yukari
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Dünya Su Günü (22 Mart)
#1
Suyun hayatimizdaki yeri :

BM Genel Kurulu Aralik 2003'te yaptigi 58. oturumunda aldigi karar ile 2005 yilinin 22 Mart gününden baslayarak 2015 yilina kadar on yil süreyle dünya su günü temasinin "Water For Life" ( Yasam Için Su ) olmasini kararlastirmistir. BM ayrica bu on yillik sürenin "Eylem Için On Yil" olmasini tavsiye ederek bu süre içerisinde konunun seminer ve konferans gündemlerinden suyu korumaya yönelik etkin eylemlere aktarilmasini saglamayi amaçlamistir.

Yeryüzündeki suyun %97’si tuzludur. Geriye kalan ve büyük bir bölümü Kuzey ve Güney Kutuplarinda buzullar içinde donmus olan %3’lük tatli su kaynaklari için insanlar, bitkiler, yaban hayat, tarim ve sanayi rekabet etme durumundadirlar. Son 10 yilda bu kisitli su arzi üzerindeki küresel su talebi 6 – 7 kat artmistir; bu oran dünya nüfusu artis oraninin iki katindan fazladir. Öte yandan, dünya nüfusunun 2025’de 8,3 milyara, 2050’de ise 10–12 milyara ulasacagi tahmin edilmektedir. Halen, yoksullar basta olmak üzere, dünyada 2,4 milyar insan yetersiz ve kalitesiz su nedeniyle sagliksiz kosullarda yasamaktadir. Dünyanin birçok bölgesinde yasanmakta olana kirsal alanlardan kentlere göç, çok sayida insanin yeterli saglik hizmetlerinden, güvenli içme suyundan, çevresel olarak güvenli yasam kosullarindan yoksun alanlarda yasamalarina sebep olmaktadir.

Uluslararasi kuruluslar, yukarida bir kismi sözü edilen sorunlara çözüm arayislari çerçevesinde insan sagligi, gida güvenligi, endüstriyel gelisme ve eko-sistemlerin korunmasi için su kaynaklarinin daha etkin bir biçimde kullanilmasi ve yönetilmesinin gerekliligine dikkat çekmistir. BM sistemi içinde yer alan birçok uzman kurulusun (UNDP, FAO, UNICEF, UNESCO, WHO, WMO) girisimi ile bir seri uluslararasi konferans çerçevesinde etkin ve adil su kaynaklari kullanimi tartisilmis ve gözden geçirilmistir. Bu konferanslar arasinda:

1972 Stockholm BM Insan ve Çevre Konferansi,
1977 Mar del Plata BM Su Konferansi,
1991 Delft BM Kalkinma Programi Sempozyumu: Su Sektöründe Kapasite Gelistirme,
1992 Dublin Su ve Çevre Uluslararasi Konferansi,
1992 BM Çevre ve Kalkinma Konferansi sayilabilir.

Birbirini takip eden tüm bu konferanslarin sonucunda su kaynaklarinin etkin ve adil kullanimina iliskin bir dizi ilke ve normlar ortaya çikmistir.

Bir yandan tarim, içme suyu ve sanayi arasinda bir yandan da bu sektörler ve dogal hayat arasinda su kullanimina iliskin rekabet giderek artmaktadir. 1990’larin ortalarina gelindiginde giderek daha çok bölge ve ülkenin su kitligi ile karsilasmasi ile dünyada su kaynaklari yönetiminde bütüncül yaklasimlarin benimsenmesinin gerekliligi ortaya çikmistir. Dublin ve Rio ilkelerini ve "Bütüncül Su Kaynaklari Yönetimi" olarak tanimlanan bir dizi ilkeyi eyleme dönüstürmek amaciyla Dünya Su Konseyi (WWC) ve Küresel Su Ortakligi (GWP) gibi uluslararasi sivil toplum kuruluslari kurulmustur. Bu kuruluslar, politika-yapicilar ve kullanicilar gibi baslica paydaslar arasinda su ile ilgili sorunlara yönelik ilgiyi artirmaya; ilgili aktörler arasinda ortakliklar kurulmasina ve ulusal, bölgesel ve yerel düzeyde bütüncül su kaynaklari yönetimine iliskin eylemlerin gerçeklesmesine yönelik faaliyetlerde bulunmaktadirlar.

Türkiye su zengini bir ülke degildir. Uzmanlar ülkemizin 107 milyar m3 su arzina sahip oldugunu vurgulasalar da, mevcut su kaynaklari zaman ve mekâna göre düzensiz dagilmistir. Öte yandan ortalama 1300 m3 kisi basina düsen su miktari ile ülkemiz uluslararasi ölçütlere göre su sikintisi çeken ülkeler içinde degerlendirilebilmektedir. Türkiye, sosyo-ekonomik kalkinma hedefleri dogrultusunda su kaynaklarini gelistirme projelerine öncelik vermistir. Güneydogu Anadolu Projesi (GAP) ülkemizin görece yoksul ve geri kalmis bir bölgesinde su, toprak ve insan kaynaklarinin kalkinma amacina yönelik gelistirilmesi ve kullanilmasina dönük bir dizi fiziki, sosyal, ekonomik ve kültürel proje ve faaliyetleri kapsamaktadir.

Dünyada birçok bölgede, son elli yilda, ekonomik büyüme hedefleri dogrultusunda ileri teknolojilerin, yöntemlerin ve tekniklerin kullanimina yönelik girisimleri gözlemledik. Öte yandan bu hizli büyüme süreci içinde ayni girisimler, sosyal esitsizlik, çevresel yikim ve ekolojik dengenin temelden sarsilmasi gibi olgularla mücadelede basarisiz kaldilar. Küresel düzeyde kalkinmaya yönelik gözlemledigimiz bu gelismeler, kalkinmaya iliskin genel yaklasimlarimizda ve GAP’a özgü olarak izledigimiz kalkinma politikalarinda yeni anlayislarin benimsenmesine yol açmistir. Nitekim 1990’larin ilk yillarindan buyana, GAP bölgesinde kalkinmaya iliskin faaliyetler GAP Bölge Kalkinma Idaresi’nin öncülügünde "sürdürülebilir kalkinma" yaklasimi dogrultusunda yürütülmektedir. Güneydogu Anadolu Projesi’nin nihai hedefi, bölgede yasayan halkin potansiyel ve tercihlerini eksiksiz bir biçimde yasama geçirebilecekleri bir ortam yaratmaktir. GAP, su ve toprak kaynaklari gibi bölgede yasamin her unsuruna temel teskil eden kaynaklari etkin ve adil bir biçimde gelistirmeye ve kullanmaya yönelik faaliyetler çerçevesinde kadin, erkek, genç, çocuk, mevcut tüm bölge halki ve gelecek kusaklar için seçenekleri ve olanaklari genisletmeyi hedeflemektedir.

Yalnizca ekonomik büyüme hedefli kalkinma yaklasimlarindan farkli olarak, sürdürülebilir kalkinma, insani, kalkinmanin hem araci hem de amaci olarak odak noktaya koyar. Bölge halkinin sosyal ve ekonomik gönence erisimine yönelik projelere öncelik verir. GAP çerçevesindeki esit, adil, cinsiyet dengeli proje uygulamalari, suyun etkin kullanimina ve katilimciliga dayali sulama modelleri, kalkinmanin alt yapisini olusturan fiziki projelerin, sosyal yapiya, çevreye ve kültür varliklarina yönelik zararlarini minimuma indirmeye çalisan projeler, kadinlar, baraj göllerinden etkilenen nüfus, çocuklar, gençler, topraklari sulama alani disinda bulunan çiftçiler gibi dezavantajli gruplarin, kalkinmadan olumsuz etkilenmemelerini ve yaratilacak refahin ekonomik geçerliligini gözeten uygulamalarin tümü sürdürülebilir insani kalkinma yaklasimi içinde degerlendirilmelidir.

Öyleyse haydi bizler de suyumuza sahip çikalim. Onu dikkatli kullanmaya, israf etmemeye ve onu korumaya çalisalim. Iste size bazi tavsiyeler:

• Çamasir makinenizi veya bulasik makinenizi tam dolu iken çalistiriniz.
• Duslarinizi kisa aliniz ve dusunuza akis debisi düsük olan dus basliklari takiniz.
• Tiras olurken veya dislerinizi firçalarken suyu açik birakmayiniz.
• Musluklarinizda su sizintilarini önemseyin.
• Sizinti yoluyla israf olan su miktarlari çok büyük miktarlara ulasabilmektedir.
• Armatürlerinizi ve tesisatinizi sizintilara karsi kontrol ettiriniz.
• Bahçenizde bitkilerinizi sabah serinliginde, buharlasmanin minimum oldugu saatte sulayin.
• Tuvalet sifonlari en çok su israfi yapilan yerlerden birisidir.
• Tuvalet sifonlarinizi gerekmedikçe çekmeyiniz.
• Suyu çesmeden içen yerlerde boruda isinan su sebebi ile su soguyuncaya kadar bosa akitilir.
• Suyu bosa akitmak yerine sogutmak için buz kullanin.
• Evlerinizde su tasarrufu saglayacak özellikte armatürler kullanin.
• Armatür satin alirken su tasarrufu saglayici özelligi olup olmadigini arastirin.
• Bulasiklarinizi elle yikadiginizda durulamak için direkt çesmeden akarsu kullanmayiniz.
• Önce legende köpügü akittiktan sonra suyunuzu kisik seviyede açiniz ve durulayiniz.
• Durulamaya ara verdiginiz durumlarda suyunuz kapatmayi ihmal etmeyiniz.
• Meyve ve sebzelerinizi çesmeden akan su yerine uygun bir kapta yikayiniz.
Cevapla
#2
[Resim: afis3um6.jpg]
[Resim: afissu1wc9.jpg]
[Resim: damlapf8.jpg]
Cevapla
#3
boyle onemli bir konuda bilgi verildigine sevindim tesekkurler sularimiza sahip çikmaliyiz
Cevapla
#4
paylasim için tesekkürler Smile
www
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi