11-06-2017, Saat: 23:06
(Son Düzenleme: 12-06-2017, Saat: 1:06, Düzenleyen: Yüsra JaeJoong.)
Teeming With Creativity, Chef Makes Dining A Work Of Art
Yaratıcılıkla Dolu Şef, Yemek Yemeyi Sanat Çalışması Haline Getiriyor
![[Resim: ok2Mq7.jpg]](https://i.hizliresim.com/ok2Mq7.jpg)
Üstteki resim: Şef Lee Chan-oh Manu Terrace adlı restoranında kendi tablosunun önünde tabağı süslüyor. Lee'nin en son ki restoranı Chanou'nun duvarında da çalışmlarından bazıları görülüyor. her iki restoranı da Fransız yemekleri sunuyor.[PARK SANG-MOON, CHANOU]
Televizyondaki yemek şovlarına çıktıktan sonra yıldızı parlayan Şef, duygularındaki bir tür uyanışın onu yemeğe ve resme olan tutkusunu keşfetmesini sağladığını söylüyor. Avustralya’ya spor pazarlaması okumaya gittiğini ancak sonrasında yemek pişirmeyi istediğini fark etmiş.
Her ikisi de Fransız yemeği veren Manu Terrace ve Chanou’nun Baş aşçısı Lee Chan-oh “Benim için hayatta her şeyin başlangıç noktası yemek yapmak oldu,” diyor. ”Yemek yapmak başka şeyleri üretmem de bana ilham kaynağı oluyor ancak odakta daima yemek yapmak var hayatımda vaktimin büyük bir kısmını o alıyor.”
Renklere olan ilgisi sadece tabakları renklendirmeye değil tuvali de renklendirmeye ona ilham vermiş. Aynı hiç aşçılık eğitimi almadığı gibi resmi de bir geçmişi olmaksızın yapmaya başlamış. Bu iki yeni ilgi alanını Avustralya’da geçirdiği süre zarfında geliştirmiş. Yemek yeme tecrübesini tamamlamak için restoranlarının ikisi için de çizimler yapmış.
![[Resim: BAEBBv.jpg]](https://i.hizliresim.com/BAEBBv.jpg)
“Hayatımda yapmayı dilediğim şeyi yapıyorum, hayatım bir parçası olarak,” diyen Lee yemek yapmanın kariyeri olduğunu resmin ise dinlenmek için olduğunu söylüyor. “Stresten kurtulmak için deniz kenarına kalmaya gitmeye ya da karaokede şarkı söylemeye ihtiyacım yok çünkü yemek ve resim yapmak bana üretmek için yeterli enerjini sağlıyorlar.”
Lee’nin Seoul’den ayrılmadan dünyayı gezmesini sağlayan asıl şey ise onun için ilham kaynağı olmuş sosyal medyadır. Küçük ve büyük sanat galerilerini ya da özgün sanatçıların son çalışmalarını görmek için Instagram hesaplarını dolaşıyor. Sanatçıların çalışmalarına taşımaya çalıştıkları fikirlerden ve kullandıkları renklerden yeni trendleri buluyor.
Boş zamanlarında şef, yetiştirdiği birçok çeşit otun bulunduğu küçük bahçesiyle meşgul oluyor ve burada devamlı olarak elindeki kaynaklarla üretebileceği yeni şeyleri düşünüyor.
Bazı şefler büyük işlerle uğraşırken işin en küçük kısmını bile başkasına devretmezler, Lee de işini benzer şekilde yürütüyor. Lee, hem restoranındaki yemek işlerini denetlemiş, hem de Seoul’deki otel restoranlarında Fransız mutfağından yemekler pişirmiş yılların tecrübeli Fransız şefi Mathieu Moles ile ortak olmuştur.
“Mesleğimi tanımlamak istemiyorum” diyor Lee. “Ben yemeğe tutkusu olan bir sanatçıyım ve yemek ise [ilgi topladığım] ürettiğim şey, dünyanın en iyi şefi veya üç-yıldızlı Michelin şefi olmak gibi bir hedefim yok.”
Büyük hayaller bile kuruyor. Vaktini sadece yemek yapmaya değil aynı zamanda resim yapmaya ve restoran işletmeye de ayırıyor, onun yanındayken parlayabilsinler diye diğer yeteneklerle ortak olmayı düşünüyor. Bir restoran işletmecisi, sanatçı, şef yani ona üretme şansı verecek her şeyi olmayı istiyor.
Bazıları sanatı takip etmesinin tüketildikten sonra hemen kaybolan yemekten daha kalıcı olacak üretimler yapma girişimi olup olmadığını sorgulayabilir. Ancak şef, yapmış olduğu tablolarını zorunlu hissettiğinde tekrar boyayarak meselenin bu olmadığını gösteriyor. İfadelerin anlık olduğunu ve var olana tutunmak yerine kısa ömürlü olan sanatın ona devam etmesi için ilham verdiğini söylüyor.
Her ne kadar televizyonda Fransız yemeği yapan bir şef olarak tanınsa da, ünü evliliği ve boşanması ile ilgili kişisel sorunlarına karşı medyanın istenmeyen ilgisini de getirmiş. Lee şu sıralar televizyona çıkmıyor ancak boşanma sürecini yaşarken dedikodulardan uzakta değişmek ve yemek yapmaya odaklanmak için Seoul’ün güneyinde bulunan ilk restoranından uzakta Chanou adındaki yeni restoranını açtı.
“Yaşadığım zorlukları kabulleniyorum hepsi iyi birer tecrübe idi,”diyor Lee. “Boşanma, yolun sonunda ünüm adına farklı bir rol oynayabilir, özgür ruhlu bir şef olmam gibi.”
Artık televizyondan uzakta olduğundan, yemeklerinin tutkunu olanların restoranına gitmekten başka seçenekleri yok. Genelde mutfakta yemek yapıyor ya da ziyaretçileri karşılıyor. Temalı etkinliklere, partilere ev sahipliği yaparak restoranı Chanou’yu çok amaçlı kültürel bir mekan haline getirmeyi amaçlıyor. Fransız şarap üreticisi Hugel ve Fils burada şarap üreticisi yemeği ve davet sonrası parti düzenlemiştir.
Peki hangi restoranı denemeli? Lee Manu Terrace’ın gerçek benliğini yansıttığını, Chanou’nun ise kıyafetlerini giyindiği yer olduğunu söylüyor.
Kaynak
Yaratıcılıkla Dolu Şef, Yemek Yemeyi Sanat Çalışması Haline Getiriyor
![[Resim: ok2Mq7.jpg]](https://i.hizliresim.com/ok2Mq7.jpg)
Üstteki resim: Şef Lee Chan-oh Manu Terrace adlı restoranında kendi tablosunun önünde tabağı süslüyor. Lee'nin en son ki restoranı Chanou'nun duvarında da çalışmlarından bazıları görülüyor. her iki restoranı da Fransız yemekleri sunuyor.[PARK SANG-MOON, CHANOU]
Televizyondaki yemek şovlarına çıktıktan sonra yıldızı parlayan Şef, duygularındaki bir tür uyanışın onu yemeğe ve resme olan tutkusunu keşfetmesini sağladığını söylüyor. Avustralya’ya spor pazarlaması okumaya gittiğini ancak sonrasında yemek pişirmeyi istediğini fark etmiş.
Her ikisi de Fransız yemeği veren Manu Terrace ve Chanou’nun Baş aşçısı Lee Chan-oh “Benim için hayatta her şeyin başlangıç noktası yemek yapmak oldu,” diyor. ”Yemek yapmak başka şeyleri üretmem de bana ilham kaynağı oluyor ancak odakta daima yemek yapmak var hayatımda vaktimin büyük bir kısmını o alıyor.”
Renklere olan ilgisi sadece tabakları renklendirmeye değil tuvali de renklendirmeye ona ilham vermiş. Aynı hiç aşçılık eğitimi almadığı gibi resmi de bir geçmişi olmaksızın yapmaya başlamış. Bu iki yeni ilgi alanını Avustralya’da geçirdiği süre zarfında geliştirmiş. Yemek yeme tecrübesini tamamlamak için restoranlarının ikisi için de çizimler yapmış.
![[Resim: BAEBBv.jpg]](https://i.hizliresim.com/BAEBBv.jpg)
“Hayatımda yapmayı dilediğim şeyi yapıyorum, hayatım bir parçası olarak,” diyen Lee yemek yapmanın kariyeri olduğunu resmin ise dinlenmek için olduğunu söylüyor. “Stresten kurtulmak için deniz kenarına kalmaya gitmeye ya da karaokede şarkı söylemeye ihtiyacım yok çünkü yemek ve resim yapmak bana üretmek için yeterli enerjini sağlıyorlar.”
Lee’nin Seoul’den ayrılmadan dünyayı gezmesini sağlayan asıl şey ise onun için ilham kaynağı olmuş sosyal medyadır. Küçük ve büyük sanat galerilerini ya da özgün sanatçıların son çalışmalarını görmek için Instagram hesaplarını dolaşıyor. Sanatçıların çalışmalarına taşımaya çalıştıkları fikirlerden ve kullandıkları renklerden yeni trendleri buluyor.
Boş zamanlarında şef, yetiştirdiği birçok çeşit otun bulunduğu küçük bahçesiyle meşgul oluyor ve burada devamlı olarak elindeki kaynaklarla üretebileceği yeni şeyleri düşünüyor.
Bazı şefler büyük işlerle uğraşırken işin en küçük kısmını bile başkasına devretmezler, Lee de işini benzer şekilde yürütüyor. Lee, hem restoranındaki yemek işlerini denetlemiş, hem de Seoul’deki otel restoranlarında Fransız mutfağından yemekler pişirmiş yılların tecrübeli Fransız şefi Mathieu Moles ile ortak olmuştur.
“Mesleğimi tanımlamak istemiyorum” diyor Lee. “Ben yemeğe tutkusu olan bir sanatçıyım ve yemek ise [ilgi topladığım] ürettiğim şey, dünyanın en iyi şefi veya üç-yıldızlı Michelin şefi olmak gibi bir hedefim yok.”
Büyük hayaller bile kuruyor. Vaktini sadece yemek yapmaya değil aynı zamanda resim yapmaya ve restoran işletmeye de ayırıyor, onun yanındayken parlayabilsinler diye diğer yeteneklerle ortak olmayı düşünüyor. Bir restoran işletmecisi, sanatçı, şef yani ona üretme şansı verecek her şeyi olmayı istiyor.
Bazıları sanatı takip etmesinin tüketildikten sonra hemen kaybolan yemekten daha kalıcı olacak üretimler yapma girişimi olup olmadığını sorgulayabilir. Ancak şef, yapmış olduğu tablolarını zorunlu hissettiğinde tekrar boyayarak meselenin bu olmadığını gösteriyor. İfadelerin anlık olduğunu ve var olana tutunmak yerine kısa ömürlü olan sanatın ona devam etmesi için ilham verdiğini söylüyor.
Her ne kadar televizyonda Fransız yemeği yapan bir şef olarak tanınsa da, ünü evliliği ve boşanması ile ilgili kişisel sorunlarına karşı medyanın istenmeyen ilgisini de getirmiş. Lee şu sıralar televizyona çıkmıyor ancak boşanma sürecini yaşarken dedikodulardan uzakta değişmek ve yemek yapmaya odaklanmak için Seoul’ün güneyinde bulunan ilk restoranından uzakta Chanou adındaki yeni restoranını açtı.
“Yaşadığım zorlukları kabulleniyorum hepsi iyi birer tecrübe idi,”diyor Lee. “Boşanma, yolun sonunda ünüm adına farklı bir rol oynayabilir, özgür ruhlu bir şef olmam gibi.”
Artık televizyondan uzakta olduğundan, yemeklerinin tutkunu olanların restoranına gitmekten başka seçenekleri yok. Genelde mutfakta yemek yapıyor ya da ziyaretçileri karşılıyor. Temalı etkinliklere, partilere ev sahipliği yaparak restoranı Chanou’yu çok amaçlı kültürel bir mekan haline getirmeyi amaçlıyor. Fransız şarap üreticisi Hugel ve Fils burada şarap üreticisi yemeği ve davet sonrası parti düzenlemiştir.
Peki hangi restoranı denemeli? Lee Manu Terrace’ın gerçek benliğini yansıttığını, Chanou’nun ise kıyafetlerini giyindiği yer olduğunu söylüyor.
Kaynak