yukari
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
İlk Nükleer Santral İçin G. Kore İle İşbirliği
#11
Nükleer santral için yapilma izni almasi, kurulmasi için kanun gibi diplomasi islemleri büyük bir ustalikla alt üst edildi. Bir sekilde gündeme getirilmedi, yada mümkün oldugunca az gündeme getirilerek tabiri caizse "karambole" getirildi. Ülkesine nükleer santral kurulma düsüncesi/projesi olan halka dogru dürüst bilgi verilmedi. Türk halki gerekince tartisamadi, düsünemedi, karar veremedi. Kurulmak istenen bir nükleer santral, bonbon sekeri fabrikasi degil, Nükleer santralin anlami için Çernobil felaketi, Japonya'nin Hirosima, Nagazaki kentlerine bakmak yeterlidir. Hatta çok uzaklara gitmeyin, Karadenizde Çernobil felaketinden sonra özürlü dogan çocuklara, kanserden ölümlerin artisina bakin. Gerçi her çok önemli konuda bu tipik oyun oynanir; bilerek gözardi ediliyor, gündem bos mevzularla mesgül edilip unutturuluyor, dikkatler baska yöne çekiliyor ve bu karmasada amaçlanan hedefe kolayca gidiyor.


Oysa Sinop halki ne kendi memleketlerine nede Türkiyede baska bir sehire nükleer santral istemedigini bir çok kez belirtti, eylemlere katildi, protestolar düzenledi, ama ne fayda. Ne medya, ne Politikacilar onlarla hiç ama hiç ilgilenmedi. Zaten uyutma taktiklerinden biride buydu, böyle gerekiyordu. Tepkisiz, sorgulamayan, apolitik Türk halkida "bir dakika ne oluyor anlayalim" demedi. Gerekte yok zaten, onüne getirileni yutmak yeterlidir, koyun sürüsünden ayrilip basa bela açmanin geregi yoktur.


Yakin tarihte bu Ülkenin Karadeniz bölgesinde Bebekler nükleerden sakat dogmus, biri 7-8 parmakla, birinin hücreleri ölmüs, digeri kansere yakalanmis, bunlarin hepsi unutulmus. Bu ülke Karadenizden çikan degerli sanatçilarini, diger vatandaslarini ayni faciadan dolayi kaybetmis, bir zamanin politikacilari TV lere çikip elinde çay bardaklariyla poz vererek "için çayi, hiç bir sey yok içinde" deyip koca bir halka nükleerli çay içtirip hasta/kanser etmis önemi yok. Tarih bilinci olmayan bir toplumda 20-30 yil gibi bir zaman birimi bir seyleri hatirlamak için çok çok uzun zaten.

Bulgaristan, Ermenistan gibi ekonomisi Türkiyeden daha geride olan Ülkelerde var diye, anlamsiz bir komplekse girip, Türkiye için böyle tehlikeli bir ise kalkismaya ne gerek var? "Biz bu ülkeye nükleer santral yaptirdik" deyip hava atmak, böbürlenmek için o kadar para harcamaya ne gerek var? Hizli tren projeniz unutuldu tabi. Daha hizli tren projesini bile basaramayip, onlarca vatandasini öldüren bir yönetim için fazlasiyla "genissiniz". Yoksa onlarda mi sizin için "kelle"ydi? Birazda tribünlere oynamadan eli yüzü düzgün isler yapsaniz? Üstelik zamaninda nükleer santral kurmus ülkeler bu beladan kurtulmak isterken, bunun için çabalarken.

Enerji açigini nükleer santralden daha akilci ve güvenilir yollardan kapatma yöntemleri

Isin en traji-komik taraflarinda biride Türkiyenin bor zengini bir ülke olmasi ve Sinopun ile Karadenizin rüzgar açisindan çennet olmasi.

Bor

Nükleer enerji gibi bir tehlike ile ugrasacagina, çok büyük miktarda enerji çikaran bordan neden yararlanmak istenilmez? Üçüncü Dünya Ülkeleri ile bilmem ne yarisina girecegine, "bor zenginiyim ama boru yurtdisina ham madde olarak satmaktan baska bir sey yapamiyorum" diye neden düsünülmez? Bor ile enerji açigini çok daha iyi ve güvenli sekilde karsilanabilir. Oysa Türkiye yeterli alt yapisi, teknolojisi olmadigi için sadece boru ham madde olarak yurt disina ihraç ediyor. Bu biraz untanç verici degil mi? Nükleer santral yerine boru kullanmak için teknoloji olusturulsa/getirilse!

Rüzgar

Diger yöntemlerden biride Rüzgar enerjisi. Almanlar zeki adamlar vesselam bu konuda oldukca ilerdeler. Almanya ayrica 40 küsür nükleer santral projesinden vazgeçmistir. ABD, Çernobil faciasinin f'si yokken 100 küsür nükleer porjesinden vazgeçmistir. Ispanya, Italya ve daha niceleri vazgeçmistir. Enerji açigini rüzgardan yararlanarak kapatan Ülke sayisi azimsanmayacak kadar çoktur.

Günes

Her ne kadar ekvador çizgisinde bulunmasakta sicak ülkeler diye tabir edilen gruptayiz. Bizden daha soguk bir çok ülke günesten yararlaniyor da, biz neden bunu ciddi anlamda denemiyoruz?

Türkiyede nükleer santral kurmaya niyetli olan ülkelerin garip tutumu

Sinopa nükleer santral yapip kasalarini doldurmak isteyen Ülkelerin bu konuda kendi Ülkelerindeki tutuma baktigimizda ise Türk siyasetinin içler acisi politikasiyla karsilanir. Zira bu ülkeler kendi topraklarina hakli olarak nükleer santraller istemezler ve bu konudaki projeleri durdurmus yada vazgeçmislerdir.

-----------------------

.... Ve sonunda Korelilerle anlasilmis, Kore Bilgi Ekonomisi Bakan Yardimcisi Young Hak Kim de söyle demis:


Tüm gücümüzle çalisacagiz


Bakan Yildiz, Güney Koreli KEPCO ile nükleer santral yapimina iliskin anlasmayi 3-4 ay içinde belirli bir olgunluga getirmeye planladiklarini söyledi. Kore Bilgi Ekonomisi Bakan Yardimcisi Young Hak Kim de Kore’nin ve Kore’de kamu elektrik üreten kamu sirketi KEPCO’nun son 30 yilda nükleer santraller konusunda uzmanlastigini söyledi. Kim “Türkiye’de nükleer enerji santrali sisteminin tamamlanmasi için tüm gücümüzle çalisacagimiza söz veriyorum” dedi.

kaynak: http://www.stargazete.com/ekonomi/sinop-...249051.htm

-----------------

Evet, Kim Ajhussi, böylelerini bir daha nerde bulabilrsin ki? Çok çaliskansiniz biliyoruz, çalisma saatleriniz Almanlari, Isviçrleililer gibi hatta geçiyorsunuz bile. Suç sende degil, bu bulanik suyu yaratan Türk siyasetçilerinde.

Korelilerle anlastiktan sonra çikan haberlerde birde Kore savasina atifta bulunuyor. Milliyetçilik her zamanki gibi ucuz söylemlerle oksaniyor. Nede olsa beyin için afyonlardan biridir.

---------------

‘Et ve tirnak kadar yakiniz’

Basbakan Tayyip Erdogan, Türkiye ile Kore arasindaki binlerce kilometre uzakliga karsin iki dost, kardes ülkenin duygusal baglarinin ‘et ve tirnak mesafesi’ kadar yakin oldugunu söyledi. Türkiye-Kore Is Forumu yemeginde onur konusmacisi olarak bulunan Erdogan, yurt disi dogrudan yatirim miktari 100 milyar dolari asan Güney Kore’nin, Türkiye’deki dogrudan yatirimlarinin 500 milyon dolarda kalmasini su anda yeterli görmedigini ve üzücü buldugunu ifade ederek, söyle devam etti: “Istiyorum ki, Güney Koreli dostlarimizin buradaki yatirimlari çok daha fazla bir sekilde gerçeklessin. Bu rakam, ne sahip oldugumuz dostluk ve kardeslik baglarina, ne de isbirligi potansiyellerimize denk düsen bir rakam degil. Bu itibarla, Koreli yatirimci ve isadamlarinin daha çok yatirim yapmalari konusunda bir an önce Türkiye’ye bugün geldiginiz gibi, daha farkli bir sekilde gelmesini bekliyoruz ve biz buna haziriz.”

kaynak: http://www.stargazete.com/ekonomi/sinop-...249051.htm


Eh, tabi Recep Tayyi Erdagon. 1950'lerde köyünden belki sadece ilçe merkezinde gitmis Türk vatandaslarini

Amerikaya yag çekmek için,
Amerikali askerlerin ölü sayisini azaltmak için Koredeki iç meselenin ortasina attanlar,
Türk Askerlerini Amerikali askerlerin geçecegi yollarda mayin toplatanlar,
Amerikali generallerin Türk askeri için "üç sentle dünyanin en ucuz askeri" demeçlerine gurursuzca hiç bir sey söylemeyenler, duymazliktan gelenlerle aynisin nasilsa.

NATO'ya girebilmek için Korede harcanan, Korede Amerika ordusu tarafindan koyun gibi sömürülenler nasil o zamanin basbakani Adnan Menderes için önemli degilse, senin içinde nükleer santralin zararinin, masrafinin, gereksizliginin hiç bir önemi yok. A. Menderes NATOya girmekle, Amerikayla iyi dost olmakla halki uyuttu, sende "one minute" showlarina birini eklersin.

Kore Savasi - Güney Kore - Türkiye

Korelilerden mevzu olunca hemen gelir Kore savasi muhabbeti, bunun derinine girmeden...

1950'lerde G. Kore Türkiyeden daha kötü durumda. Nasil olmasin ki? NATO askerleri bombalanmadik bir pirinç tarlasi bile birakmadilar, halkin yüzde 15'ini katlettiler.

Türkiye her Ülke gibi 2. Dünya savasindan etkilenmis ama yinede savasa katilmamistir.

Aradan geçen zaman nerdeyse 60 yil

Kore:

Dünyaca ünlü bir çok markaya sahip. Hyundai gibi araba markalarida içlerinde ki, otomobil sektörüne herkes giremez degilki Dünyaca ünlü markalar yaratmak. SAMSUNG, LG ve diger birçok sirketleri ile tüm Dünyada taninarak gelismis ülkeler arasinda.

Türkiye:

Türkiye 60'li yillarda "Devrim arabalari"ni üretti amma velakin hiç bir araba üretildigi ülkede bu kadar lincle, yipratilmayla karsilasmadi ve hos bir eda olarak 60larda kaldi. Ha, daha sonra JETPA firmasi imza diye bir araba üretecekti, bol bol reklamda yapti amma velakin JETPA ve sahibi Fadil Gündüz “Gurbetçileri” fena halde kazikladiklari için ödül olarak Milletvekili oldu. Sonrada bagimsiz aday olmasi birilerinin isine gelmedi ve ancak bundan sonra tutuklandi. "Gurbetçiler" bol bol kaziklanir böyle ama Ismail YK, Can-Kat gibi büyük müzisyenler yetistirip Türkiyeye postalayarak intikamlarini aci bir sekilde aliyorlar.

En ünlü Türk markasi hala Anadoludan bütün Dünyaya yayilmis yogurttur. Bunuda örnegin Avrupada bir çok kisi bilmez. Gerçi benim israrla her firsatta "bu Türk bulusu, kelimeside Türkçe" dememle sayilari her gün artiyor ya neyse...

Ayrica 70'lerde baslayan Avrupaya göç ile „Gurbetçi“ olarak adlandirdigi vatandaslari sayesinde döner/kebabida oldukca meshurdur. Yunanlilar dönere benzeyen yemekleri gyros ile rakip olmaya çalissalarda, bu kez beyaz peynir, zeytin, zeytin yagi, baklava, lokumda oldugu gibi bizi alt edemeyecekler. Dönerin özellikle son 20 yilda önlenemez bir yükselisi var. Türklerin çok yasadigi Avrupa ülkelerinde MC Donald's gibi Dünyanin bir numarali fast-food zincirinin bir numarali rakibidir. Hatta Almanca konusulan Avrupa Ülkelerinde, Almancaya „Döner macht schöner“ (Türkçesi: Döner daha da güzellestirir“ gibi bir deyim bile yerlestrmistir.

Ayrica kuru yemis transport etmekte Avrupada birinci olmasi gerek. Zira girdigim bütün alis-veris merkezlerinde ara sira kuruyemislerin paketlerine nerden gelmis diye bakarim.

Birde incir var. Inciri ortadan ikiye bölünce kalp seklini alir, zira ask incir gibi aci ve talidir. Bu sözüde Japon dizisi "Hana Yori Dango"dan kopyalayip yazalimda bu kadar sikici ekonomi, nükleer, savas cümlerleri arasinda birazda romantizm bulunsun.

Kisaca;

Kore:

2007 yili genel ihracati: 326 milyar

(bu rakam 2007'nin rakamidir daha yenisini bulamadim)

Türkiye:

2009 yili genel ihracati: 101 milyar 629 milyon dolar


(30-04-2010, Saat: 12:47)aden yazdı: Nükleer santrali benim memleketimde yapacaklar. Korelilerle yapilacak bu is birligine malesef pek sevinemedim. Sonuçta bizim yesilimizin sönme tehlikesi var. Dilegim 2. bir Çernobil vakasinin olmamasi.

Onay

[Resim: sloganlar.gif]
Cevapla
#12
(10-03-2010, Saat: 17:22)Menekse06 yazdı: Bilmiyorum bu habere sevinsemmi üzülsemmi. Aglaelsalla.Nükleer santrallerin zararini artik bilmeyen kalmadi saniyorum.O açidan üzülüyorum.Keske Kore'yle daha hayirli bir konuda anlasma imzalasalardi.Haber için tesekkürler canim.Onay

Nükleer bütün Dünya ve Insanlik için tehlikedir. Onay

[Resim: 72755055.jpg]
Cevapla
#13
(30-04-2010, Saat: 12:47)aden yazdı: nükleer santrali benim memleketimde yapacaklar. Korelilerle yapilacak bu is birligine malesef pek sevinemedim. Sonuçta bizim yesilimizin sönme tehlikesi var. Dilegim 2. bir Çernobil vakasinin olmamasi.

Sana katiliyorum bende Sinopta yasiyorum güzelim memleketimiz göz göre göre yok oluyor.
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi