VAZGEÇİLEMEYEN AŞK
2.SEZON
''Üzerimiz örtüsüz, müziğin sesi kısık, ben seni bağırmak istiyorum
çağıramazken... Her şey bir yana, sen ellerimden yana, onlar anlamaz bizi çünkü kalp tersten yazıldığında plak, içinde şarkılar var ve benim en güzel şarkım sensin Allah'ın belası.''
Ahmet Batman
6.BÖLÜM
Akşam olduğunda en azından babam Hyun’a yatacak bir yer verme lüksünde bulunmuştu. Yatağı güzelce hazırladım fakat yanıma gelip kulağıma fısıltıyla “Acıktım ben” dedi…. Gülümsedim, “şanslısın kaynanan seni seviyormuş” dedim. Kahkaha atarak “Ne sevgi ama” dedi…
Bir tabağa biber dolması, bir parça tavuk koydum .Birazda hemen salata malzemesi çıkarıp yıkadım. “Sen soframı kur KÜLKEDİSİ salata benden” dedi…
“ne demek seni böyle görmüşken…”
“Şimdiden alışma hemen her zaman olmaz. Arada bir yemdekte yaparım sana” dedi doğradığı salatalığın son parçasını ağzına attı.
“Bak sennn…” dedim.
“Sen yemek yaparsın, ben eve bir buket çiçekle yorgun argın gelirim. Sen omuzlarıma masaj yaparsın sonra ben sana kahve yaparım. Yani Külkedisi hayat müşterek bir an olsun beni sevmekten vazgeçmeyeceksin.”
“O an farkettim annnem mutfak kapısında bizi izliyordu. Gözgöze geldik ama hiç görmemiş gibi Hyun’a döndüm.
“Çay demleyim mi?” dedim…
“Çay???” dedi kaşlarını çatarak daha önce denemediği belliydi.“En iyisi yapayım ‘sonra sevgili bana bir çay bile demlemedin deme.”
“Eeee neden tek kişilik hazırladın?” diye sordu sofrayı görünce. “Ben fazla acıkmadım sen gelmeden önce yedim zaten” dedim. Bileğimi nazikçe kavradı “Sen beni hiç dinlemiyorsun ki ama” dedi masaya doğru çekti. Omuzularıma hafifçe bastırarak sandalyeye otutturdu. “ sen yemezsen benim yaptığım salatanın bir anlamı var mı” çatalının ucuyla bir parça alıp ağzıma uzattı…
“Limonu fazla olmuş” dedim gülerek. Kafama hififçe vurarak “Çok güzel hepsini yiyebilirim demen gerekiyordu” gözlerini devirdi “Şapşal seni” dedi.
Gözlerim kocaman açıldı “Şapşal ha…”
“Sen ailenle konuştun mu, ne dediler?” endişeyle gözlerine bakıyordum. Gülümsedi, gözlerinde sıcak, tatlı bir bakış vardı. Elimde değildi ona bakarken herşeyi unutabilirdim...
“Hallettim. Sorun yok Aileni ikna edersek istemeye geleceğiz” dedi…
Beni kendine çekip sarıldı kulağıma fısıltıyla “Şu halini görmelisin gözlerin kocaman açıldı. Pörtlek pörtlek” dedi.
Derin bir kahkaha attım…
***
Ertesi sabah gün daha sakindi. Hyun Joong sabah yataktan kalkar kalkmaz mutfağa geldi. Uykulu, saçları dağınık… Güleç ifadesinde ki bakışları içime içime işliyordu…
Annemin elinde ki peynir tabağını alarak “Size bir önerim var bana kızınızdan vazgeçmem için tek bir sebep söyleyeceksiniz eğer cevap veremezsem, arada kalırsam gideceğim. Hemde iz bırakmadan ama kaybederseniz nikah şekerleri sizden” dedi bilmiş bir ifadeyle alt dudağını hafifçe ıslattı bir cevap bekliyordu. “Tamam çocuk. Sen nasılsa aşkı oyun sanıyorsun”
İkisine de şaşırmıştım…
Güven herşeydi… Ona gözlerim kapalı inanıyorum. Evet zaman gösterecek bize neler yaşayacağımızı ama o yanımda olmadan ölüm uykusuna yatmak istemiyorum…
Bir şairin sözüydü, benim içinse onu tanıdığım günden beri ettiğim tek DUA’m ‘ALLAH’ım benide onunla birlikte affet.'
Annem büyük bir sırıtışla o zaman ilk sorum dedi. “Müslüman olan bir kız müslüman olmayan bir erkekle evlenemez” dedi. Hyun derin bir nefes aldı “Biliyorum zaten müslüman oldum” dedi.
Kulaklarıma inanamadım. Öylece kaldım yerimde “Omooo!!! Şimdi sen-“
“Evet Külkedisi doğru engelleri bir bir kaldırıyorum.”
Neşeli ifadesini kibirli bir gülümsemeye bıraktı “Bu ilk hakkınızdı. Allah’ın hakkı üç derler, son iki hakkınız ve yarın gün batımına kadar süreniz var.”
Sessizliğini hayret dolu bir sözcükle bozan annem ilk kez hayranlıkla baktı Hyun Joong’a…
Yeniden mutfağa giden Hyun Joong elinde bir reçel kavanozuyla geldi… “Hayatımın sonuna kadar burada kahvaltı yapabilirim” dedi. Salondaki sessizlik bozuldu…
Kuzenim “Bence vişneyi denemelisin” diyerek Hyun Joong’un yanına gitti. Babamda kuzenimin peşinden gitti annemle başbaşa kaldık aynı anda güldük…
“Onu sevdin” dedim…
Başını evet anlamında salladı “Ama dikkat et hala 2 hakkım var” dedi sesine pekte oturmayan sahte bir ciddiyetle…
“Ona güvenim tam”
“Ben alış verişe çıkacağım bir saat sonra görüşürüz” dedi…
Sessiz bir onaylamayla peşinde ilerliyordum ki kapıda Hyun Joong bekliyordu…
“Birlikte gitmeyi düşünmüyorsunuz değil mi?” diye sordum anne…
Gülümsedi. “Düşünüyoruz” dedi…
Hyun Joong’un düşüncelerinden…
Yolu ağır adımlarla yürüyorduk. Aramızda çok net olmasada bir sıcaklık vardı. Ne düşündüğünü kestiremiyordum.
Tuğçe’nin kuzeni de bizle geliyordu. Çeviri için…
“Ona aşık mısın?” diye sordu…
“Ben aşka inanmam” dedim bakışları kaygıyla yüzümü buldu… “Çünkü aşk midede kelebek hissi diye anlatılır. Hayır daha fazlası mutlulukla hüzün arası yakıcı bir his görmediğimde özleten, umudumu her daim güçlü kılan… Sonra aşk tutkuyla bağlanmaktı ya onun gözlerine bakamazsam o gün hiçbir şey yolunda gitmiyor… Dokunmazsam ona o anda dağılacakmışım gibi… Aslında bilmiyorum aşk bu mu, değilsede sanırım, biz gibi aşk denilen şey… yakışıyor üzerimize” dedim son iki kelimeyi vurgulayarak…
“Nasıl böyle olabiliyorsun?” dedi ciddi ifadesinde ki boş bakışlarını karşı kaldırıma sabitlemişti… Dağınık düşüncelerini toparlamaya çalışıyordu. “İçimden nasıl geliyorsa öyleyim” dedim gülen bir ifadeyle.
“Peki. 2. soru” dedi.
Başımla onayladım ve gelecek olan soruyu bekledim. “Kızımı anlat bana? Tereddütte düştüğünü hissedersem canını okurum” dedi…
“Hmmm… O tam bir mavi delisi. Kahveleri ve kitapları da unutmadım. Denize aşık… Uzun yolculuklarda müzik dinlemesine rağmen kısa otobüs yolculuklarında kitap okumayı seçer. Çok gülen ve ardında mutlaka ağlayacağım diye söylenir durur. Ağlamaktan utanmaz nasıl hissediyorsa öyle davranır. İstemediği şeyi yapmaya onu zorlayamazsınız. Asi ve inatçıdır… En sevdiği yemek yaprak sarmasıdır.”
Kuzenin işaretiyle sustum ve glecek cevabı bekledim.
“Bu seferde yırttın çocuk” diyor dedi gülerek Büşra(Kuzenin adı)
“Kaldı bir” dedim…
Neşem sesimden taşıyordu…
Büşra gözleri faltası gibi olmuş bir şekilde neredeyse bağırrak konuştu
“Tamam diyor. İkna oldu izin veriyor.!!!”
6.BÖLÜM SONU…