yukari
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 5/5 - 1 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Havadaki Elin Hikayesi... / The Story of The Hand in Air...
#1
Havadaki Elin Hikayesi... / The Story of The Hand in Air...

[Resim: lkshda.jpg]


Bir Hayran Anlatıyor...

"Bir gün, SBS stüdyosunu ziyaret etme fırsatı buldum ve yapım ekibinin arasına sızarak saklandım. Sessizce çekimleri izliyor ve uzaktan aktörleri kesiyordum.

Kameranın arkasında durmuş dikkatlice olan biteni izliyordum. Farkına bile varmadan gün bitmiş ve gece olmuştu. Günün son sahnesi, ağzında oksijen maskesi ile hastane yatağında yatan komadaki bir adamın sahnesiydi. Yapması gereken tek şey, yatakta hareketsizce yatmak ve ziyaretçilerinin gelip gitmesi; hepsi buydu.

Kendi kendime; "Zavallı yakışıklım, nihayet bu yoğun günün ardından biraz da olsa dinlenebileceksin." diye düşündüm.

Ama ertelenen bazı sahneler vardı; bu sahneleri çekerken akşam yemeği vakti de geçmişti. Sadece orada durup izleyen benim bile midem gurulduyordu; gün boyu durmaksızın çalışan set ekibi ve oyuncuların halini siz düşünün. Ama onlar, profesyonelce işlerine yoğunlaşıp çalışmaya devam ettiler. Ben de set ekibinin ardında saklanarak izlemeye devam ettim tabii.

Provalar sırasında hiçbir sorun yoktu. Herkes çok yorgun olmasına rağmen, yine de devam edip çalışmak için kendilerini zorluyorlardı. Ama çekimlerin başlamasından kısa bir süre sonra "tak, tak, tak…" diye sesler duyulmaya başlandı. Bayan oyuncuların bazıları provanın bitip çekimlerin başladığını fark etmeden stüdyoya dalmışlardı. O sesler de, ayakkabılarının topuklarından geliyordu.

Yönetmen "Kestik!" diye bağırdı ve herkes durdu. Bayan oyuncular ancak o zaman çekimlerin ortasına daldıklarını fark ettiler ve özür dilediler. Yorgunluktan tükenmiş olan set ekibi ve oyuncular ise her şeye yeni baştan başladılar.

Yönetmenin "Kamera!" demesiyle çekim yeniden başladı. Bu sefer de, usta oyunculardan biri söyleyeceği replikleri unuttu. Yönetmen yardımcısı, kameranın arkasından elleriyle işaret ederek oyuncuya repliğini hatırlatmaya çalıştı; oyuncu da elleriyle işaret ederek ve birkaç kelimeyle cevap verdi. Ama bir türlü iletişim sağlayıp anlaşamadılar. Birçok denemenin ardından, aniden tüm set sessizliğe büründü. Korece bilmeyen ben bile havadaki gerginliği sezebiliyordum. Herkes (set ekibi ve oyuncular) bu gergin atmosferde sanki felç geçirmiş gibi donakalmış ve sessizliğe bürünmüştü. Sadece eğlencesine orada bulunan ben bile kendimi bir mumya müzesindeymişim ve ben de felç geçirmişim gibi hissettim.

Bu sükûnetin ortasında aniden yatakta bir canlanma oldu; bir el havaya kalktı ve kendi tarzı ile hem yönetmen asistanının hem de repliğini unutan oyuncunun jestlerini taklit etti.

Elin sahibi, hala ağzında oksijen maskesi ile gerçekten komadaki bir hasta misali yatakta hareketsizce yatmaktaydı. Sadece eli, sanki hiç ona ait değilmiş gibi, komik ve rastgele bir şekilde havada uçuşuyordu.
Bu durum öylesine komikti ki mumyalaşan tüm ekip ve oyuncular aniden kahkahalara boğuldu. Yüreği ağırdan atan ben bile gülmeye başladım.
Aniden, tüm o gergin atmosfer değişiverdi. Sahne hızlı ve neşeli bir şekilde tamamlandı ve herkes yemeğe gitti.

NOT: O el, Park Si Hoo'ya aitti. Hastane yatağında bilinçsiz bir hastayı oynuyordu ama kendisi hiç de bilinçsiz değildi. Gözleri kapalı bir şekilde yatakta yatmasına rağmen, sette neler olup bittiğinin gayet farkındaydı.
Bir şeylerin yanlış gittiğini sezmişti. Çevresindeki oyuncular ve set ekibi arasında yanlış anlaşılmaların yaşandığını ve kimsenin bu sorunu nasıl çözeceğini o anda bilemediğini fark etmişti.

Bu yüzden, bizim düşünceli ve dikkatli Park Si hoo'muz, vaaz vermek yerine; eliyle komik ve mantıksız hareketler yaparak ortamdaki gerginliği bir çırpıda dağıtıvermişti."

Çeviri:
sark_gunesi



A fan of PSH tells...

On a certain day I had the good fortune to visit SBS studio and hide among the many production staff, quietly watching filming and ogling the actors.

I was standing right behind the camera and watching intently. Before I knew it, it was already nighttime. The last scene of the day was a man in a coma lying on a hospital bed wearing an oxygen mask. All he had to do was lie still for his visitors to come and go, that’s all.

“Poor single-eyelid handsome guy, you can finally have some rest after a hard day’s work”, I thought.

But because there was some delay in shooting previous scenes, by the time they got to this scene it was way past dinner time. Even I who was just standing there was feeling the rumbling in my stomach, let alone the cast and crew who had been working non-stop. But these professionals were still concentrating on working hard. And I continued to be invisible behind the production staff.

There were no problems during rehearsal. Even though everybody was tired, they were still forcing themselves to carry on. But soon after filming started, suddenly there were “click-clack, click-clack….” Some actresses in their haste to enter the studio did not notice the sign ON AIR and thought it was still rehearsal. The sound was made by their high heels.

The Director shouted “NG!” and everybody stopped. It was only then that the offending actresses realized their mistake and offered profuse apologies. The cast and crew who were nearly exhausted had to start all over again.

So at the Director’s “Camera!” shooting resumed. It transpired that a senior actor was having problems with his lines. The PD Assistant beside the camera was using hand signals to cue him, and the actor also used hand signals in reply, as well as adding a few words. But they did not seem to be able to communicate. After several to and fro, suddenly there was complete silence. Even I who did not understand Korean could feel the tension in the air. Everybody (cast and crew) was shrouded in the strained atmosphere, as if paralyzed. Even I who was there just for fun felt I’d entered the museum of wax and was paralyzed along with everybody else.

In the tense silence, suddenly the live props on the bed raised a hand and mimicked the PD Assistant’s gestures as well as the senior actor’s, making signs of his own.

The live props was still lying motionless on the bed, its head covered by an oxygen mask, dedicated to playing a coma patient. Only his hand was flying in the air, as if it had a life of its own, very playfully gesturing at random.

It was so funny that all the wax figures burst out laughing. Even I who reacted half a beat slower started to laugh.

Immediately the atmosphere on set lightened up. The scene was quickly and cheerfully completed and everybody went off to dinner.

P.S. That hand belonged to Park Si Hoo’s. He was lying on the hospital bed acting unconscious but he was of course conscious all the time. Athough he was lying there with his eyes closed, he knew exactly what was going on.

He could feel something was wrong. Those production staff and actor around him had some kind of misunderstanding and nobody knew how to resolve the problem.

So our considerate and thoughtful PSH, instead of preaching, just used his hand to make some funny, nonsensical gestures and play a little trick to defuse the tension.

www
Cevapla
#2
Çevirin için tesekkürler Seher. Biggrin Opucuk

O elini oynatmasabile bir sekilde o gergin havayi dagitmayi basarirdi belki de. Biggrin
Cevapla
#3
Harika bir paylasim...Onay

>>> http://www.facebook.com/pages/korea-fans...2387364063
Cevapla
#4
Ah benim düsünceli askitoskosum her zaman düsünceli biri oldugunu her yerde kanitliyor. Onay Çeviir için tesekkürler Seher. Yalniz o sette olmak vardi. Abaza
www
Cevapla
#5
Müthis. Onay

PHS VIXX

[Resim: xGrckvi.jpg]


www
Cevapla
#6
Çok güzel ya çevirdigin için sagol.Onay
♥ R.I.P KIM JONGHYUN ♥

♥ SS501♥Block B♥EXO♥VIXX
♥ TripleS & BBC & EXO-L & Starlight ♥ A.R.M.Y
♥KHJ ♥ZICO ♥Xiumin ♥LEO ♥Jimin

Cevapla
#7
harika ya bu shnenin videosunu çok görmek isterdim ama okurken aklimdan nasil oldugu gecti çok eylenceliydi kesin Smile

bu arada ben resme takmis bulunmaktayim park si hoo yaninada insan birazda olsa güler ya birde parkin elinin durdugu yeride fena kiskandim Smile

emeyine saglik @sark_gunesi
[Resim: 1kwk91.jpg]
Cevapla
#8
Ahh süpermis gerçekten... ~
Sag ol ablacim. Smile
Cevapla
#9
Paylasiminiz için tesekkür ederim.
O güzel yüreğinize selam olsun.İyi ki varsınız.
Cevapla
#10
Çeviri için tesekkürler.

Park SiHoo'yu tanimiyorum pek ama, ben onlardan daha çok gülerdim eminim ki Biggrin
[+]

I’ve set myself to become the King of the Pirates
and if I die trying…
then at least I tried!

ㅡ Monkey D. Luffy
www
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi