YOU'RE SO PHOTOGENIC (Çok Fotojeniksin)
-Bölüm 12-
"Oppa!"
Yakisikli genç, elindeki kamerayi yere birakarak hizla Eun Bin'in yanina geldi. Eun Bin kocaman gülümsedi. Aslinda içinden 'Tam da karsilasacak zamani bulduk.' diye geçiriyordu.
"Ah... Eun Bin nerelerdesin? Hiç aramiyorsun, sormuyorsun."
Eun Bin cevap veremeden genç, onu kolundan çekti ve sikica sarildi. Hyun Wook gözlerini iyice açmisti ve bir Eun Bin'e bir de onu kendine yapistirmis kisiye bakiyordu. Dislerini sikti ve kendini tutmaya çalisti. Bir kaç saniye daha bekledikten sonra ayrilmadiklarini görünce Eun Bin'i üzerindeki ellerden siyirarak geri çekti..
"Ne yapiyorsun?" dedi Eun Bin. O sirada genç konustu.
"Eun Bin, bu adam kim?"
Hyun Wook atildi, kendinden emin ve maço bir sesle konustu.
"Ben Eun Bin'in koca..."
"Kuzenim! Kuzenim, Hyun Wook. Hyun Wook bu da hani bahsetmistim ya eski ev arkadasim, Kim Je Kyung."
Je Kyung elini uzatti ve gülümseyerek konustu.
"Memnun oldum."
Hyun Wook hiç orali olmadi. Je Kyung elini geri çekti ve Eun Bin'in omzuna koydu. Eun Bin birden irkildi. Sonuçta onunla ayni evde kalmisti ve ona karsi bir seyler hissetmisti. Aslinda çok büyük hisler degildi ama yine de kendini garip hissetmisti.
"Neden buradasin?"
Eun Bin biraz durksadi.
"Fotograf çekmek için geldim, kuzenimle birlikte... Sen?"
"Jeju'ya tasindim. Buraya da haber için geldim. Anlarsin ya, Kang Rae In..."
Eun Bin gülümsedi ve Hyun Wook'a dönerek konustu.
"Je Kyung, kameraman ve çok güzel fotograf çeker."
"Fotograf demisken, bende senin birkaç fotografin var. Almadan gittin apar topar."
"Ah! Hangileri? Hiç farketmedim."
"Hani balkonda çekmistim ya, onlar. Çok güzel çikmissin hepsinde de, bence almalisin."
Hyun Wook birden valizlerini aldi ve asansöre dogru ilerledi. Je Kyung saskin bir sekilde arkasindan bakti.
"Yanlis bir sey mi yaptim?" dedi. Eun Bin valizlerini kavradi.
"Daha sonra konusuruz, Je Kyung." diyerek Hyun Wook'un arkasindan kosturdu. Hyun Wook hizlica asansörün dügmesine basti. Eun Bin, Hyun Wook'un yanina geldiginde çemkirdi.
"Ne yapmaya çalisiyorsun? Çok ayip oldu Je Kyung'a! Ash!"
"Nedense benden baska herkese oldukça naziksin!"
Eun Bin kafasini kaldirdi ve iç geçirdikten sonra konustu.
"Çünkü senden baska herkes bana karsi oldukça nazik!" Asansörün kapisi açildi. Hyun Wook tam binecekken Eun Bin onu durdurdu.
"Hani iki arkadas gibi olacaktik?"
Hyun Wook gözlerini devirdi ve kafasiyla onayladi. Eun Bin de arkasindan asansöre bindi.
"Peki, haydi yukari çikip yerleselim o zaman." dedi Eun Bin.
Ikisi de konusmuyordu. Eun Bin suskunlugu bozdu.
"Rae In? Ya bizi görürse?"
"Çok kalacagini sanmiyorum."
"O zaman ne diye israr ediyordun daha demin?" dedi Eun Bin sinirli bir sekilde. O sirada asansörün kapisi açildi.
Hyun Wook "Aaa... Geldik!" diyerek hizlica disari çikti ve lafi geçitirdi.
------------------------
Bütün gün gezmislerdi, daha çok kavga etmislerdi ama yine de çok eglenmislerdi. Otele geri döndüklerinde hava çoktan kararmisti. Eun Bin esnedi.
"Uykum geldi..."
"Benim de!"
Asansörü beklerken onlara dogru yaklasan Rae In ve etrafindaki birkaç gazeteciyi farketti. Rae In kafasini kaldirdi. Hyun Wook, birden Eun Bin'i açilan asansör kapsindan içeri itti. Rae In, Hyun Wook'u görmüstü ama Eun Bin'i farketmedi. Gazetecilere gitmelerini emretti ve Hyun Wook'un yanina gitti. Sasirmisa benziyordu.
"Hyun Wook, neden buradasin?"
"Sey..."
"Yoksa beni mi görmeye geldin?"
"Evet! Seni görmeye geldim. Çok özledim, bayagidir görüsemiyoruz." dedi zorla gülümseyerek. Rae In, Hyun Wook'a sarildi. Eun Bin asansörün kapisi kapanirken sarildiklarini görebilmisti.
------------------------
Rae In yemek için Hyun Wook'a israr edince Hyun Wook kabul etmisti. Saat 12'ye geliyordu. Eun Bin televizyonu açmis Hyun Wook'u bekliyordu. Rae In'e ne söyledigini ögrenmezse uyuyamazdi zaten. Kalkti ve esneyerek buzdolabindan meyve çikartti. Elindeki tabakla bir sandalyeye oturdu. Basini masaya koydu ve tabaktan bir elma aldi. Ilk isirigini yutar yutmaz uykusuna yenik düstü.
Uyandiginda etrafta kimse yoktu. Hyun Wook daha gelmemise benziyordu. Saate bakti, iki buçuktu. Yatmaya karar verdi. Yatak odasina ulastiginda birini camdan disariyi izlerken buldu.
"Hyun Wook?"
"Degil!" Sang Ri önünü döndü. Aci bir gülümsemenin ardindan sinirli bir sekilde Eun Bin'e dogru yürümeye basladi. Eun Bin sasirmisti. Hem burada ne aradigini hem de neden sinirli oldugunu merak ediyordu.
"Sunbae, iyi misin?" yanina ulasmisti. Simdi ise dügün günündeki ifadenin aynisi vardi suratinda. Eun Bin açiklama yapmak için konustu.
"Sunbae, özür dilerim... Gerçekten olaylar sana anlattigim gibi. Bunu yapmak zorundaydim."
"Duygularimla oynadin."
Sang Ri'nin üzgün bakan gözleri kizardi ve surati gittikçe beyazlasiyordu. Eun Bin geriye sendeledi.
"Sunbae?" diyene kadar karsisinda Sang Ri'nin yerine igrenç bir canavari buldu. Üstüne üstüne geliyordu. Yüzünde resmen 'Seni yiyecegim!' ifadesi vardi. Korkudan bacaklari titriyordu. Sang Ri için endiselense de kaçmak zorundaydi. Var gücüyle kosmaya basladi. Biraz ilerledikten sonra arkasini kontrol etti kimsecikler yoktu. Birden birseye çarpti önüne döndü ve o canavari gördü.
"Eun Bin!"
Tiz bir çiglik saliverdi.
"Eun Bin! Iyi misin?"
Eun Bin gözlerini hafifçe araladi ve burnunun ucunda Hyun Wook'u gördü. Hyun Wook hala onu sarsiyordu. Birden Hyun Wook'un boynuna sarildi. Hyun Wook sasirmisti ama rahatsiz olmamisti.
"Titriyorsun, kabus mu gördün?"
"Sang Ri'yi gördüm..."
Hyun Wook birden onu geri itti. Gözlerini kaçirarak konustu.
"Neyse, ben yatiyorum." yatak odasina dogru ilerledi.
"Hey, hey! Nereye gidiyorsun?" ayagi kalkti ve onu geri iterek içeri, yatak odasina girdi. Hyun Wook ne oldugunu anlamamisti.
"Burada ben yatacagim, sen içeri!"
"Ne? Nedenmis? Sen git içeriye."
"Ben burada yatiyorum." diyerek yatagin içine girdi Eun Bin.
Hyun Wook "Ben de!" dedi ve üstünü degistirmeye basladi. Eun Bin hemen kafasini baska bir tarafa çevirdi.
"Hey! Ne yaptigini saniyorsun? Git baska bir yerde soyun."
"Rahatsiz olan sensin, o zaman sen git!"
Eger giderse yatagi Hyun Wook'a kaptiracakti. Oflayarak yorgani kafasina çekti.
"Bitti mi?"
"Hayir!"
Birkaç saniye bekledikten sonra tekrar sordu.
"Bitmedi mi hala?"
"Hayir!"
"Podyuma mi çikiyorsun?"
O sirada Hyun Wook çoktan yataga girmisti. Eun Bin kafasini çikartti ve bagirdi.
"Ne yapiyorsun? Çabuk kalk, çabuk, çabuk!"
"Neden?"
"Çünkü bir erkek ve bir kiz ayni yatakta uyuyamaz!"
"Ama evli bir erkek ve bir kiz uyuyabilir degil mi?"
"Seni öldürmemi mi istiyorsun?"
Hyun Wook kahkaha atti.
"Yoksa, benden hoslaniyor musun?" dedi.
"Ne alakasi var?"
Hyun Wook dogruldu ve iyice Eun Bin'e yaklasti. Hyun Wook yaklastikça Eun Bin geri çekiliyordu.
"Sana bir sey yapmamdan mi korkuyorsun?" dedi imali imali.
Eun Bin çatlak bir sesle "Yoooo..." diyerek gözlerini kaçirdi.
Hyun Wook birden geri çekildi ve hizlica konustu.
"O zaman sorun olmamali. Benim hiç bir sorunum yok! Eger senin varsa gidebilirsin."
"Gitmeyecegim çünkü benim de sorunum yok." Eun Bin öbür tarafa dönerek uzandi ama endiseliydi. Bir iki dakika kimse konusmadi. Eun Bin Rae In'e ne söyledigini merak ediyordu.
"Hyun Wook, uyuyor musun?"
"Ne saçma bir soru, uyuyorsam nasil cevap vereyim?"
"Ash! Tamam, tamam uyu!"
"Ne var?"
"Yok bir sey!"
Tekrar susmuslardi. Hyun Wook Eun Bin'in uyuyup uyumadigini kontrol etmek için dirsegiyle sirtina vurdu. Eun Bin bir sey söylemedi ama huzursuzca kipirdanarak Hyun Wook'a dogru döndü. Hyun Wook da biraz bekledikten sonra Eun Bin'e dogru döndü. Eun Bin uyuyordu... Hyun Wook uyuyana kadar onu öylece izledi.
-Bölüm 12 Sonu-