19-06-2017, Saat: 6:34
(Son Düzenleme: 03-07-2017, Saat: 16:54, Düzenleyen: misakichan19.)
Legend Of Silla Human Sacrifices Proven To Be True: Experts Say They Were Killed To Make Sure Building Would Be Firm
Silla’nın İnsan Kurbanı Efsanesinin Gerçekliği Kanıtlandı: Uzmanlar Binalar Sağlam Olsun Diye Kurban Edildiklerini Söylüyor
![[Resim: VM6Xjy.jpg]](https://i.hizliresim.com/VM6Xjy.jpg)
1.resim: Wolseong olarak bilinen Gyeongju, Kuzey Gyeongsang'da bulunan saray kompleksi sit alanında bulunan 1,500 yıl öncesine ait iki insan kalıntısı. 2.resim: sit alanında bulunan kiremitler. 3. resim: Belgeleri yazmak için kullanılan Mokgan da, ya da tahta çubuklar olarak adlandırılır, bulundu. 5. resim: Akademisyenlerin eski bir İran medeniyeti olan Sogdia'ya ait olduğunu söyledikleri kil bebeklerden biri başörtüsü takıyordu. 6. resim: Wolseong'tan çıkarılan kil bebekler. [GYEONGJU ULUSAL KÜLTÜREL MİRAS ENSTİTÜSÜ,YONHAP]
Sözde Emille Çanı Kore’deki ünlü ve ürkütücü bir hikâyeden mi ibaret yoksa gerçekten de doğru olabilir mi?
Hikâyeye göre sekizinci yüzyılda çan yapmak için Silla Hanedanlığı’nın (57 M.Ö.-M.S. 935) insanları bir bebeği kurban ediyorlarmış.
Kraliyet ailesinin emri üzerine zanaatkârlar eşsiz güzel sesli büyükçe bir çan yapmaya uğraşıyorlar fakat başarısız oluyorlarmış.
Ve böylece çanı yaparlarken erimiş metale bir oğlan çocuğunu atarak kurban etmeye karar vermişler. Çan gizemli bir şekilde güzel ses çıkarmaya başlamış. Bazıları sesinin eski Silla dilinde “anne” anlamına gelen “Emille” diyerek çıktığını, Silla insanlarının ise bebeğin annesini çağırdığına inandıklarını söylüyorlar.
Bu çanın resmi olarak ismi Büyük Kral Seongdeok’un Kutsal Çanı’dır. 771’de tamamlandığı bilinmektedir, bu büyük çanın ağırlığı 25 tondur ve 29 numaralı Kore Milli Serveti olarak yerini alır.
Bu insan kurban edilme olayı gerçekten gerçekleşti mi gerçekleşmedi mi uzun yıllardır Kore akademisyenleri tarafından tartışılmaktadır.
Bilim adamların elde ettiği bulgular birbiriyle çelişip, gizemi daha da karmaşık bir hale getirmiş, arkeolojik keşifler ise Silla insanlarının genel bir uygulama olarak insan kurban ettiğini kanıtlamamakta.
İnsanlar için ise bu durum hala bir merak konusu. Bunun nedenlerinden biri ise çanın mistik derin bir ses çıkarması. Çanın yankısı üç dakika sürmektedir. Çağdaş Koreliler her ne kadar bu çanı ve sesi kopyalamaya çalışmışlarsa da hiçbir zaman böyle ses çıkaran bir çan yapmayı başaramamışlardır.
Yani Silla insanları bu harikulade çanı yapmak için gerçekten insan mı öldürdüler?
Koreli arkeologlar Gyeongu, Kuzey Gyeongsang’da bulunan Silla Hanedanlığı saray kompleksi Wolseong’da geçenlerde bir çift insan kalıntısı buldular.
Beşinci yüzyıla ait kalıntılar -biri erkek, diğerinin cinsiyeti henüz teşhis edilememiştir- bu insanların sarayın kale inşaatının yolunda gitmesi ve uzun yıllar sağlam kalması için kurban edilen insanlar olduğu tahmin edilmektedir.
Karşı koymaya dair bir iz yok
Bulunan insanlar yetişkin. Erkek olan 166 cm boyunda diğeri ise 159 cm uzunluğundadır.
Erkek olanın yüzü gökyüzüne dönük iken diğerinin yana doğru ilkine dönüktür.
Yüzleri ağaç kabukları ile vücutları ise yapraklarla örtülmüştür.
Karbon tarihine göre ağaç kabukları beşinci yüzyıla aittir. Ayak uçlarında 4. ve 5. Yüzyılın özelliklerini gösteren dört parça çömlek bulunmuştur. Dokuz metre üzerilerinde bulunan söz konusu kale 5. yy.’da inşa edilmiştir, arkeologlar bu iki kurbanın en az 1,500 yıl öncesine ait olduğuna inanmaktadır.
Bu ay arkeolojik sit alanında yapılan basın açıklamasında Ulusal Kültürel Mirası Araştırma Enstitüsü müdürü Lee Jong-hoon gazetecilere “[Kalıntıları bulduğumuzda]Mart ayıydı,” dedi. “Hepimiz insan kalıntıları bulduğumuza şaşırdık. … efsane olarak aktarılan Silla’nın insan kurban etme geleneği ilk defa arkeolojik anlamda kanıtlanmıştır.”
Arkeologlar, kurbanların kalenin en alt tabakasına yerleştirilmiş ve üzerilerine ağaç kabukları örtülmüş olması ve de etrafta mezar benzeri bir yapının bulunmamasını göz önünde bulundurarak bu insanların Wolseong kalesi için kurban edilen insanlar olduğu sonucuna varmışlardır.
Hiçbir karşı koyma izinin bulunmaması gömülmeden önce öldürüldükleri kanısına doğuruyor. Bilim adamları kalıntılar hakkında daha fazla bilgi edinmek için üç ay veya daha fazla sürecek araştırmaları yürütme aşamasında.
Şu ana kadarki yapılan çalışmalarda, birinin ayağındaki kalıntılardan deri ayakkabılar giydiğini gösteren protein parçacıkları bulduklarını söylüyorlar.
Tarih tekrardan mı yazılıyor?
Araştırmayı yürüten Gyeongju Ulusal Kültürel Mirası Araştırma Enstitüsünden Park Yun-jeong nemli bir yerde bulunmalarına rağmen kalıntıların oldukça iyi durumda kaldıklarını belirtti. Kazı alanını genişletmelerinden ötürü daha fazla insan kalıntısı bulmayı bekleyip beklemedikleri sorulduğunda ise böyle bir ihtimalin olduğu söylendi.
Silla Hanedanlığının mimari yapılar yapılırken insan kurban ettiğini anlatan resmi tarihi bir kayıt bulunmamaktadır.
Ancak, 2000 yılında, Gyeongju’daki kuyu alanında baş aşağı döndürülmüş bir oğlan çocuğu kalıntısı bulunmuştur, bu da insan kurban edilmesi ihtimalini arttırmıştır. Bu durum ünlü Silla hikayesi 7. yy.’a ait Büyük Kral Seongdeok’un Kutsal Çanı ile iki kat artmış, bazı insanlar basma kalıp bir sözden ibaret olduğuna inanmaktadır.
Tarihçilere göre kuyunun hikayesi belki biraz daha farklı olabilirmiş, kuyuyu kapatıp terk etmelerinden Sillalıların yaptıkları ayinin gereği olarak bir oğlan çocuğunu kurban ettikleri anlaşılmaktadır.
Joseon dönemine(1392-1910) ait Goryeo (918-1392) ile ilişkili başka bir kayıt bulunmakta ve burada Goryeo döneminde kralın halktan bir çocuğu alıp yapılacak saray inşaatının zemin taşının altına gömdüğüne dair söylentiler bulunmaktadır.
Ayrıca Kore’nin Gimje, Kuzey Jeolla gibi bazı bölgelerinde yeni yapılan inşaatın zemin taşının altına biri gömülürse binanın yıkılmayacağına dair bir efsane de vardır.
Komşu Çin’de Shang Hanedanlığında(1,600-1,046 M.Ö.) insanlar geniş ölçekli bina inşaatlarında insan kurban etme yoluna gitmişler, her ne kadar kurbanların kafaları koparılmış şekilde bulunsa da.
Yabancı kil bebekler
Arkeologlar eski İran medeniyet olan Sogdia’ya ait olduğuna inandıkları içlerinden birinin başında başörtüsü bulunan 6. yy.’a ait kil bebekler bulmuşlardır.
Silla Batı ile aktif ticaret yapmasıyla bilinir bu kil bebekler ise Orta Doğu’da bulunan insanlara benzemektedir ancak son bulunan bebekler en eski olanlardır.
Wolseong’dan aralarında uzun mısır şekilli şapkası olan at sürücüsü, abartılı erkek organı olan bir adam ve dansçıların da bulunduğu kil bebekler bulundu.
Wolsong, Kore Tarihi sit alanı No. 16 ve Unesco Dünya Mirası Sit alanı ortalama 200,000 metre kare alan genişliğindedir ve Inwang-dong, Gyeongju’da bulunmaktadır.
İsmi tam olarak Ay Şatosu anlamına gelmektedir. Göğe benzeyen coğrafik özellikleri olmasından bu şekilde çağrılır.
Aynı nedenden ötürü Banwolseong yani Yarım Ay Şatosu diye de bilinir.
Tarihi önemine rağmen Wolseong bölgesi uzun bir süre araştırmalardan uzak kalmıştır. Aslında Silla sarayının ne zaman yapıldığı ve yıkıldığı net olarak bilinmemektedir. 1915 yılında Japon bir arkeolog kale yakınlarında tahıllar, kap kacak, hayvan kemikleri ve dişleri ortaya çıkarmıştır. Ancak şu an kalıntıların nerede olduğu belirsizdir.
1979 ve 1980 yılları arasında Kore hükümeti doğu yakasında bir kapının varlığını ve kale yanında Haeja adında bir savunma binası olduğunu doğrulamıştır. Hükümet aynı zamanda sit alanı yakınlarında birçok bina ve kuyunun olduğunu da doğrulamıştır. En son yapılan araştırmalar- ki bu araştırma on yıl alacak gibi görünüyor- 2014 yılında başlamıştır.
Kaynak
Silla’nın İnsan Kurbanı Efsanesinin Gerçekliği Kanıtlandı: Uzmanlar Binalar Sağlam Olsun Diye Kurban Edildiklerini Söylüyor
![[Resim: VM6Xjy.jpg]](https://i.hizliresim.com/VM6Xjy.jpg)
1.resim: Wolseong olarak bilinen Gyeongju, Kuzey Gyeongsang'da bulunan saray kompleksi sit alanında bulunan 1,500 yıl öncesine ait iki insan kalıntısı. 2.resim: sit alanında bulunan kiremitler. 3. resim: Belgeleri yazmak için kullanılan Mokgan da, ya da tahta çubuklar olarak adlandırılır, bulundu. 5. resim: Akademisyenlerin eski bir İran medeniyeti olan Sogdia'ya ait olduğunu söyledikleri kil bebeklerden biri başörtüsü takıyordu. 6. resim: Wolseong'tan çıkarılan kil bebekler. [GYEONGJU ULUSAL KÜLTÜREL MİRAS ENSTİTÜSÜ,YONHAP]
Sözde Emille Çanı Kore’deki ünlü ve ürkütücü bir hikâyeden mi ibaret yoksa gerçekten de doğru olabilir mi?
Hikâyeye göre sekizinci yüzyılda çan yapmak için Silla Hanedanlığı’nın (57 M.Ö.-M.S. 935) insanları bir bebeği kurban ediyorlarmış.
Kraliyet ailesinin emri üzerine zanaatkârlar eşsiz güzel sesli büyükçe bir çan yapmaya uğraşıyorlar fakat başarısız oluyorlarmış.
Ve böylece çanı yaparlarken erimiş metale bir oğlan çocuğunu atarak kurban etmeye karar vermişler. Çan gizemli bir şekilde güzel ses çıkarmaya başlamış. Bazıları sesinin eski Silla dilinde “anne” anlamına gelen “Emille” diyerek çıktığını, Silla insanlarının ise bebeğin annesini çağırdığına inandıklarını söylüyorlar.
Bu çanın resmi olarak ismi Büyük Kral Seongdeok’un Kutsal Çanı’dır. 771’de tamamlandığı bilinmektedir, bu büyük çanın ağırlığı 25 tondur ve 29 numaralı Kore Milli Serveti olarak yerini alır.
Bu insan kurban edilme olayı gerçekten gerçekleşti mi gerçekleşmedi mi uzun yıllardır Kore akademisyenleri tarafından tartışılmaktadır.
Bilim adamların elde ettiği bulgular birbiriyle çelişip, gizemi daha da karmaşık bir hale getirmiş, arkeolojik keşifler ise Silla insanlarının genel bir uygulama olarak insan kurban ettiğini kanıtlamamakta.
İnsanlar için ise bu durum hala bir merak konusu. Bunun nedenlerinden biri ise çanın mistik derin bir ses çıkarması. Çanın yankısı üç dakika sürmektedir. Çağdaş Koreliler her ne kadar bu çanı ve sesi kopyalamaya çalışmışlarsa da hiçbir zaman böyle ses çıkaran bir çan yapmayı başaramamışlardır.
Yani Silla insanları bu harikulade çanı yapmak için gerçekten insan mı öldürdüler?
Koreli arkeologlar Gyeongu, Kuzey Gyeongsang’da bulunan Silla Hanedanlığı saray kompleksi Wolseong’da geçenlerde bir çift insan kalıntısı buldular.
Beşinci yüzyıla ait kalıntılar -biri erkek, diğerinin cinsiyeti henüz teşhis edilememiştir- bu insanların sarayın kale inşaatının yolunda gitmesi ve uzun yıllar sağlam kalması için kurban edilen insanlar olduğu tahmin edilmektedir.
Karşı koymaya dair bir iz yok
Bulunan insanlar yetişkin. Erkek olan 166 cm boyunda diğeri ise 159 cm uzunluğundadır.
Erkek olanın yüzü gökyüzüne dönük iken diğerinin yana doğru ilkine dönüktür.
Yüzleri ağaç kabukları ile vücutları ise yapraklarla örtülmüştür.
Karbon tarihine göre ağaç kabukları beşinci yüzyıla aittir. Ayak uçlarında 4. ve 5. Yüzyılın özelliklerini gösteren dört parça çömlek bulunmuştur. Dokuz metre üzerilerinde bulunan söz konusu kale 5. yy.’da inşa edilmiştir, arkeologlar bu iki kurbanın en az 1,500 yıl öncesine ait olduğuna inanmaktadır.
Bu ay arkeolojik sit alanında yapılan basın açıklamasında Ulusal Kültürel Mirası Araştırma Enstitüsü müdürü Lee Jong-hoon gazetecilere “[Kalıntıları bulduğumuzda]Mart ayıydı,” dedi. “Hepimiz insan kalıntıları bulduğumuza şaşırdık. … efsane olarak aktarılan Silla’nın insan kurban etme geleneği ilk defa arkeolojik anlamda kanıtlanmıştır.”
Arkeologlar, kurbanların kalenin en alt tabakasına yerleştirilmiş ve üzerilerine ağaç kabukları örtülmüş olması ve de etrafta mezar benzeri bir yapının bulunmamasını göz önünde bulundurarak bu insanların Wolseong kalesi için kurban edilen insanlar olduğu sonucuna varmışlardır.
Hiçbir karşı koyma izinin bulunmaması gömülmeden önce öldürüldükleri kanısına doğuruyor. Bilim adamları kalıntılar hakkında daha fazla bilgi edinmek için üç ay veya daha fazla sürecek araştırmaları yürütme aşamasında.
Şu ana kadarki yapılan çalışmalarda, birinin ayağındaki kalıntılardan deri ayakkabılar giydiğini gösteren protein parçacıkları bulduklarını söylüyorlar.
Tarih tekrardan mı yazılıyor?
Araştırmayı yürüten Gyeongju Ulusal Kültürel Mirası Araştırma Enstitüsünden Park Yun-jeong nemli bir yerde bulunmalarına rağmen kalıntıların oldukça iyi durumda kaldıklarını belirtti. Kazı alanını genişletmelerinden ötürü daha fazla insan kalıntısı bulmayı bekleyip beklemedikleri sorulduğunda ise böyle bir ihtimalin olduğu söylendi.
Silla Hanedanlığının mimari yapılar yapılırken insan kurban ettiğini anlatan resmi tarihi bir kayıt bulunmamaktadır.
Ancak, 2000 yılında, Gyeongju’daki kuyu alanında baş aşağı döndürülmüş bir oğlan çocuğu kalıntısı bulunmuştur, bu da insan kurban edilmesi ihtimalini arttırmıştır. Bu durum ünlü Silla hikayesi 7. yy.’a ait Büyük Kral Seongdeok’un Kutsal Çanı ile iki kat artmış, bazı insanlar basma kalıp bir sözden ibaret olduğuna inanmaktadır.
Tarihçilere göre kuyunun hikayesi belki biraz daha farklı olabilirmiş, kuyuyu kapatıp terk etmelerinden Sillalıların yaptıkları ayinin gereği olarak bir oğlan çocuğunu kurban ettikleri anlaşılmaktadır.
Joseon dönemine(1392-1910) ait Goryeo (918-1392) ile ilişkili başka bir kayıt bulunmakta ve burada Goryeo döneminde kralın halktan bir çocuğu alıp yapılacak saray inşaatının zemin taşının altına gömdüğüne dair söylentiler bulunmaktadır.
Ayrıca Kore’nin Gimje, Kuzey Jeolla gibi bazı bölgelerinde yeni yapılan inşaatın zemin taşının altına biri gömülürse binanın yıkılmayacağına dair bir efsane de vardır.
Komşu Çin’de Shang Hanedanlığında(1,600-1,046 M.Ö.) insanlar geniş ölçekli bina inşaatlarında insan kurban etme yoluna gitmişler, her ne kadar kurbanların kafaları koparılmış şekilde bulunsa da.
Yabancı kil bebekler
Arkeologlar eski İran medeniyet olan Sogdia’ya ait olduğuna inandıkları içlerinden birinin başında başörtüsü bulunan 6. yy.’a ait kil bebekler bulmuşlardır.
Silla Batı ile aktif ticaret yapmasıyla bilinir bu kil bebekler ise Orta Doğu’da bulunan insanlara benzemektedir ancak son bulunan bebekler en eski olanlardır.
Wolseong’dan aralarında uzun mısır şekilli şapkası olan at sürücüsü, abartılı erkek organı olan bir adam ve dansçıların da bulunduğu kil bebekler bulundu.
Wolsong, Kore Tarihi sit alanı No. 16 ve Unesco Dünya Mirası Sit alanı ortalama 200,000 metre kare alan genişliğindedir ve Inwang-dong, Gyeongju’da bulunmaktadır.
İsmi tam olarak Ay Şatosu anlamına gelmektedir. Göğe benzeyen coğrafik özellikleri olmasından bu şekilde çağrılır.
Aynı nedenden ötürü Banwolseong yani Yarım Ay Şatosu diye de bilinir.
Tarihi önemine rağmen Wolseong bölgesi uzun bir süre araştırmalardan uzak kalmıştır. Aslında Silla sarayının ne zaman yapıldığı ve yıkıldığı net olarak bilinmemektedir. 1915 yılında Japon bir arkeolog kale yakınlarında tahıllar, kap kacak, hayvan kemikleri ve dişleri ortaya çıkarmıştır. Ancak şu an kalıntıların nerede olduğu belirsizdir.
1979 ve 1980 yılları arasında Kore hükümeti doğu yakasında bir kapının varlığını ve kale yanında Haeja adında bir savunma binası olduğunu doğrulamıştır. Hükümet aynı zamanda sit alanı yakınlarında birçok bina ve kuyunun olduğunu da doğrulamıştır. En son yapılan araştırmalar- ki bu araştırma on yıl alacak gibi görünüyor- 2014 yılında başlamıştır.
Kaynak