yukari
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 5/5 - 2 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
We Write for Korea-Fans Types of Prose (Essays, Stories, Articles, Jokes, etc..) 3
#61
PurpleDay yorumun için çok tesekkür ederim. Opucuk Jae Hwa huysuz ama kendini sevdiren biri! Biggrin
Bu arada 14.bölümü yazdim,yeni paylastim. Görmedin sanirim. Smile

[Resim: 29pmbuh.gif]
City Hunter~
''Bu yolu birlikte yürüyelim...Sonunda neler olacağını bilmesek bile♥''
`TripleS ~ `Boice ~ `Min'in Havucu


Cevapla
#62
(17-07-2011, Saat: 2:01)'vahide' yazdı: PurpleDay yorumun için çok tesekkür ederim. Opucuk Jae Hwa huysuz ama kendini sevdiren biri! Biggrin
Bu arada 14.bölümü yazdim,yeni paylastim. Görmedin sanirim. Smile

Evet görmemisim... Okudum simdi. Smile
Süper bir bölümdü ama çok acidim Tae Hyun'a! cry Yine de Jae Hwa'yi tutuyorum. Onay
I Just Love Kyu
Cevapla
#63
(17-07-2011, Saat: 0:44)'vahide' yazdı: Derya'm iki bösüm üst üste soluk soluga okudum...Min Joo ve Knag Yoon bulusmasi çok içler acisiydi...Içim sizimsizim sizladi...Zavallilar,para ugruna neler çektiler!
Dong Joo ve Kang Yoon yine çok sempatiklerdi. Evlilige alisamadilar daha!
Cümlelerin çok vurgulu ve etkileyiciydi...Bu tarz cümleler hikayene dizi niteligi kazandirmis tatlim,harcaniyorsun vallahi.
Konuysa konu,olaysa olay,cümleyse cümle...Çogu diziler;niteliksizliklerle,saçma senaryolarla dolu...Ah bunu gören olsa!
Devam.. (:
Tugçe'm yorumun için çok tesekkürler...Çok mutlu oldum... Opucuk Min Joo ile Kang Yoon'a bende aciyorum ama ta bastan karar verdim ben onlarin sonuna... Sad
Ayrica cümleler için yaptigin yorumda beni çok sevindirdi...O dizi olayini ablam da bana söyledi... Biggrin Sen de söyleyince simdi bir düsündüm...Belki ilerde ben de aranan bir senarist olurum...Kim bilir? BiggrinOpucuk

Bu arada senin hikayeni de okudum tatlim...Ya bu Tae Hyun iyi hos çocuk,aranan beyaz atli prens tadinda Biggrin ama orada benim Kang Yoon'la kan bagi oldugunu düsündügüm soguk Jae Hwa dururken üzgünüm Tae Hyun'a kizi vermek gelmiyor içimden... hysterical Çok güzel bir bölüm olmus yine...Ellerine saglik canim... Onay

***

PurpleDay yorumun için çok tesekkürler canim...Begenmene çok sevindim...Çok mutlu oldum yazdiklarinla... OpucukOpucuk
"Işıkları kim kapattı?" Kim Sun Woo-The Equator Man
Cevapla
#64
(17-07-2011, Saat: 0:44)'vahide' yazdı: Renan'm Hazal inatçi falan ama WooBinle çok yakisiyorlar ya! Biggrin
Hele kaza yaptilar ya kesin bir is var dedim,tatlilik çikti iste...Ne yacaklar acaba yolda,kizin yakalari donmus bile!
Tasisin onu WooBin! Biggrin
Devam.. (:

Tasiyacagini sanmiyorum. Çünkü Hazal kafasini kirar çocugun. Araba kazasini tatliliga bagladim çünkü daha drama baglamak için çook erken..Biggrin Yorumun için çok tesekkürler. Opucuk

Senin hikayeni de bir çirpida heyecan içerisinde okudum. Hikaye baslamadan önce yazdigin misralar çok hosuma gidiyor..Kalp Ellerine saglik,yeni bölümü merakla bekliyorum..Smile
www
Cevapla
#65
Bir aile herkesin önünde yok oldu...Tipki isteyerek,zevkle 15 yil önce yok ettikleri o aile gibi...

SIYAH

37.BÖLÜM


Aynanin karsisinda oturuyordu...Toplu saçlari,sade gelinligi...Hazirdi iste...Hazirlardi iste...Son olarak boynuna inci kolyesini takmak için masanin kösesindeki kutuya uzanmak istemisti...Ama bir baska el çoktan uzanmisti o kutuya...Aynadan arkasinda Dong Joo’nun oldugunu gördü...Dong Joo kutuyu açti,kolyeyi zarif bir sekilde esinin boynuna takti...Ve gülerek...
Dong Joo:Sonunda bunu da yaptim...Esimi kendi ellerimle hazirliyorum bir baska dügüne...
Kang Yoon hafifçe tebessüm etti...Ardindan Dong Joo yavasça egildi Kang Yoon’a dogru...Basini onun omzuna dayadi...Beraber aynadan kendilerini izlediler gülerek...Ardindan ikisinin de yüzünde bir aci belirdi...Ve hafifçe-aynanin kendilerini izledigini unutarak-birbirlerine baktilar...Kang Yoon fisildadi...
Kang Yoon:Hazir misin?
Dong Joo(Kendinden emin bir tavirla):Hazirim...
Daha sonra Dong Joo Kang Yoon’u alnindan öptü...Tüm içtenligiyle...Ardindan...
Dong Joo:Salona geri dönsem iyi olacak...Kimse gelmeden...
Kang Yoon(Tebessüm ederek):Tamam...

-Salonda-

O kadar kalabalikti ki...Kang Yoon’un tanimadigi pek çok kisi vardi...Hyun Soo heyecanliydi...In Hye ise telasliydi...Hala Min Joo gelmedi diye...Sürekli onu ariyordu...
Ondaki bu telasi gören Dong Joo yanina giderek...
Dong Joo:Ne oldu?
In Hye(Bir taraftan da aramaya devam ederek):Amcana ulasamiyorum...
Dong Joo(Endisesini gizleyerek):Öyle mi? (Zoraki bir tebessümle)Birazdan gelir...
In Hye:Ama tören baslayacak...
O sirada Dong Joo Bay Hwang ile Bayan Sung’a bakti...Ikisi de hiçbir sey olmamis gibi davraniyordu...Sanki birkaç gün sonra sirketin iflasini ilan edecek onlar degildi...Bayan Sung kahkahalar atiyordu son birkaç gündür ilaçlarla yasadigi anlarin aksine...Dong Joo hafifçe tebessüm etti...Bu sahteligi bitireceklerini bilerek...Na Young’da konuklarla ilgileniyordu...
Dong Joo mirildandi...
Dong Joo(Aci içinde):Özür dilerim Na Young...Ama mecburduk...
Ve bir an Dong Joo bu sabahi hatirladi...

-Mezarlik-
Dong Joo annesini ziyarete gitmisti Kang Yoon ile birlikte...Sabahin erken saatlerinde gerçeklesen bu ziyarette Dong Joo ve Kang Yoon ellerindeki çiçekleri mezarin üstüne biraktiktan sonra,Dong Joo konusmaya basladi...
Dong Joo:Benim anne...Cha Dong Joo...Oglun...Uzun zaman oldu biliyorum...Ama nedenini sen biliyorsun...Intikamini alacagim güne kadar bekledim...Ve bu gün o gün...Ama artik yalniz degilim...(Kang Yoon’a dönerek...) Bu kadin esim Kang...(Hafifçe tebessüm ettikten sonra ikisi de, Dong Joo düzeltme yaparak)Bu kadin esim Hwang Ji Min...Onu getirmek istedim sana...Gör istedim bana mutluluk veren bu kadini...
Ardindan Kang Yoon boynundaki kolyeyi tuttu siki siki...
Kang Yoon:Anne...Ben Hwang Ji Min...Bu da Dong Joo’nun bana verdigi size ait olan kolye...Özür dilerim bunu her zaman boynumda tasiyamadim...Ama sebebini siz de biliyorsunuz...Ama size söz veriyorum ki bugünden sonra bu kolyeyi hiç boynumdan çikarmayacagim...Rahat olun...Tüm acilarimiz bitecek bugün...Ve biz mutlu bir hayata baslayacagiz...Herseyden herkesten uzakta...O yüzden lütfen beni de kiziniz olarak kabul edin...

***

Ardindan Hyun Soo’yu gördü Dong Joo...Gazetecilerle kendisine bakarak konusuyordu...
Muhabir:Efendim Bay Cha ile olan sorunlariniz bitti mi?
Hyun Soo(Gülerek):Bugün bu konuyu konusmanin dogru oldugunu düsünmüyorum...Cha Dong Joo babamin manevi oglu oldugu için burada bulunuyor...Ve kendisine minnettarim...
Muhabir:Esiniz Bayan Lee ile dügünden sonra balayina gidecek misiniz?
Hyun Soo:Tatilimizi baska bir zamana erteledik...
Muhabir:BH Group’un zor günler geçirdigi dogru mu?
Hyun Soo(Gülerek):Bunlari hele isle ilgili durumlari bu mutlu günde hiç konusmak istemiyorum...Birazdan tören baslayacak...Izninizle...
Arkasini döndügünde durumu anlayan Dong Joo’yu gören Hyun Soo ona dogru yürüdü...Gözlerindeki öfkeyle...
Hyun Soo:Bilerek yapiyorsun degil mi? Önce nisana sonra da dügüne katilmak? Sirf mutlu günümde herkesin seni konusmasini saglayarak,seninle ilgili bana sorular sorulmasini saglayarak beni huzursuz etmek istiyorsun degil mi?
Dong Joo(Alayci bir ifadeyle):Hyun Soo...Inan bu hayatta seni hiç önemsemedim...Bundan sonra da senle isimlerimizin yan yana anilmak gibi bir utanç yasamayi istemem...O yüzden öfkeni çikaracak baska birini bul!
Hyun Soo(Dong Joo’nun canini acitmak istercesine):Seni bizim evde kaldigin o yillarda ezdigim günleri nasil unuttun? Aciz,zavalli oldugun zamanlari ne çabuk sildin?
Dong Joo(Ciddi bir ifadeyle):Madem ta küçükken bile insanliktan çiktigin o günleri bir marifetmis gibi anlatiyorsun...Soruna cevap vereyim o halde...(Yine o alayci gülümsemeyi takinarak)Sen beni ezmedin...Bana (Ima ile) “abim” olarak çok büyük bir iyilik yaptin aslinda...
Hyun Soo’nun saskin bakislarini gören Dong Joo devam ederek...
Dong Joo:Sen Bay Hwang’in simarik oglu olarak anilirken ben Cha Dong Joo olarak aniliyorum...Ve bugün bu konumda olmami da sana ve annene borçluyum...(Gülerek,Hyun Soo’nun omzuna dokunarak,tam gidecekken son bir imali bakis esliginde)Bir ara borcumu ödemek isterim...
Dedi ve gitti Dong Joo....Arkasinda öfke dolu gözlerle kendisine bakan Hwang Hyun Soo’yu birakarak...

***
Hyun Soo odaya girdiginde hafifçe gülümsedi...Dong Joo’yu unutmak istercesine...Kang Yoon ayaga kalkti...Ve alçak bir ses tonuyla...
Kang Yoon:Zamani geldi mi?
Hyun Soo:Evet canim...Herkes bizi bekliyor...
Kang Yoon:O halde gidelim...
Kang Yoon bir iki adim atti ama Hyun Soo’nun pesinden gelmedigini görünce...
Kang Yoon:Hadi! Gitmemiz gerekmiyor mu?
Hyun Soo(Tebessüm ederek):Sadece sana bakmak istedim...Tüm bu olanlarin rüya olmasindan korkuyorum çünkü...
Kang Yoon elin zarif bir hareketle,gülerek uzattiginda içinden...
Kang Yoon:Birazdan o rüyadan uyanmana yardim edecegim...Merak etme Hyun Soo...

***
Salonda herkes alkislar içinde,büyük bir dikkatle Hyun Soo’nun koluna girerek ilerleyen Kang Yoon’ a bakti...Gerçekten de etkileyeciydi...Gelin de damat da oldukça mutlu görünüyorlardi...Dong Joo esinin yüzündeki bu sahte mutlulugu görünce hafifçe gülümsedi...Gerçekten de iyi bir oyuncuydu... Kang Yoon’un gelinligini tutan küçük bir kiz çocugu da etrafina gülücükler saçiyordu...Basina açik yapilan dügünde,flaslar ardi ardina patliyordu...Gazeteciler görüntü alabilmek için adeta birbirleriyle yarisiyordu...Na Young ise Hyun Soo’nun gözlerindeki mutlulugu görünce bir an tüm kötü seyleri unutup içten bir sekilde gülümsedi...Bay Hwang ve Bayan Sung da kurtaricilari olacagini düsündükleri gelinlerine gülümseyerek bakiyordu...Ve Kang Yoon Hyun Soo’nun kolunu tutarak ilerlerken Dong Joo ile göz göze geldi...Isaret verircesine hafifçe gülümsedi...Dong Joo’da karsilik olarak gülümsedikten sonra kapidaki görevliye bakip,basini salladi...Ardindan görevli disari çikti...Hyun Soo ve Kang Yoon nikah masasina oturduklarinda,sahitlerde yerlerini aldi...Ve birden salonun büyük giris kapisindan yedi-sekiz kisi içeri girdi...Herkes saskindi...Ellerindeki telsizlerle içeri giren sivil polislerin geldigini gören Kang Yoon gururla basini kaldirirken,Hyun Soo ve Bay Hwang panikle ayaga kalkti...Hyun Soo bir iki basamak asagi indi hizlica...Bay Hwang ve Bayan Sung’ta polislere dogru yürüdü...Tipki ogullari gibi...Ve masum bir gelini oynayan Kang Yoon’da elleriyle gelinligini tutarak onlarin yakinina gitti.. .Salonda öyle bir karmasa yasaniyordu ki... Sonra Bay Hwang’la konusmak üzere olan polis memurunu görünce bir an sustu herkes...
Bay Hwang:Birsey mi oldu?
Polis(Kimligini göstererek):Emniyetten geliyoruz...
Hyun Soo(Telasla):Sebebini ögrenebilir miyiz?
Polis(Herkesin duyacagi bir ses tonuyla,ciddi bir ifadeyle):Hwang Min Soo...
Bay Hwang(Korkuyla):Evet...
Polis(Ciddi bir ifadeyle)Sizi kardesiniz Hwang Tae Min(Kang Yoon’un babasi)’in hazirladigi raporlar da dahil olmak üzere pek çok elimizde bulunan kanitlar dogrultusunda islediginiz yasadisi faaliyetlerden dolayi tutukluyorum...
Bay Hwang(Sesi titreyerek):Ama...
Polis:Ayrica hakkinizda bir baska sikayet daha var...Bunlari da açiga kavusturmak için bizimle gelmelisiniz...
Bay Hwang(Korkuyla):Ne demek bu?
Polis:15 yil önce ölen kardesiniz Hwang Tae Min ve ailesinin ölümüne sebebiyet vermekten ayrica manevi oglunuz Cha Dong Joo’nun annesini 17 yil önce öldürmek süphesiyle bizimle gelmelisiniz...Ayrica suç ortaklariniz olarak oglunuz Hwang Hyun Soo ve esiniz Sung Jung Jin’de bizimle gelmek zorunda...Hem yasadisi faaliyetlerde size yardim ettikleri için,hem de eger cinayet iddaalari dogruysa sizi ihbar eden kisilerin dedigi gibi olayi bilip de susmaktan dolayi bizimle gelmeliler...
O an Na Young ve In Hye agliyordu...Bay Hwang titriyordu yolun sonuna geldigini düsünerek,tipki Bayan Sung gibi...Bayan Sung bir an düsecek gibi oldu ama Hyun Soo annesini zorlukla tuttu...Ve Hyun Soo gözlerini direk Kang Yoon’a korkuyla çevirdi...Kang Yoon ise ifadesiz bir yüzle kendisine bakiyordu...Ama o salonda o dakikaya kadar herkesin dikkatle izledigi tek kisi süphesiz Cha Dong Joo idi...Sadece Bay Hwang’a bakiyordu Dong Joo...Içinden...
Dong Joo:Iste buraya kadar...
Dedi ve bir iki adim onlara dogru atti ama sonra vazgeçip,oldugu yerde durdu...Herkes onun tepkisini bekliyordu...Gazeteciler ardi ardina Dong Joo’nun fotograflarini çekiyordu...Ve en son da Bay Hwang zor da olsa polis memuruna tek bir sey sorabildi...Dediklerinden çikararak merak ettigi o önemli soruyu...
Bay Hwang(Sesi titreyerek):Ihbar edenler? Kim böyle aptalca birseyle beni suçluyor?
O an polis memuru Dong Joo ve Kang Yoon’a bakti kimseye fark ettirmeden...Ve cevabini verdi...
Polis:Park Group’un baskani Park Min Soon ve esi manevi oglunuz Cha Dong Joo sizden sikayetçiler...Ayrica yasadisi suçlarinizn kanitlarini bize teslim edenlerde onlar...
O an herkes Cha Dong Joo’ya bakti...
Bayan Sung(Mirildandi):Park Group’un baskani...Park Min Soon? Onu esi Cha Dong Joo?
Bay Hwang Dong Joo’ya korku dolu gözlerle baktiginda onu yüzündeki o gülümseyi gördü...Ve 10 yasinda evine getirdigi Cha Dong Joo’yu hatirladi...Aslinda hiç degismemisti...Dong Joo herseyi biliyordu...Konuklar saskinlik yasarken,Bay Hwang kalbini tuttu...O çocuk en bastan biliyordu herseyi...O yüzden kendisine iyi davranmasina ragmen yillar boyu ondan nefret etmisti...O yüzden büyük bir çabayla güçlü biri olarak geri dönmüstü Kore’ye...Gülümsedigi her an aklina geldi...Aslinda hepsi sahteydi...Öfke,intikam doluydu...Ve birseyi hatirladi o an...

“Dong Joo(Bay Hwang’i selamlayarak):Merhaba!
Bay Hwang:Merhaba oglum...Otur lütfen...
Min Joo’nun göz isaretiyle mecburen Bay Hwang’in karsisina oturan Dong Joo...

Dong Joo;:Birsey mi oldu?
Bay Hwang:Hayir...Ama bugün burada olman beni çok sasirtti...Ve ben de...
Dong Joo:Evet siz de?
Bay Hwang:Çok mutlu oldum...
Na Young babasinin ona iyi davrandigini görünce mutlu olarak...
Na Young:Babamin her zaman seni çok sevdigini söylemistim...
Dong Joo(Bay Hwang’in gözlerinin içine bakarak).Acaba? Bu bana karsi olan ilgisi sevgiden mi yoksa vicdanindan dolayi mi kaynaklaniyor?
O an Bay Hwang tedirgin olarak...
Bay Hwang:Vicdan?
Dong Joo(Lafi degistirerek):Sonuçta ben kimsesiz biriyim...Eee sizin evinizde yasadigim aci dolu günler de malum...O yüzden vicdan azabi duymus olmalisiniz...
Bay Hwang(Rahatlayarak):Demek istedigin bu yani...”

Sonra hatirladigi bu olaydan sonra tekrar Dong Joo’ya bakti...Zevkle gülüyordu karsisindaki bu genç adam...
Na Young(Mirildandi):Dong Joo...(Sonra aklina polisin dedigi sey gelerek)Park Min Soon’un esi...Park Group?
Dong Joo agir adimlarla ilerledi Bay Hwang’a dogru...Ve yanina vardiginda öfkeyle...
Dong Joo:Oyun bitti...15 yildir gözlerimin önünde öldürdügün annemin intikamini sonunda aldim Hwang Min Soo...
Bay Hwang(Aglayarak):Dong Joo...
O an Hyun Soo hizla Dong Joo’nun yakasindan tuttu...
Hyun Soo:Seni öldürecegim!
Dong Joo o an hafifçe gülümsedi ve Hyun Soo’ya sert bir yumruk atti...In Hye olanlari görmemek için hizla gözlerini kapadi...
Dong Joo(Öfkeyle,bagirarak):Benden çaldiginiz 15 yilin intikamini aliyorum iste!
O an polis memuru yaninakilere dönerek...
Polis:Üçünü de tutuklayin...
Polis memurlari sirayla Bay Hwang ,Hyun Soo ve Bayan Sung’a kelepçe takarken Hyun Soo aci içinde aglayarak,Kang Yoon’a bakiyordu...Daha sonra tepkisiz duran Kang Yoon’a seslendi...
Hyun Soo(Bagirarak):Kang Yoon! Kang Yoon! Ben suçsuzum! Gerçekten...Ne olur inan bana! Yalvaririm...
Kang Yoon hiç birsey yapmiyordu öylece yerinde duruyordu...
Polis:Götürün bunlari...
Hepsi arkasini dönüp,kapidan çikacakken Bay Kim’i gördü kapida üçü de...Bay Hwang ve Bayan Sung’un nefesi kesildi o an...Hyun Soo ise az çok hatirladigi bu adami,fotograflarin yardimiyla tanidiginda gözleri kocaman açildi...Göz yaslari korkudan akmaz oldu...Bay Kim ciddi bir ifadeyle Bay Hwang’a bakti...Daha sonra igreniyormus gibi bir ifade aldi yüzü...Ve bir an duraksayan üçünü de polisler götürmeye çalisirken o ana kadar olanlari izleyen Kang Yoon arkalarindan bagirdi...
Kang Yoon:Bir dakika memur bey!
Hepsi-tipki korkuyla olaylari izleyen davetliler gibi-Kang Yoon’a bakti...Na Young ve In Hye onlari kurtaracagini düsünüyordu içindeki son bir umutla...Çünkü ikisi de bu suçlamalara inanmak istemiyordu bir türlü...
Kang Yoon(Zevkle gülümseyerek):Üçünün de son birseyi ögrenmesi gerekir...(Alayci bir ifadeyle)Amcamin da yengemin de(Hyun Soo’ya ima ile bakarak)kuzenimin de bu gerçegi ögrenmeye hakki var...
Ve sonu gelmisti bu hikayenin...Simdi karsisinda elleri kelepçeli üç insan vardi...Onlarin karsisinda da çok güçlü bir kadin... Bay Hwang ve Bayan Sung son cümlesinde Kang Yoon’un kendilerine hitap sekli karsisinda neye ugradigini sasirdi...Hyun Soo ise onlardan daha saskindi...Kalbinin acidigini hissetti...Kang Yoon alayci gülümsemesini bir kenara birakip,öfke dolu gözlerle...
Kang Yoon:Hala anlamadin mi amca? Benim kim oldugumu? Ya sen sevgili kuzenim? Anlayamadin mi ailecek acidiginiz,hayatini yok ettiginiz Hwang Ji Min’in evlenmek üzere oldugun Lee Kang Yoon oldugunu?
Na Young(Aci içinde,içinden):Hwang Ji Min...
Hyun Soo o an elleri kelepçeli bir sekilde hizla dizlerinin üstüne düstü...Bay Hwang ölecekmis gibi hissediyordu...Bayan Sung korku dolu gözleriyle karsisindaki o kadinin Hwang Ji Min olduguna inanmak istemiyordu...Ve daha fazla dayanamayan Bay Hwang bagirarak...
Bay Hwang:Hayir...O sen olamazsin...Sen Hwang Ji Min olmazsin...Söyle! Kimsin sen? Söyle!
O an Kang Yoon’un yüzüne aci bir gülümseme ilisti...Bir iki adim atti,sonra da durdu...Ve haykirircasina...
Kang Yoon:Ben mi? Ben mi kimim? Ben Park Group’un baskani,Cha Dong Joo’nun esi Park Min Soon’um... Ben senin ortagin,ayni zamanda gelinin,kullanmak istedigin,kurtaracin olarak gördügün,BH Group’un yeni sahibi Lee Kang Yoon’um... (Öfke dolu gözlerle)Ama herseyden önce abin Hwang Min Kang’la öldürmek istedigin,15 yildir ölü bildigin ,hiçbir suçu olmadigi halde bir sürü aci çektirdigin yigenin Hwang Ji Min’im...

Bay Hwang duymak istemiyordu bunlari...Yerinde duramiyordu öfkeden...Iflasina sebep olan o kadinin Ji Min olduguna inanamiyordu...Sonra herkes gibi Dong Joo’ya bakti...Ikisi evliydi...Ve ikisinin ortak intikamiydi bu...Hyun Soo evlenmek üzere oldugu bu kadinin onca söyledigi seyden sonra bir de en nefret ettigi kisiyle zaten evli oldugunu ögrenince daha da yikildi...Na Young yengesinin sevdigi adamla evli oldugunu ögrenince bogazinda bir agri hissetti...Çok siddetli bir agri...Tipki abisi Hyun Soo’nun çektigi kalp agrisi gibi... Ardindan gözleri kanlanmis olan Bay Hwang...Bagirmaya devam etti...
Bay Hwang:Hayir sen o olamazsin! Sen Hwang Ji Min degilsin! (Akli karisarak....)Sen o olamazsin! Hwang Ji Min öldü... O 15 yil önce o yanginda öldü...(Sonra Bay Kim’ dönerek...)Sen de o da öldünüz!
Na Young(Aglayarak,babasinin acisini hissederek):Baba...
Hyun Soo gibi sonra dizlerinin üstüne çöktü Bay Hwang...Ve o an Kang Yoon onun yanina gitti....Yere egildi ve son cümleyi söyledi...Ve o an Hwang ailesi için hayat bitti...

Tüm nefretiyle Bay Hwang’in gözlerinin içine bakarak...

Kang Yoon:Ödestik amca!

"Işıkları kim kapattı?" Kim Sun Woo-The Equator Man
Cevapla
#66
(17-07-2011, Saat: 1:43)'vahide' yazdı:
(^^) ~TESADÜFLER KOMEDYASI~ (^^)
14.Bölüm

Harika bir bölümdü yine. Ellerine saglik. Smile
Tae Hyun, zavallim kendi kendine gelin güvey oldu. Hepsi o küçük cadinin yüzünden. Dodgy
Jae Hwa'da 6 ayda iyi dayaniyormus. Ben olsam 6 ay bir kisiye asla dayanamam =D
Kavalyelige gönüllü oldu üstüne. Birseyler dönüyor ama. Saklan

(17-07-2011, Saat: 16:38)ddeerryyaa yazdı: Bir aile herkesin önünde yok oldu...Tipki isteyerek,zevkle 15 yil önce yok ettikleri o aile gibi...

SIYAH
37.BÖLÜM

Gülerek okudum desem yeridir. Keyiften 4 köse oldum. Biggrin
Ellerine saglik. Opucuk

Yeni bölümlerinizi merakla bekliyorum. Smile
www
Cevapla
#67
(17-07-2011, Saat: 19:40)dbsk_rabia yazdı:
(17-07-2011, Saat: 16:38)ddeerryyaa yazdı: Bir aile herkesin önünde yok oldu...Tipki isteyerek,zevkle 15 yil önce yok ettikleri o aile gibi...

SIYAH
37.BÖLÜM

Gülerek okudum desem yeridir. Keyiften 4 köse oldum. Biggrin
Ellerine saglik. Opucuk

Yeni bölümlerinizi merakla bekliyorum. Smile
Tesekkür ederim canim yorumun için...Begenmene sevindim... OpucukOpucuk Ben de yazarken sanki Hwang ailesi gerçekmis gibi zevkle yazdim onlarin aci çeken hallerini... BiggrinBiggrin
"Işıkları kim kapattı?" Kim Sun Woo-The Equator Man
Cevapla
#68
(17-07-2011, Saat: 19:42)ddeerryyaa yazdı:
(17-07-2011, Saat: 19:40)dbsk_rabia yazdı: Gülerek okudum desem yeridir. Keyiften 4 köse oldum. Biggrin
Ellerine saglik. Opucuk

Yeni bölümlerinizi merakla bekliyorum. Smile
Tesekkür ederim canim yorumun için...Begenmene sevindim... OpucukOpucuk Ben de yazarken sanki Hwang ailesi gerçekmis gibi zevkle yazdim onlarin aci çeken hallerini... BiggrinBiggrin

Bende gerçekmis gibi okudum. Gerçekten harika yaziyorsun. Tekrar ellerine saglik. Opucuk ^^
www
Cevapla
#69
Hell in Heaven
14.Bölüm


-‘Hae Bin… Lütfen gitme…’’ dedi. Arkami döndüm. Henry dikilmis bana bakiyordu. Karanlikti ve yüzünü pek seçemiyordum ama sesi üzgün geliyordu.

-‘Ben…’’ diyebildim sadece Henry sözümü kesmeden önce.

-‘Üzgünüm. Bugün korktugunu biliyorum. Daniel’e seni öldürmesi için izin vermemeliydim. Eger gerçekten sana zarar verseydi…’’ dedi. Yutkundu. Yavas yavas Henry’ye yaklastim. Içeri giren ay isigindan Henry’nin yüzünü azda olsa görebiliyordum artik. Gözleri hiç görmedigim kadar hüzünlüydü. Onu hiç böyle görmemistim. Gülümsedim.

-‘Sorun degil… Eminim baska bir nedeni vardir. Gelmen benim için önemliydi. Tesekkür ederim. Ve bu arada sadece markete çikiyordum. Suzy’le yemek için bir seyler alacaktim.’’ Güldüm. Henry arkasini döndü. Bana baktiginda gerçekten Jessica’yi mi görüyordu? O zaman aci çekiyor olmaliydi. Bunu ben seçmemistim. Henry’ye dogru yürüdüm ve arkadan kollarimi beline sardim.

-‘Jessica’ya benziyormusum. Eger bana baktiginda onu görüyorsan, gerçekten üzgünüm. Sana aci çektirmek istemiyorum. Ama senden ayri kalmakta istemiyorum. Bir sekilde idare edemez miyiz? Biliyorum, beni degil Jessica’yi seviyorsun. Ama ben beklemeye hazirim. Belki hiç olmayacak ama beni sevmeni bekleyecegim.’’

-‘Ama ben hiç yaslanmiyorum Hae Bin… Sense her gün, her yil, daha da büyüyorsun. Sonsuza kadar bekleyemezsin degil mi? Neden Jessica gibi yapip bir insan bulmuyorsun? Senin hayallerin var. Ama biz imkansisiz. Ben bir melegim…’’ dedi titrek bir sesle.

-‘Sen bir meleksin… Sen benim melegimsin Henry… Daha geçen gün sorsalar, bir melegin var olmasina imkânsiz derdim. Yâda bir seytanin beni kaçiracagina ve bir melege âsik olacagima… Ama bak buradayim. Imkânsizliklari kendimiz yaratiriz… Ve dogru söylüyorsun. Yaslaniyorum… Bu yüzden elini çabuk tutsan iyi edersin. Yine de sorun degil. Seni 40 yasimda bile bekleyecegim. Sana âsik olmusken bir insan istemiyorum. Jessica böyle yapmis olabilir. Umurumda degil. Ona benziyor olabilirim ama ben Jessica degilim Henry… Eger beni sevmeyi bir an bile düsünürsen aklina bu gelsin. Ben seni onun gibi birakip gitmeyecegim, beni kovsan bile gitmeyecegim…’’ ona bunlari söyledigim için gerçekten mutluydum. Dün hislerime hakaret etmis olsa bile, beni Daniel’in insafina biraksa bile onu hala ölümüne seviyordum. Deli olabilirim ama gerçek buydu…

-‘Sana zarar versem bile beni sever misin? Nefret etmeyecegine emin misin?’’

-‘Daniel yüzünden pisman hissetmene gerek yok. Biraz kizginim ama senden nefret etmiyorum. Bana zarar versen bile bunun geçerli bir nedeni vardir degil mi? Sonuçta sen meleksin… Hem öyle olmasa bile, yine de seni severim…’’ hala Henry’ye sariliyordum. Henry ellerimden tuttu ve kollarimi belinden çekti. Yüzünü bana döndü. Suana kadar fark etmemistim ama agliyordu. Bir dakika. Agliyor mu? Melekler aglar mi? Öyle olsa bile neden agliyor?

-‘Henry…’’ dedim endiseli bir sesle. Elimi yüzüne götürdüm ve gözünden akan yasi sildim. Henry elimi tuttu. Kalbim çikacak gibiydi.

-‘Eger bu dünyada birlikte olamazsak, söz veriyorum cennette birlikte olacagiz. Ve suan seni seviyorum Hae Bin… Sonsuza kadar, dünyada da cennette de seni sevecegim…’’ dedi. Öylece Henry’ye bakiyordum. Bay Duvar’im, Bay Romanti’ge dönüsmüstü.

Henry elimi yavasça birakti ve basimi iki elinin arasina aldi. Yavas yavas egildi ve dudaklarimdan öptü. Hayatimda hiç hissetmedigim kadar farkli bir duygu yasiyordum. Tamamen farkli… Bu cennet olmaliydi. Huzur ve güven verici. Cennet gibi…

----------

Henry, bir isi oldugunu ve gelecegini söylemisti. Bense bir seyler olmak için disariya çikmistim. Ölecek gibi hissediyordum. Gerçekten Henry beni seviyor muydu? Yoksa bu güzel bir rüya miydi? Aslinda bu kadar mutlu olmama ragmen, bir tarafim ölmek istiyordu. Ya Henry beni sirf Jessica’ya benziyorum diye seviyorsa? Ya beni ben oldugum için degilde bana her baktiginda Jessica’yi gördügü için seviyorsa? Buna gerçekten dayanamazdim…

Açik bir market bulduktan sonra hazir ramen alip eve döndüm. Henry’nin bana verdigi anahtarla içeri girmistim. Henry gelmemisti. Mutfaga girdim ve 2 çift yemek çubugu alip yatak odasina geçtim. Suzy giyinmis beni bekliyordu. Elimdeki poseti Suzy’ye uzattim. Hemen açip yemege baslamisti.

-‘Neden yemek yemek istedin ki?’’

-‘Bilmem. Insan gibi davranmak hosuma gidiyor. Meleksek melegiz. Dünyadayken, melek gibi davranmamiza gerek var mi? Bir yere gitmek için bile yürürüm. Isinlanma tarzi seylere gerek yok degil mi?’’ dedi gülerek. Bende ardindan aci aci güldüm.

-‘Senin bir seyin mi var?’’ dedi.

-‘Yoo… Iyiyim…’’ basimi salladim.

-‘Bak Hae Bin… Benim dünyada ilk arkadasim sensin. Bunun için beynine girmek istemiyorum. Bunun için ne kadar delirsem de ve merak etsemde. Simdi anlatacak misin yoksa beynindeki gereksiz seyleri benim girmem için bosaltir misin?’’ kirpiklerini kirpistirdi. Bu melekler hep böyle mi?

-‘Kafam karisik. Henry beni sevdigini söyledi az önce.’’ Suzy’ye baktim. Suzy saf saf bana bakti ve ardindan kocaman bir kahkaha patlatti.

-‘Henry? Bizim Henry? Rüya görmedigine emin misin?’’ hala gülüyordu. Henry’nin bunu söylemis olmasi tabiî kide sasilmayacak bir sey degildi. Ben bile hala inanamiyorken Suzy’nin kiyameti koparircasina gülmesine kizamadim.

-‘Aslinda rüya olmadigindan emin degilim. Ayakta uyumuyorsam, büyük ihtimalle gerçekten. Ah neyse… Sorun su. Henry’nin basindan beri bana kötü davranmasi büyük ihtimalle Jessica’ya benzerligim yüzündendi. En azindan öyle umuyorum. Simdi beni sevdigini söylüyor. Jessica’ya benzedigim için olabilir mi? Jessica’ya benzedigim için degil Hae Bin oldugum için beni sevsin istiyorum. Sence, birden bunun söylemesinin anlami ne?’’

-‘Çünkü zaman daraliyor…’’ Suzy yüzündeki gülümsemeyi sildi ve basini egip mirildandi…

-‘Ne zamani?’’ dedim anlamamis bir sekilde.

-‘Sey yani… Zamani gelmisti. Bak Hae Bin… Bunu düsünmene gerek yok. Jessica suan cennette, bunun böyle olmasini Henry sagladi. Eger gerçekten onunla olmak isteseydi onu affedip cennete onunla birlikte yasardi. Sana böyle söyledigine göre, seni gerçekten seviyordur. Üstelik bunun bir anda verilmis bir karar olmadigina eminim…’’ elimi tuttu ve gülümsedi.

-‘Bir anlik karar mi? Nasil emin olabiliyorsun?’’

-‘Ben daha önce yaratildim. Ama her melek yaratildiktan bir süre sonra dünyaya iner. Ben Henry’nin sorumlulugu altindaydim. Cennetede böyleydi. Suanda. Henry sen dogdugundan beri seni takip ediyor Hae Bin… Genellikte her zaman senin yaninda olurdu. Cennete geldiginde ise, onun yanina giderdim. Bana seni anlatirdi…’’

-‘Ama anlamiyorum…’’ kafami salladim. Dogdugumdan beri neden Henry yanimda olsun ki? Ogün okulda benim sirama oturmasi bir tesadüf degil miydi?

-‘Cidden bende neden senin ilk yürüyüsünü, ilk anne demeni, ilk okula gidisini dinlemek zorunda oldugumu anlamazdim. Hala neden anlattigini anlamiyorum.’’ Suzy suratini burusturdu ve kafasini salladi.

-‘Hey! Benim hayatimdan bahsediyorsun! Aish! Hale bak melegin agzina sakiz oluyorum…’’ Suzy’nin omzuna vurdum. Ayni anda gülmeye basladik. Biraz garipti. Neden Henry dogdugum günden beri benim takip etsin ki?
www
Cevapla
#70
Rabia'm tek kelimeyle mükemmel olmus... Onay Bu Hae Bin'e yazik ya... Sad Henry arada hatalarin olsa da seviyorum seni... Biggrin Ama bunlara yazik ya...Simdi bunlar kavussa bile muhakkak ayrilacaklar...Henry diyor sonsuza kadar bekleyemezsin diye...Yazik ya bu ikisine...(Her ne kadar Henry'ye olan askimdan arada Hae Bin'e kiskançlik yapip gicik olsam da ask fedakarliktir diyip mutlu olsun istiyorum ikisi de... hystericalhystericalhysterical )
"Işıkları kim kapattı?" Kim Sun Woo-The Equator Man
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi