne sey imm hos bir tesadüf.

Ablam Sevranur hemen onu susturdu:
-Dur bakalim Dilsad! Bunlar bizi takip ediyor olabilir.
Ben de durur muyum? Durmam. Hemen yanlarina gittim.
Young Saeng zar zor ayaga kalkti:
-Ne takibi? Burada durmak suç mu oldu? Anayasada böyle bir say mi var?
Ablam Sevranur:
-Bir kere, o son söyledigin benim lafimdi. Ayrica bizi takip etmiyorsaniz bu üzerinizdeki kamuflaj nedir?
Young Saeng:
-Modadan anlamadigin belli oluyor.
Ablam geçen seferki gibi çavresinde döndü:
-Senin de kör oldugun belli oluyor. Bu üzerimdekiler son moda. Itiraf et, bizi takip ediyordunuz.
Young Saeng yardim ister gibi SS501'e bakti. Bunu gören Jun hemen aradan sivisip bizim yanimiza geldi. Hyun disinda digerleri de ayni seyi uyguladilar. Hyun ise bizi tanimiyormus gibi davraniyordu nedense.
Meryem:
-N'oldu Hyun?
Hyun:
-Hiç bana bakma hepsi Young Saeng'in planiydi. Neymis efendim firsatmis neymhmmnhmhnhmhhnmhhhh-
Jung Min hizla Hyun'un agzini kapatti:
-Ne dedigini bilmiyor o, bosverin.
Meryem omzunu silkip oradan uzaklasinca Hyun'un Jung Min'e fisildadigini duydum:"Bunu ödeyeceksin. Rezil ettin beni kiza.". Ne diyor bu böyle?
Hong Ki:
-Eeee alisverise devam edelim mi?
Hikari kibar ifadesini takinarak Jun'un oldugu tarafa döndü:
-Bunlar da gelsin bizimle.
12. Bölümün sonu