YOU'RE SO PHOTOGENIC (Çok Fotojeniksin)
-Bölüm 5-
"Kizim! Haydi kalk! Kalk da söyle bana dün aksam seni eve birakan kimdi?" babasi yorgani çekistirdikçe Eun Bin daha da çok kendini sarmaliyordu.
"Eun Bin! Shin Eun Bin! Dün beni çok endiselendirdin o gidis neydi öyle?" Eun Bin'in kalkmadigini görünce hem itikliyor hem de yorgani çekistiriyordu. Eun Bin dayanamayarak dogruldu.
"Ne var, ne? Ash... Bir uyutmadin!" diyerek komidinin üstündeki saate bakti.
"05:23 mü!? Baba çildirmis olmalisin."
"Gözüme uyku girmedi. Kizim, seni eve birakan adam kimdi? Haydi söyle de rahalayayim."
Eun Bin tekrar uzandi ve yorgani basina çekti.
"Hyun Wook."
"Gerçekten mi!? Içime su serpildi. Bir an Hyun Wook'u aldatiyorsun ya da ayrildiniz sandim."
"Tamam, seni bir psikologa götürecegim baba. Ama simdi birak da uyuyayim!"
Eun Bin birkaç saat daha uyukladiktan sonra tamamen ayilabilmisti. Gözlerini ovusturdu ve biraz esnedi. O sirada ev telefonu çaldi. 4-5 dakika sonra babasi kosturarak odasina geldi. Çiglik ve agit karisimi bir ses tonuyla konustu.
"Seon Yong kalp krizi geçirmis!"
Apar topar hastaneye gittiler. Odasina girdiklerinde Eun Bin ve babasinin gözleri yasliydi. Seon Yong'un basucunda Hyun Wook vardi ve umutsuzca oturuyordu. Seon Yong'un iyi oldugunu görünce Eun Bin ve babasinin içine su serpildi.
"Ne oldu?"
"Biraz tartistik."
Hyun Wook, Eun Bin ile konusmak için izin istedi ve hastanenin kafeteryasina gittiler.
"Sey, nasil söylesem bilemiyorum." çatlak bir sese konusuyordu. Girtlagini temizledi ve devam etti.
"Sen ve ben..."
"Hadi uzatma da söyle istersen."
"Benimle evlenir misin?"
"Ne!?"
"Benimle evlenir misin?"
"Ne!?"
"Sagir misin? Diyorum ki benimle ev..." Eun Bin'in yüzüne çarptigi çantayla sözü kesildi. Hizli adimlarla uzaklasan Eun Bin'in ardindan sesleniyordu ama nafile. Böyle olacagini tahmin etmeliydi, onu dinlememisti bile. Bosuna rezil olduguyla kalmisti. Bütün kafeterya ona bakiyordu, bazilari aciyan gözlerle bazilari ise alayci gözlerle...
Eun Bin Seon Yong'un odasina döndügünde Seon Yong sizlaniyordu. Arada, bir yerlerinin acidigini belirten sesler çikararak konustu.
"Eun Bin, ben seni kendi kizim gibi severim. Yakinda ölecegim asikar. Ölmeden ikinizin dügününü görmek istiyorum."
"Böyle konusma Ajusshi, senin daha çok ömrün var."
"Eun Bin, hadi su dügün gününü kararlastiralim."
"Asla!" diyerek yerinden firladi. Seon Yong isini biliyordu, Eun Bin odadan çikmadan kalbini tuttu ve inlemeye basladi. Eun Bin hemen yanina gitti, korkmustu.
"Ay, bana bir seyler oluyor. Dong Jae, bir sey söyle kizina."
"Eun Bin! Siz sevgili degil misiniz? Sevgililer evlenmez mi? Siz de eninde sonunda evleneceksiniz. Simdi evlenseniz ne farkeder?"
"Baba, biz daha yeni tanistik."
"Yeni tanistigin biriyle ayni evde kalmasini biliyorsun!" diye çikisti Dong Jae.
"Ben de sana bunu anlatmaya çalisiyorum." bu sefer kararliydi babasina söyleyecek ve kurtulacakti. Tam söze baslayacak oldu ki Hyun Wook bagirdi.
"Ah... Hayatim, kararimizi mi açikliyorsun?"
Eun Bin hiçbir sey diyemiyordu sadece saskin saskin Hyun Wook'a bakiyordu. Seon Yong ve Dong Jae ise sabirsizlikla onun konusmasini bekliyordu. Bir anda irkildi.
"Hayatim!?" ayagi kalkti ve elini kaldirdi. Tokati suratina yedi mi hayati kim mis görecekti. Hyun Wook hizlica bir eliyle Eun Bin'in havadaki elini bileginden tutup indirdi ve diger eliyle Eun Bin'i kendine dogru çekip sikica sarildi. Eun Bin çirpinip onu itmeye çalisiyordu ama güçlü kollari onu sarmalamisti. Bir erkege oldukça yakindi ama o suan bunu düsünecek durumda degildi. Hyun Wook, Eun Bin'i sürüklercesine disari çikardi. Seon Yong ve Dong Jae arkalarindan kikirdiyorlardi. Bu görüntüyü sevdikleri belliydi.
Hyun Wook ellerini Eun Bin'in üzerinden çektigi anda Eun Bin bagirmaya basladi.
"Ne yaptigini saniyorsun?"
"Hastanedeyiz bagirma!"
Eun Bin sesini alçaltarak devam etti. Hizlica konusuyordu.
"Ne yapiyorsun. Kafayi yemis olmalisin. Simdi nasil açiklayacagiz? Tanrim, bu yasimda mi evlenecektim? Hem de tanimadigim bir adamla. Ben ne günah isledim. Hayatta babam rahat birakmaz beni. Kesin evlenecegim, kesin... Bana bir seyler oluyor."
"Dur! Sakin, nefes al... Bir planim var."
"Plan mi?"
------------------------
"Dedecigim, evet biz evlenmeye karar verdik ama hemen evlenmeyi düsünmüyoruz. Önce bir is bulup çalisacagim ve dügünümüz için para biriktirecegim."
Dedesi söze karisti. Küçük bir çocuk gibi sevinç dolu bir sesle konusuyordu.
"Aferin evladim, aferin! Biz size Dong Jae'yle destek çikacagiz." dedi ve birlikte sevinç çigliklari atmaya devam ettiler.
Sonraki 2-3 gün boyunca Eun Bin evde çok rahatlamisti. Babasi ona dirdir etmiyor aksine kahvaltisini bile hazirliyordu. Bugün yine kahvaltisini hazirlamisti ve bir not birakmisti.
"Canim kizim, benim Seon Yong Ajusshi'n ile birkaç isim var. Kahvaltini hazirladim. Sevdigin salamdan aldim. Çay ve meyve suyu da var. Afiyet olsun!
Bu arada Hyun Wook'la bulusmayi unutma! "
"Ah... Babacigim. Böyle olacagini bilseydim bu plani daha önceden uyguardim." dedi Eun Bin kendi kendine. Kahvaltisini yapti ve stüdyoya gitmek için hazirlanmaya basladi. Izni bitmisti ve ise devam etmesi gerekiyordu ama büyük bir eksik vardi. Fotograf makinesi! Simdi lazim olmasa da resim çekerken lazim olacakti. Alamayacak kadar fakir biri degildi ama en ucuzlari 500 Won'du. O parayla Snow'un dipten tirnaga bakimini yaptirirdi hem de defalarca. Hemen telefonunu açti. Rehberde 'Saygisiz Adam' olarak kayitli olan numarayi aradi.
"Ne var?" diye telefonu açti Hyun Wook.
"Cidden! Hiç kibar olmasini bilemez misin?"
"Söyle ne diye aradin? Isim gücüm var ben dolu bir insanim." Eun Bin sinirden telefonu suratina kapatti. Birkaç saniye sonra telefonu çaldi. 'Saygisiz Adam' ariyordu.
"Ne?" diye çemkirdi telefonu açarak.
Hyun Wook sesini inceltti ve Eun Bin'i taklit etti.
"Cidden. Kibar olmayi bilmez misin?"
Eun Bin tekrar telefonu suratina kapatip çantasini hazirlamaya koyuldu. Telefonu çaliyordu ama o açmak istemiyordu. Çantasini hazirlayip, ayakkabilarini da giydiginde telefonu hala çaliyordu. Bahçeden çikarken telefonu açti ve dugusuz bir sesle konustu.
"Alo."
"Niye aramistin?"
"Fotograf makinem için aramistim."
"Ben de planla ilgili bir sey oldu sandim. Nasil baban birakti mi seninle ugrasmayi?"
"Evet. Çok iyi davraniyor bana."
"Dedem de ayni sekilde. E tabii kimin plani? Tikir tikir islemeyecek de ne olacak!?"
"Ash! Duyan da Kuzey Kore'yi fethettin sanar. Ne büyük plan ama! Sadece sevgili taklidi yapacagiz sonra da ayrilmis taklidi yapacagiz."
"Ash! Begenmiyorsan uygulama!"
Eun Bin duraga yaklasmisti.
"Haydi kapat Bay Büyük Planlar Üreten Insan." dedi ve telefonu kapatacakken Hyun Wook bagirdi.
"Dur, kapatma!"
"Yine ne var!"
"Fotograf makinenle ilgli... Sana alacagim yeni bir tane."
"Zaten almak zorunda..." birden durdu.
"Daha sonra konisuruz." diyerek telefonu kapatti. Aklina Snow gelmisti. Gerisin geri eve gitti. Snow'a vermeyi unuttugu mamasini verdikten sonra evden çikiyordu ki evin önünde duran beyaz bir araba gördü. Arabayi tanimisti Sang Ri'nin arabasiydi. Sang Ri arabadan indi.
"Sunbae!" Sang Ri'yi görünce içi kipir kipir olmustu.
"Haydi, kahvalti yapmadiysan beraber yapalim mi?"
"Sey, aslinda ben kahvalti yaptim ve tam da ise gidiyordum."
"Zamanlamam çogu zaman kötü olmustur zaten."
"Hayir, her zaman." birbirlerine baktilar ve gülmeye basladilar.
"Tamam, o zaman izin ver de seni isine birakayim." dedi Sang Ri.
------------------------
Hyun Wook üst üste suratina kapatilan telefonlarin sokunu atlattiktan sonra telefonu eline aldi. Rae In'i aradi.
"Alo."
"Rae In! Nasilsin? Neden sabah telefonuma cevap vermedin?"
"Ah... Kusura bakma çekimdeydim. Niye aramistin?"
"Ne zamandan beri bana neden aradigimi sorar oldun?" Karsidan ses gelmeyince devam etti. "Sesine duymak için aramistim. Telefonlarima cevap vermiyorsun, beni görmeye de gelmiyorsun. Seni özledim."
"Bu aralar çok yogunum."
"Peki, bu aksam isin var mi?"
"Bu aksam mi? Yok sanirim."
"Tamam, o zaman seni 7'de alirim." Gelen nefes sesinden gülümsedigini anlamisti.
"Olur. Kapatiyorum."
"Tamam, görüsürüz."
Telefonu kapattigi gibi çaldi. Dedesi ariyordu.
------------------------
Yolda ikisi de konusmuyordu. Sang Ri suskunlugunu bozdu.
"Aksam isin var mi?"
"Yok. Neden?"
"Birbirimizi buldugumuzdan beri dogru dürüst oturup konusamadik. Yemege çikmak ister misin?"
"Ah... Olur neden olmasin."
Eun Bin'in telefonu çaldi. Ekranda kocaman 'Saygisiz Adam ariyor...' yazisini görünce çantasina geri koydu telefonu.
"Açmayacak misin?"
"Önemli biri degil." demesine ragmen telefon israrla çaliyordu.
"Açmalisin önemli bir sey olabilir."
"Tamam."
Çantasindan telefonu çikardi. Açip açmamak konusunda endiseliydi. En sonunda açti ve eliyle agzini kapatarak konustu.
"Ne var?"
"Niye telefonu açmiyordun. Kaç kere çaldirdim."
"Ne oldu?"
"Dedem aradi ve dördümüz yemege çikacakmisiz öyle söyledi. Ben, sen, baban ve dedem."
"Ne zaman?"
"Bu aksam."
"Ash! Benim isim vardi."
"Benim de!"
"Ne yapacagiz? Haydi bir plan daha bul."
"Düsünüyorum ama aklima gelmiyor. Sanirim kaçisimiz yok."
Eun Bin, Sang Ri'nin ona kulak verdigini anlamisti ve daha kisik sesle konustu.
"Sen ne yaparsan yap ben gelmiyorum." diyerek telefonu kapatti. Sang Ri sorar gözlerle ona bakti.
"Babam aradi. Aksam aile yemegi varmis. Maalesef gelip gelemeyecegimden emin degilim o yüzden planimizi yarina ertelesek olur mu?"
"Öyle olsun bakalim."
"Ah! Iste burasi. Getirdigin için tesekkürler." dedi ve arabadan indi. Sang Ri de içeri girene kadar onu bekledi.
------------------------
Aksam olunca ikisi de gelmisti. Birbirlerine bakip göz devirdiler. Istemeye istemeye yan yana olan bos sandalyelere oturdular. Seon Yong konustu.
"Size bir sürprizimiz var." Eun Bin ve Hyun Wook içinden lütfen evlenmeyeceksiniz desin diye dua ediyordu. Bu sefer Dong Jae konustu.
"Düsündük tasindik ve bir çözüm bulduk." arkadasina isaret verdi ve ayni anda coskuyla bagirdilar.
"Dügün masfraflarini biz karsilayacagiz."
-Bölüm 5 Sonu-