01-08-2016, Saat: 13:11
Korea-Fans 8th Traditional Best Short Story Competition (Voting)
<Korea-Fans 8. Geleneksel En İyi Kısa Hikaye Yarışması (Oylama)>
1. Yarışmacı / 1st Competitor
2. Yarışmacı / 2nd Competitor
<Korea-Fans 8. Geleneksel En İyi Kısa Hikaye Yarışması (Oylama)>
1. Yarışmacı / 1st Competitor
BİRKAÇ SİHİRLİ ADIM
Rüzgarın ılık dokunuşunu iliklerimde hissettiğimde kendimi büyüleyici bir manzaranın ortasında buldum, kafamı kurcalayan sorular kendini ara sıra manzaranın etkisine bırakıyor beni o an tüm kainattan koparıyordu. Bir kaç adım attım ve nerede olduğuma dair küçük bir araştırmaya koyuldum, etrafta rengarenk çiçeklerden başka bir şey göremiyordum ardı ardına gelen adımlarım kendini koşmaya bıraktı ve beni bir anda dağların eteklerinden koca bir metropole attı. Yüzümde oluşan gülümseme belki de bu ilginç uyumun bende yarattığı bir etkiydi? Atacağım bir kaç adımın çiçeklerle dolu bir alandan koca bir metropole uzanacağını kim bilebilirdi ki belki de bir kaç adım daha atarsam başka bir yere ulaşabilirdim.. Ama önce bu metropol şehrinin sihirli gizemini çözmeye karar vermiş ve sokaklarında dolaşmaya başlamıştım, bir sürü insan, farklı giyim stilleriyle göz alıcı bir görsel şölen katıyordu aynı zamanda tarihin görkemli atmosferi şehrin peşini bırakmamıştı, bu tutkulu atmosfer belki de beni atacağım birkaç adımla farklı bir noktaya götürebilirdi.. Bu fantastik düşüncemi gerçekleştirmek ne kadar tuhaf olabilirdi ki olmayacağını bilsem de beni gülünç bir duruma düşürmez diye düşünürken farkına varmadan kendimi kaptırmış ve birkaç adım kendini koşmaya ardından farklı bir mekana sürüklemişti.
Gözlerimde ki ışıltılı perde kalktığında kendimi bir tapınağın bahçesinde buldum, etraftaki gizem o kadar muhteşemdi ki içimde daha önce hissetmediğim bir heyecan oluştu. Tapınağın etrafını saran küçük yeşillik, duvarlarında ki çatlaklar da gizlenen anılar, heybetli görüntüsünün altında ki sıcaklık bana kendi topraklarımda ki içtenliği sunuyordu. Geldiğim bu ülkenin ismini hiç sorgulamamış olsam da sanki daha önce gelmiş bir hisse kapılmıştım. Kulaklarım da sayısız dualar, dilekler aralarında fısıldaşırken etrafımda beliren rengarenk baloncuklar bana başka bir yeri daha simgeliyordu. Tapınağa gelmeden önce hissettiğim ağır duygular kendini bu sefer kıpır kıpır bir gençlik duygularına bırakıyordu bu da şimdi ki gideceğim noktanın bana buradan çok daha renkli ve enerjik bir yer olacağının minik bir habercisiydi. Bundan sonrasını tahmin etmek sanırım sizler için de artık zor olmasa gerek değil mi? Evet o sihirli adımlar artık mutluluk kaynağım olmuştu ve şimdi sırada bir sonra ki durağıma gitmek kalmıştı.
Muhteşem bir geleneksel müzik ile karşılandığım durağımda etrafta bir çok insan da bulunuyordu. Dikkatle yüzlerine odaklandığım bu insanlarin beraberinde getirdikleri içten gülümseme, gözlerinde ki sevimlilik bana bir Asya ülkesinde olduğumun habercisiydi. Büyük ihtimal bir festivalin veya geleneksel bir kutlamanın ortasına gelmiştim, bu da artık aklımı kurcalayan en büyük sorunun yanıtını bulabileceğimi müjdeliyordu: Ben tam olarak nerdeyim!? Yanıt bekleyen bu sorumu biraz daha ertelemeyi seçip etrafta gezmeye başlıyorum renkli kıyafetler içerisinde ki alımlı bayanlar kendilerini bir kuğu misali süzüyor ve seyircileri büyülüyordu, erkeklerin nefes kesen kılıç gösterisinden sonra gözüme kestirdiğim yaşlı bir seyircinin yanına yaklaştım ve ona bir hayli tuhaf gelen sorumun ardından bu büyüleyici yerin Güney Kore olduğunu öğrendim. Burası sanki diğer yarımı temsil ediyor, yüreğimde ki bir boşluğu tamamlıyordu. İçimde oluşan özlem bana son ve güçlü bir koşmanın vatanıma döneceğim yönünde bir hissi müjdeliyordu ve sonunda attığım sihirli adımlar ardından hızlı bir koşuş beni odamda belirtti. Her şey bir rüya gibiydi acaba gerçek miydi yoksa bir rüya mı? KİM BİLİR BELKİ DE SİZDE BİRKAÇ SİHİRLİ ADIMLA KENDİNİZİ HAYALLERİNİZİN GERÇEK YÜZÜNDE BULURSUNUZ..
Rüzgarın ılık dokunuşunu iliklerimde hissettiğimde kendimi büyüleyici bir manzaranın ortasında buldum, kafamı kurcalayan sorular kendini ara sıra manzaranın etkisine bırakıyor beni o an tüm kainattan koparıyordu. Bir kaç adım attım ve nerede olduğuma dair küçük bir araştırmaya koyuldum, etrafta rengarenk çiçeklerden başka bir şey göremiyordum ardı ardına gelen adımlarım kendini koşmaya bıraktı ve beni bir anda dağların eteklerinden koca bir metropole attı. Yüzümde oluşan gülümseme belki de bu ilginç uyumun bende yarattığı bir etkiydi? Atacağım bir kaç adımın çiçeklerle dolu bir alandan koca bir metropole uzanacağını kim bilebilirdi ki belki de bir kaç adım daha atarsam başka bir yere ulaşabilirdim.. Ama önce bu metropol şehrinin sihirli gizemini çözmeye karar vermiş ve sokaklarında dolaşmaya başlamıştım, bir sürü insan, farklı giyim stilleriyle göz alıcı bir görsel şölen katıyordu aynı zamanda tarihin görkemli atmosferi şehrin peşini bırakmamıştı, bu tutkulu atmosfer belki de beni atacağım birkaç adımla farklı bir noktaya götürebilirdi.. Bu fantastik düşüncemi gerçekleştirmek ne kadar tuhaf olabilirdi ki olmayacağını bilsem de beni gülünç bir duruma düşürmez diye düşünürken farkına varmadan kendimi kaptırmış ve birkaç adım kendini koşmaya ardından farklı bir mekana sürüklemişti.
Gözlerimde ki ışıltılı perde kalktığında kendimi bir tapınağın bahçesinde buldum, etraftaki gizem o kadar muhteşemdi ki içimde daha önce hissetmediğim bir heyecan oluştu. Tapınağın etrafını saran küçük yeşillik, duvarlarında ki çatlaklar da gizlenen anılar, heybetli görüntüsünün altında ki sıcaklık bana kendi topraklarımda ki içtenliği sunuyordu. Geldiğim bu ülkenin ismini hiç sorgulamamış olsam da sanki daha önce gelmiş bir hisse kapılmıştım. Kulaklarım da sayısız dualar, dilekler aralarında fısıldaşırken etrafımda beliren rengarenk baloncuklar bana başka bir yeri daha simgeliyordu. Tapınağa gelmeden önce hissettiğim ağır duygular kendini bu sefer kıpır kıpır bir gençlik duygularına bırakıyordu bu da şimdi ki gideceğim noktanın bana buradan çok daha renkli ve enerjik bir yer olacağının minik bir habercisiydi. Bundan sonrasını tahmin etmek sanırım sizler için de artık zor olmasa gerek değil mi? Evet o sihirli adımlar artık mutluluk kaynağım olmuştu ve şimdi sırada bir sonra ki durağıma gitmek kalmıştı.
Muhteşem bir geleneksel müzik ile karşılandığım durağımda etrafta bir çok insan da bulunuyordu. Dikkatle yüzlerine odaklandığım bu insanlarin beraberinde getirdikleri içten gülümseme, gözlerinde ki sevimlilik bana bir Asya ülkesinde olduğumun habercisiydi. Büyük ihtimal bir festivalin veya geleneksel bir kutlamanın ortasına gelmiştim, bu da artık aklımı kurcalayan en büyük sorunun yanıtını bulabileceğimi müjdeliyordu: Ben tam olarak nerdeyim!? Yanıt bekleyen bu sorumu biraz daha ertelemeyi seçip etrafta gezmeye başlıyorum renkli kıyafetler içerisinde ki alımlı bayanlar kendilerini bir kuğu misali süzüyor ve seyircileri büyülüyordu, erkeklerin nefes kesen kılıç gösterisinden sonra gözüme kestirdiğim yaşlı bir seyircinin yanına yaklaştım ve ona bir hayli tuhaf gelen sorumun ardından bu büyüleyici yerin Güney Kore olduğunu öğrendim. Burası sanki diğer yarımı temsil ediyor, yüreğimde ki bir boşluğu tamamlıyordu. İçimde oluşan özlem bana son ve güçlü bir koşmanın vatanıma döneceğim yönünde bir hissi müjdeliyordu ve sonunda attığım sihirli adımlar ardından hızlı bir koşuş beni odamda belirtti. Her şey bir rüya gibiydi acaba gerçek miydi yoksa bir rüya mı? KİM BİLİR BELKİ DE SİZDE BİRKAÇ SİHİRLİ ADIMLA KENDİNİZİ HAYALLERİNİZİN GERÇEK YÜZÜNDE BULURSUNUZ..
2. Yarışmacı / 2nd Competitor
Kore'deyim
Hayatımda hep gerçekleştirmek istediğim hayalimi sonunda başardım. Kore’deyim. Modern ve geleneksel yaşamın bir arada harmanlandığı güzel ülkede. Bir haftalık turla geldiğim bu ülkenin tamamını olmasa da merak ettiğim yerlerini görmek için söz verdim kendime.
Gezmeye hemen başlamalıyım. Seoul’deki Gwanghwamun Plaza’da yer alan benim için Kore’nin başyapıtı olan Kral Sejong heykelini görmekle başladım turuma. Merak ettiğim ilk yer burasıydı. Ardından Namsan Tower, Gyeongbokgung Sarayı, Han Nehri, Changdeokgung Sarayı vs. hepsini gezmeliydim. Bu, hayatımda bir kere elime geçebilecek harika bir fırsattı. Her gün görmek istediğim bir yere gittim. Bol bol resim çekip bu mutluluğumu unutulmaz anılar haline getirdim. Türkiye’ye döndüğümde anlatacak çok şey biriktirmiştim.
Yeni bir sabaha daha gözlerimi açmadan önce pencereden esen hafif bir rüzgar yüzümü okşarken araba seslerini duyabiliyordum. Ve ben her şeye rağmen çok mutluydum. Görmeyi en çok istediğim ülkedeydim. Tam o sırada derinlerden bir ses kulağıma geliyordu. Bana çok tanıdık gelen bu sesin kime ait olduğunu anlamaya çalışırken daha da yakınlaşıyordu sanki ve birden odamın kapısı açılıverdi. Bana tanıdık gelen bu sesin sahibini görmek için gözlerimi yavaşça açtım. Gelen kişi annemdi: ‘’Hadi kızım, uyan artık işe geç kalacaksın.’’ diyordu.
İşte o an yaşadığım her şeyin bir rüyadan ibaret olduğunu anladım. Bu rüya fazlasıyla gerçek olamayacak kadar güzeldi. Umarım bir gün bu rüyamı gerçekleştirebilirim.
Hayatımda hep gerçekleştirmek istediğim hayalimi sonunda başardım. Kore’deyim. Modern ve geleneksel yaşamın bir arada harmanlandığı güzel ülkede. Bir haftalık turla geldiğim bu ülkenin tamamını olmasa da merak ettiğim yerlerini görmek için söz verdim kendime.
Gezmeye hemen başlamalıyım. Seoul’deki Gwanghwamun Plaza’da yer alan benim için Kore’nin başyapıtı olan Kral Sejong heykelini görmekle başladım turuma. Merak ettiğim ilk yer burasıydı. Ardından Namsan Tower, Gyeongbokgung Sarayı, Han Nehri, Changdeokgung Sarayı vs. hepsini gezmeliydim. Bu, hayatımda bir kere elime geçebilecek harika bir fırsattı. Her gün görmek istediğim bir yere gittim. Bol bol resim çekip bu mutluluğumu unutulmaz anılar haline getirdim. Türkiye’ye döndüğümde anlatacak çok şey biriktirmiştim.
Yeni bir sabaha daha gözlerimi açmadan önce pencereden esen hafif bir rüzgar yüzümü okşarken araba seslerini duyabiliyordum. Ve ben her şeye rağmen çok mutluydum. Görmeyi en çok istediğim ülkedeydim. Tam o sırada derinlerden bir ses kulağıma geliyordu. Bana çok tanıdık gelen bu sesin kime ait olduğunu anlamaya çalışırken daha da yakınlaşıyordu sanki ve birden odamın kapısı açılıverdi. Bana tanıdık gelen bu sesin sahibini görmek için gözlerimi yavaşça açtım. Gelen kişi annemdi: ‘’Hadi kızım, uyan artık işe geç kalacaksın.’’ diyordu.
İşte o an yaşadığım her şeyin bir rüyadan ibaret olduğunu anladım. Bu rüya fazlasıyla gerçek olamayacak kadar güzeldi. Umarım bir gün bu rüyamı gerçekleştirebilirim.