Abdullah Doğan'dan Kore Notları.
Kore'den haber var. Abdullah DOĞAN'ın Kore Notları yazılarına başlıyoruz. İşte ilki.
Medeniyet; çok kullanılan gider araçlarının ucuzlatılmasıdır bir anlamda. Örneğin, gelişmiş ülkelerde telefon, su, internet gibi toplu kullanılan giderler hesaplıdır. Kore bir yönüyle yakasından yakalamış medeniyeti…Özellikle telefonla konuşmanın ucuzluğu ilk etapta Kore’ye yeni gelenlerin ilgisini çekecektir .
Dikkat ederseniz yerel ve genel hemen bütün amblem ve işaretleri yuvarlak uçludur Kore’nin. Bayraklarından, tapınaklarındaki mistik sembollere kadar… İnsanlarıyla özdeşleşmiş sanki simgeleri. Aynen Kore insanı da esnekliğiyle hoşgörüye açık bir millet. Havaalaında girişte ve vize alırkenki çıkartılan zorlukları saymazsak şu ana dek belirgin sivrilik veya aşırılıklarına rastlamadım.
2002 Dünya Kupasının Kore-Japonya işbirliği ile yapılması bu ülke için müthiş bir reklam olmuş. İstatistiklerin diline göre daha bir kaç yıl once Kore’ye gelen turist sayısı şimdinin rakamlarının 4-5 kat altında. Özellikle Türkler için ideal bir mekan olabiliyor Kore. Bizimle Dünya Kupası’nda oynadıkları 3. lük maçı şu ana kadar fair play adına oynanmış dünyanın en önemli maçlarından biri olma özelliği taşıyor.
Bazen 2002 Dünya Kupasını göz önünden şöyle bir geçirince sanki bütün maçların oynanışı Kore-Türkiye dostluğunu pekiştirmek için sonuçlanmış. Lütfen son söylediğimi düşünün ve onlara neden hoşgörülü bir millet olarak nitelediğimi bir kez daha anlayın.
“İstanbul’da bir turnuva maçında Türk Milli Futbol takımının 3. lük için oynanan maçta 3-2 yenildiğini düşünün. Aynı sevgiyi ve hoşgörüyü biz gösterirmiydik onlara. Buraya geldiğimden beri “Türküm” dediğimde hemen bana el ele, kol kola sonuçlanan o maçtan söz ediyor herkes.
Bir şey daha ekleyeyim: Kore’deki hemen bütün spor programlarının jenerik videosunda o maçın sonundaki görüntüler yayınlanıyor hala…
Kore Savaşı’ndan bu yanada bize ayrı bir bakışları var Korelilerin. “Sen Türkmüsün?” sorsuna yavaş yavaş alışmaya başladım.
Netice olarak kökümüz incelendiğinde uzak olmayan akrabalarımızdan olan Kore halkı sıcakkanlı ve uygar bir topluluk görünümünde. (En azından şimdilik ben öyle görüyorum.)
Gözlemlerimi yazmaya devam edeceğim. Bir daha ki yazımda çok önemli ritüellerden bahsedeceğim sizlere, şimdiden müjdeleyeyim…
Son olarak da ilk defa gelmeyi düşünenlere mühim bir tavsiyem olacak: Sakın ne etinden yapıldığını bilmediğiniz şeyleri yemeye kalkmayın!: )
Kaynak / Source
Kore'den haber var. Abdullah DOĞAN'ın Kore Notları yazılarına başlıyoruz. İşte ilki.
Medeniyet; çok kullanılan gider araçlarının ucuzlatılmasıdır bir anlamda. Örneğin, gelişmiş ülkelerde telefon, su, internet gibi toplu kullanılan giderler hesaplıdır. Kore bir yönüyle yakasından yakalamış medeniyeti…Özellikle telefonla konuşmanın ucuzluğu ilk etapta Kore’ye yeni gelenlerin ilgisini çekecektir .
Dikkat ederseniz yerel ve genel hemen bütün amblem ve işaretleri yuvarlak uçludur Kore’nin. Bayraklarından, tapınaklarındaki mistik sembollere kadar… İnsanlarıyla özdeşleşmiş sanki simgeleri. Aynen Kore insanı da esnekliğiyle hoşgörüye açık bir millet. Havaalaında girişte ve vize alırkenki çıkartılan zorlukları saymazsak şu ana dek belirgin sivrilik veya aşırılıklarına rastlamadım.
2002 Dünya Kupasının Kore-Japonya işbirliği ile yapılması bu ülke için müthiş bir reklam olmuş. İstatistiklerin diline göre daha bir kaç yıl once Kore’ye gelen turist sayısı şimdinin rakamlarının 4-5 kat altında. Özellikle Türkler için ideal bir mekan olabiliyor Kore. Bizimle Dünya Kupası’nda oynadıkları 3. lük maçı şu ana kadar fair play adına oynanmış dünyanın en önemli maçlarından biri olma özelliği taşıyor.
Bazen 2002 Dünya Kupasını göz önünden şöyle bir geçirince sanki bütün maçların oynanışı Kore-Türkiye dostluğunu pekiştirmek için sonuçlanmış. Lütfen son söylediğimi düşünün ve onlara neden hoşgörülü bir millet olarak nitelediğimi bir kez daha anlayın.
“İstanbul’da bir turnuva maçında Türk Milli Futbol takımının 3. lük için oynanan maçta 3-2 yenildiğini düşünün. Aynı sevgiyi ve hoşgörüyü biz gösterirmiydik onlara. Buraya geldiğimden beri “Türküm” dediğimde hemen bana el ele, kol kola sonuçlanan o maçtan söz ediyor herkes.
Bir şey daha ekleyeyim: Kore’deki hemen bütün spor programlarının jenerik videosunda o maçın sonundaki görüntüler yayınlanıyor hala…
Kore Savaşı’ndan bu yanada bize ayrı bir bakışları var Korelilerin. “Sen Türkmüsün?” sorsuna yavaş yavaş alışmaya başladım.
Netice olarak kökümüz incelendiğinde uzak olmayan akrabalarımızdan olan Kore halkı sıcakkanlı ve uygar bir topluluk görünümünde. (En azından şimdilik ben öyle görüyorum.)
Gözlemlerimi yazmaya devam edeceğim. Bir daha ki yazımda çok önemli ritüellerden bahsedeceğim sizlere, şimdiden müjdeleyeyim…
Son olarak da ilk defa gelmeyi düşünenlere mühim bir tavsiyem olacak: Sakın ne etinden yapıldığını bilmediğiniz şeyleri yemeye kalkmayın!: )
Kaynak / Source
